Gece
Gündüz

Gerilim Dolu Bir Miras: “Roanoke Kızları”

14 May 2019
2 dk'lık okuma

Okuduğum kitapları detaylıca düşünerek seçtiğime seviniyorum. Rastgele kitap okumayı da yanlış buluyorum. Elbette her kitaba verilmiş bir emek var, bu şekilde de nitelemek istemezdim fakat maalesef vakit kaybı diyebileceğim kitaplara da denk geldim. Kitap seçmeyi de bu şekilde öğrendim. Bu konuda kendime güvenirim ve aldığım kitabın bana keyif vereceğine baştan emin olurum.

Amy Engel daha önce iki genç-yetişkin romanı ile adını duyurmuştu. “Kurucunun Kızı” ve “Devrimin Kızı”.  Bu seri belli bir başarı yakaladıysa da konusunun beni çekmemesi ve genç-yetişkin romanlarının bana hitap etmemesi sonucu pas geçmiştim. “Roanoke Kızları”nı ilk gördüğümde yine bu ayarda bir eser bekleyip yanılgıya düşmüştüm. Biraz inceledikten sonra diğer iki romandan çok daha farklı ve tam benlik bir yol izlediğini keşfettim.

Konu ve kurgu olarak değil, fakat gidişat ve atmosfer olarak eserde bir “Kurak” esintisi sezdim. Ki onu da bir solukta okumuştum. Küçük karanlık kasaba olayları beni çekiyor. Dünyanın diğer kısmından izole edilmiş dikkat çekmeyen yerlerde dönen olayların şaşırtıcılığı yalnızca kitap sayfalarında ve beyaz perdede karşımıza çıkan bir durum değil. Duyulmamış ve duyulduğu vakit insanın kanını donduran olaylar hep yaşandı ve hala yaşanmakta. “Kurak”ta Jane Harper’ın, “Roanoke Kızları”nda da Amy Engel’in kaleminden bu karanlık kasabaların öykülerini dinledim ve beni gayet tatmin ettiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Kitabın rahatsız edici atmosferi en dikkat çeken özelliği diyebilirim. Anlatımı o kadar kuvvetli ki, normal karşılanabilecek bazı olaylara bile şüpheli yaklaşabiliyorsunuz. Bilinmezliğin ortasında geçen ve geçmişin pençesinden kurtulamayan olayların masum bir sonuca bağlanmayacağı da zaten başından belli oluyor. Birinci kişi anlatımının tercih edilmiş olmasına rağmen kitaptaki tüm karakterleri ana karakterimiz Lane kadar iyi tanıyabiliyoruz. Karakterleri tanıdıkça da her birinin birbirinden karanlık dünyalarda yaşadığını öğreniyoruz. Yalnızca kasabamız değil, insanları da masumiyetten olabildiğince uzak. Geçmişin yükü ve acımasızlığı altında ezilen ve en kökünden yozlaşmış bir aile yapısına tanıklık etmek hiç de kolay değil. Kan donduran son vuruşla da Amy Engel zirve yolundan götürdüğü kurgusunu doruk noktasına ulaştırıyor.

“Roanoke Kızları” son zamanlardaki hatırı sayılır gerilim romanlarından. Özellikle son sayfalarda eser boyunca başarıyla tanıtılmış karakterlerin birbirlerine olan tavırları son derece gerçekçi. Amy Engel, okuduğum ilk romanından kaleminin kuvvetini bana kanıtladı. Öyle de güzel kanıtladı ki önceki eserlerine de göz atmakta fayda var diye düşünüyorum. Gerçekçi ve rahatsız edici gotik bir gerilim romanı olan “Roanoke Kızları” karmaşık bir mirasa açtığı kapı ile sizleri ele geçirecek.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR