Gece
Gündüz

Ekran Karmaşası

20 October 2020
yazdı
2 dk'lık okuma

Şu sıralar aynen böyleyiz. Resmen bölünmüş durumdayız. Sanki oturma odamızda milyon tane ekran var. Kumandayla biri açıp biri kapanıyor ,biri daha çok biri daha az izleniyor.

Böyle bir döngü devam ederken, ben de bu seriyi oluşturma kararı kıldım. Malum şu günlerde ekran karmaşamız oldukça fazla. Peki bu insanlar ne izlemek istiyor? Çok tartışmaya açık bir konu. Reyting sistemine bakılacak olursa genel anlamda Ab ve Total arasında geniş bir uçurum var. Bu uçurumu yansıtan iş sayısı da oldukça fazla. Yani uçurum derken, bir diziye bakıyorsunuz Total’i uçmuş. Ama Ab’si yerlerde. Ya da tam tersi bir durum söz konusu. Diyeceksiniz ki iki kategoride de izlenen diziler var. Evet var fakat bu istikrar uzun sürmüyor. Malum pandemi dolayısıyla televizyonda üzücü bir istikrarsızlık var. Hani normalleştiğimiz ve artık bu bela ile yaşamayı öğrenmeye çalıştığımız şu günlerde bize televizyon açtıracak sebepler lazım. Ne mi lazım? Bana kalırsa iyi bir senaryo lazım. Diyeceksiniz ki iyi bir senaryo tek başına yeterli olmuyor. Evet bazı durumlarda olmuyor. Çünkü bu duruma bir de akıcılık ve aksiyon eklenmeli. Yani kısacası seyirci bunları bekliyor. 3 saat boyunca televizyon başında oturacak çok mantıklı sebepler arıyorlar. Kimi insan arkada ses olsun diye televizyonunu açar, kimi insan tüm günün yorgunluğunu atıp bir kaç saat iyi vakit geçirmek için televizyonu açar, kimileri de çok sevdiği oyuncunun dizisini takip etmek için açar. Bu böyle devam eder gider, bu listeye bir çok kategori ekleyebilirim. Şimdilerde bu kategorilerin hepsi tek bir günde başka başka kanalların başka işlerine dağıldı. Bir günde yaklaşık 6-7 dizinin olduğu bir dönemdeyiz. Ve dolayısıyla bu kategoriler bölünüyor. Aslında mantık bir günde her kesime hitap edebilecek dizilerin olması. Yok demiyorum var, ama genel olarak bakacak olursak bunların geneli izleyiciyi “ağlatmaya” odaklı. Bizim coğrafyamız gereği dram çok seviyoruz ve vazgeçemiyoruz. Hiç şüphesiz ki bir günde yayınlanan dizilerin 5’i dramsa anca 2’si güldürmeyi tebessüm etmeyi başarıyor. Bu söylediğim yalnızca benim verdiğim bir örnek ve gözlemlediğim de bir durum. Yani demem o ki çok ağlıyoruz. Bazen bundan da bıkıyorlar. Bunu attık mı cebe? Bir başka istikrarsızlık sebebiyse süreler ve bu sürelere yeteri kadar olay örgüsü oturtulmadığından dolayı yavaş ilerleyen bir hikaye. Bölüm sonunun fragmanlarda seyirciye yem olarak verilip koca bölümde bir tek aksiyonun bitişi olması ve bunun da fragmanda zaten veriliyor olması… Serimin ileriki zamanlarında yer vereceğim ama en çok değinmek istediğim nokta gereğinden fazla saf ve iyi niyetli kadın başroller. Zaten bu başrollerin genel olarak başına gelenleri fark etmeleri 5 bölümü buluyor. Güçlü kadın karakterlerin hastasıyız ve bunlara hasretiz! Hal böyle olunca izleyici kaçıyor. Bütün bu klişelerin olduğu işler izleyiciye bıkkınlık verdi. Bunlara karşı ise ekranda oldukça orjinal işler de yapılmaya başlandı. Ama tüm bu saydığım sebepler ve bir takım “türk dizisi” önyargıları sebebiyle çoğu kaliteli yapıma şans verilmiyor. Verilse de aynı gün onun yerini tutabilecek 2-3 dizi daha mutlaka oluyor. Ve kanallar tahminimce her işinden en az 4-5 bandında reyting bekliyor. Ben bu ekran karmaşasından çıkamadım. Nasıl olacak bu işler?

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR