Gece
Gündüz

Aile Kavramı Üzerine

12 November 2021
yazdı
3 dk'lık okuma

Selamlar saygılar sunuyorum her birinize kıymetli okurlar. Gelin şöyle, kahveler de hazırsa kültürümüzde de önemli bir yeri olan ve neredeyse tüm toplumların gözbebeği olan kavramı güzelce bir konuşalım tartışalım.

AİLE NEDİR?

GÜNÜMÜZ ÖNYARGILARI…

Değişegelen dünyamızda her gün başka bir yenilik yaşanıyor. Psikolojik, sosyolojik, dilsel, görsel, kültürel ve başka bir sürü şeyde sürekli bir değişim, devinim halindeyiz. Eh, mecburuz da. İnsanlık olarak bizi biz yapanlardan biri de değiştirme ve yenileme gücümüz öyle değil mi? Hal böyleyken aile kavramının da değiştiğine şahit olmak şaşırtıcı değil. Modern hayatın gün geçtikçe etkisini arttırması, değişen koşullar, kadının da erkeğin de iş hayatında var olması, Doğu-Batı arasındaki yakınlığın artması ve iki tarafın da daha sık ilişki halinde bulunması, kültürlerin çarpışması aile kavramını derinden etkiledi. Hiçbir şey eski halinde kalamaz. Eskiden çocuk yaşlar denecek yaştaki insanların evlenmesi, çoluk çocuğa karışması çok normal karşılanıyordu. Ortam öyleydi, şayet aksilik çıkaracak herhangi bir yanlış durum söz konusu değilse kimse bunu ayıplamazdı. Bugünün dünyasında ise üstte de dediğim gibi kadınlı erkekli çalışıyor olmamız, koşullar, ekonomik sebepler gibi birçok etmen evlilik yaşını bir miktar üste taşıdı. Ortalama rakamlarla gidersek evliliğin yapılması 17-18’li yaşlarda gerçekleştiriliyorken 30’lu yaşlara doğru evlenmeye evrilen bu değişim yeniliğin bir getirisi ve günlük hayatın olağan bir parçası.

Ama…

Geldik zurnanın zırt dediği yere. Hala daha yirmisini geçen kadınlara “evde kaldın” muamelesi yapan, evlenmeyen erkeklere “eksiği var” gözüyle bakan önyargı kalıpları mevcut. Öte yandan evlense bile çocuğu olmayan insanlara aile gözüyle bakmayan, bunu da son derece yaralayıcı bir şekilde dile getirenleri gördükçe ne gözüme ne kulağıma inanasım geliyor. Yine Twitter’da denk geldiğim bir olayda bunu bizzat deneyimlemiş oldum. Hanımefendi ve beyefendi kucaklarında kedileriyle güzel bir aile tablosu paylaşıp mutluluklarını dile getirmişler. O fotoğrafa evcil hayvanların evlat olamayacaklarını, aile olmak için muhakkak çocuk yapılması gerektiğini, bu şekilde aile olunmadığını ayrıca evcil hayvan sahiplerinin hayvanlarına çocuk muamelesi gösterilmesinin kültürel olarak bozulmaya sebep olduğu yorumu yapılmış ve hanımefendinin mesleğine yönelik bir şekilde “size bu tavır yakışıyor mu?” sorusu sorulmuş. Mümkün olduğunca kibarlaştırarak anlattım takdir sizlerindir değerli okurlarımız.

Bu yorumu yaptıran zihniyetin kendi doğruları haricinde hiçbir doğrusu bulunmayan zihniyet olduğu alenen açık. Önyargılarla dolu bir zihniyet… Kalıpları olan, dışa taşmaya izin vermeyen, yaralayan bir zihniyet… Değişime ve seçimlere ayak diremek neden?

Çocuk sahibi olmayan aileler aile olmak için noksan mıdır? Aile kavramının dışındadırlar mı? Altında ne seçimler, ne sebepler var düşünmek yerine içi dolu bir silahı doğrultup tetiği çekmek ne kadar doğru?

Çocuk sahibi olmak için henüz erken olduğunu düşünen, anne ya da baba olmak istemeyen, dünyaya çocuk getirmenin şu an için doğru olmadığı fikrine sahip olan, çocuklarının olmasını dört gözle bekleyen ama mücadele vermek durumunda olan binlerce çift var. Daha bir sürü sebepten çocuk sahibi olan veya olmayan binlerce çift…

Çocuk sahibi olmak yerine evcil hayvan sahiplenip, onu evlat olarak gören çiftler aile değil mi? Bir evcil hayvanı sahiplenip onu evlat edinmek ne güzeldir oysa… Hayvanların, hayvanlarımızın çocuklarımızdan bir farkı yoktur ki! Bu da bir seçim değil midir? Bir canlıya yuva sunabilmek; bir saksı bitkisine, kediye, köpeğe, kuşa, çocuğa… Aile olmanın temelinde iki bedende tek ruh olabilmeyi başarmış aşıkların bir araya gelmesi yatmaz mı? Bir ömür paylaşılacaktır birlikte, hangi şart bir çiftin aile kavramı dışında değerlendirilmesine sebep olabilir? Buna dil uzatmak hangi zihniyetin haddinedir?

Kız kurusu, erkekliğe sığmak veya sığmamak, erkek doğuran övünsün kız doğuran dövünsün, meyvesiz ağaç, erkek vefakar kadın cefakar gibi incitici deyimleri, bir hayvanı evlat edindikleri için kültürel yozlaşmaya sebebiyet verdiğini ve bunun gibi daha birçok acı örneği tarihin tozlu sayfalarında birer mezar açıp gömme vaktimiz geldi de geçmedi mi sizce de? Ne zaman yıkacağız topluma, insana zarar veren hastalıklı önyargıları? Aile diye bir kavramımız kalmadığında mı, sevgisiz ortamlardaki çocukların gözyaşlarında boğulduğumuzda mı? Ne zaman?

Melike Kongu

Ege Üniversitesinde reklamcılık okuyorum. Edebiyat ve 17 yıldır uğraşmakta olduğum dövüş sanatları en büyük aşkım. Boş vakitlerimi yazmakta olduğum Cehennem Çiçeği adlı kitapla ve yabancı dil öğrenmekle geçiriyorum. İyi derecede İngilizce biliyorum.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR