Herkese merhaba! Sizlere çok sevdiğim ve bir o kadar da başarılı bulduğum bir oyuncudan bahsetmek istiyorum. Aramızda onu mutlaka tanıyanlar vardır, kendisi Almanya’da birçok tiyatro oyununda ve filmde rol aldı. Ben, Birol Ünel’i ilk kez Duvara Karşı filmiyle tanıdım. Filmde, Cahit Tomruk’u oynamıyordu da adeta yaşıyordu. Hatta belki de Cahit’in ta kendisiydi demiştim.
Sonradan öğrendim ki Fatih Akın bu filmi Birol Ünel’i tanıyınca çekmeye karar vermiş, ilham kaynağı olmuş ünlü yönetmene. Geçtiğimiz günlerde ölüm haberini alınca çok üzüldüm, henüz 59 yaşındaydı ve beklenmedik bir haberdi bu. Birol Ünel bir süredir kanser tedavisi görüyordu bu mücadeleye yenik düştü, hayatını kaybetti. Sizlere ”aykırı” kelimesinin adeta vücut bulmuş hali olan Birol Ünel’in inişli çıkışlı, coşkulu, bir o kadar da Duvara Karşı gittiği hayatından bahsetmek istiyorum.
Birol Ünel 18 Ağustos 1961 yılında Mersin’in Silifke ilçesinde doğdu. Yedi yaşında Almanya’ya göç etti, annesi ve babası önceden gitmiş, o Mersin’deki yedi senesini anneannesiyle geçirmişti. Almanya’nın Bremen kentinde büyüdü. On altı yaşında ailesinin yanından ayrıldı,oyunculuktan evvel parke döşemeciliği ve marangozluk yaptı. Daha sonra Hannover’e giderek Tiyatro ve Müzik Okulu’na kayıt yaptırdı. Üç bin altı yüz kişi arasından seçilen dokuz kişiden biriydi. Bir röportajında şöyle söylüyor
”Kendim başardım her şeyi. Önümde bir örnek yoktu. Oyuncu olmaya karar verdim. Okula gittim ve üç bin altı yüz başvuru arasından seçildim.”
1987’de ”Yolcu”( Der Passagier) filmiyle sinema kariyeri başladı. Fatih Akın’ın 2000 yılında Temmuz’da(Im Juli) filminde Kellner karakterini oynadı. Asıl büyük çıkışını ise senaryosunu Fatih Akın’ın yazdığı ve yönettiği 2004 yapımı Duvara Karşı ile yaptı. Filmde Cahit Tomruk 40 yaşlarında Almanya’ da yaşayan hayattan vazgeçmiş bir Türk’tür. Bir gece bilinçli olarak arabasıyla duvara çarpar ve kıl payı hayatta kalır. Psikiyatri kliniğinde Sibel ile tanışır. O da intihar girişiminde bulunmuş bir Türk’tür. Sibel tutucu ailesinden kurtulmak için Cahit’ten onunla evlenmesini ister. Cahit başta bu teklifi reddetse de ardından kabul eder. Plana göre sadece ev arkadaşı olarak tamamen bağımsız özel hayatlara sahip olacaklardır. Fakat birbirlerine aşık olmaları durumu karmakarışık bir hale getirir. Filmin ilham perisi yazıma başlarken de bahsettiğim üzere Birol Ünel’di. Filme hayatından bazı deneyimler kattığını doğruluyordu ama bir yandan da,
”Kendimi oynayamam çünkü kaybettim, kaybettiğim yerde her zaman kendimden bir parça buluyorum.”diyordu
Duvara Karşı Altın Ayı başta olmak üzere birçok ödül kazandı ve çok ses getirdi. Konusuyla, oyunculuklarıyla ve müzikleriyle gerçekten çok başarılı. Filmin başrol oyuncuları Sibel Kekilli ve Birol Ünel’in her ikisi de filme kendilerinden bir şeyler katmışlar. Türk aile yapısını ve baskının bir kadını nasıl uçuruma sürüklediği anca bu kadar güzel işlenebilirdi. Benim de en sevdiğim filmler arasında izlemenizi tavsiye ediyorum.
Duvara Karşı
Daha sonra, 2006’da Tony Gatlif’in Transylvania filminde boy gösterdi. 2009’da yine bir Fatih Akın filmi olan Soul Kitchen(Aşka Ruhunu Kat) filminde şef Shayn karakterini canlandırdı. Bu filmler dışında birçok filmde de başarılı bir oyuncu olduğunu her defasında ispatlamış oldu. Hiçbir filminde jön olmadı, kahraman değildi, hep sıradışı, özgün ve aykırıydı.
Soul Kitchen
Alman vatandaşı değildi hiç başvurmamış, sadece oturma izni almıştı. Askerliğini yapmadığı için uzun yıllar Türkiye’ye girememişti. Hatta Duvara Karşı filmi için senaryo gereği Türkiye’ye dönmesi gerekince hükümetin Birol Ünel’i affa tabi tutması sebebiyle oyuncu on sene sonra ülkesine dönebilmiş ve filmin çekimleri devam etmiş. Türkiye’ye giremediği yıllarla ilgili üzüldüğü tek şey babasının cenazesine katılamamasıydı. Ünel:
”Babamı aldık, uçağa koyduk. Herkes geçti kapıdan, bir ben havaalanında kaldım. Gidemiyorum. Yok, yasak. Ne yasak? Babam ölmüş onu gömmem lazım ama yasak. O gün Berlin’de bir ben kalmışım gibi hissettim. Herkes o uçağa binip gitti, bir ben burada kaldım. ”Bu şekilde üzüntüsünü ifade etmişti.
2006 yılında Altın Portakal Film Festivali için Türkiye’ye geldiğinde kaldığı otelin duvarlarına ”Çok beyazdı” diye kırmızı şarap döken bir adamdı. Fatih Akın’a göre Jim Morrison ya da Kurt Cobain gibi özyıkımın bir simgesiydi. Onun kendine zarar veren havası senaryo gereği değil gerçekti. Ünel ise bu benzetmelerden pek hoşnut değildi.
”Kurt Cobain nihilistti, ben değilim. O ölümünü sahneledi ama ben hayatımı sahneliyorum.” diyordu.
Bundan birkaç sene önce Berlin’de yerde yattığı fotoğraflarla gündeme geldi. Bazıları onun için Duvara Karşı filminde canlandırdığı karakterinin gerçeğe dönüştüğünü yazdı. En parlak günleri de yaşadı sokakta da yattı. Şöhret olmak gibi bir derdi hiç olmadı, neyse oydu işte. Zaten onu karizmatik kılan şey de buydu. Pek bilinmese de 16 yaşında bir oğlu var. Uzun süredir birlikte olduğu bir sevgilisi ve çok mutlu bir birlikteliği de vardı. Hakiki ilişkiler yaşadığını söylüyordu, sadece aşkı da değil hayattaki her şeyi yoğun ve şiddetli yaşıyordu. Çünkü başka türlüsünü bilmiyordu, duvara karşı gitmek onun yaşam tarzıydı. Doğum günü olan 18 Ağustos günü yatırıldı hastaneye, kanserdi. 3 Eylül günü bu mücadeleyi kaybetti. Fatih akın instagram hesabında yaptığı paylaşımda
”İçinde her zaman beni etkileyen bir ışık vardı. Işıklar içinde yat! ” ifadesini kullandı.
Meltem Cumbul ise yaptığı açıklamada,
”Çok üzgünüm. Dünya çapında bir oyuncuyla çalışma gururunu bana insanlığıyla yaşattı Birol Ünel. Duvara Karşı, geçirdiğimiz o güzel günlerden güzel ve unutulmayacak bir hatıra. Başımız sağ olsun.” diye konuştu.
Birol Ünel’i Duvara Karşı filminde paramparça elleriyle yaptığı dansla, deli dolu yaşadığı hayatıyla, karizmasıyla hatırlayacağım hep. Seni çok özleyeceğiz aykırı adam.
Kaynakça