2010’lu yılların en güzel gelişmelerinden biri Ghost oldu desem yalan olmaz. Böyle özgüven kokan bir cümleyle başlamak korkutucu fakat doğruluğu değişmiyor. Müzik için yeni ve eski kavramları sadece yılları belirler, melodiler her zaman yaşar. Yaşayan melodilerden ilham almak, devamını getirmek için en iyi yöntemdir. Ghost, ilham kaynaklarını çok doğru bir şekilde kullanıp ortaya çıkardığı materyale daha önce hiç duymadığımız esintiler ekleyen bir grup. Tiyatro ve müziğin inanılmaz uyumunu günümüzün verdiği imkanlarla kullanan Ghost, oluştuğundan beri yükselişte. Onlar basamakları sıçrarken biz de yetişmeye çalışıyoruz.
Ghost, 2008 yılında İsveç’te kurulan bir heavy metal grubu. Fakat bu heavy metal ile daha önce karşılaşmadığınıza garanti verebilirim. Ghost’un konsepti, müziğinin üzerindeki gizemi ortadan kaldırmadan aydınlatan cinsten. Vokal hariç grubun geri kalan üyeleri aynı maske ve kostümlerle sahneye çıkıyorlar. Bir “anti-papa” görüntüsünde olan vokalimiz de şeytani makyajıyla grubun geri kalanından ayrılıyor. Hıristiyan dünyasında Papa değişimlerine gönderme olarak grup her albümde Papa’nın imajını da değiştiriyor. Meliora albümündeki Papa Emeritus III’ten sonra ise Papa imajı yerine Cardinal Copia geliyor ve yeni albümde konsept biraz değişiyor. Bu imaj elbette müziğe de etki ediyor ve heavy metalin içine kilise esintilerinin katıldığına şahit oluyoruz. Ama şeytani kilise esintileri, musallat olmalı kilise esintileri…
Ghost, kuruluşunun onuncu yılında ve ilk albümlerinin üzerinden sekiz yıl geçti. Bu kısa sürede bu kadar istikrarlı bir yükseliş takdire şayan. Grubun her biri bambaşka bir kaliteye sahip stüdyo albümlerini sıralarken serüvenlerini de anlatmaya devam edebiliriz.
4-) Infestissumam (2013)
Infestissumam’ın sona gelmesi aslında Ghost’un tüm albümlerinin üst kalitede olduğunu belirtiyor. Albüm yalnızca çıktığı yılın değil, önceki ve sonraki yılların en iyi albümleri arasındaydı. İlk albümdeki melodik unsurların aynı kalitede devam etmesi ve yaratıcılığın yine üst seviyede olması müzikseverleri sevindiren durumlardan yalnızca birkaçı.
Albümün çıkışıyla birlikte fırsatlar da Ghost’un önüne dizildi. Önce Alice In Chains ile bir İngiltere turnesi, sonra Avenged Sevenfold ile Amerika turnesi geldi. Kısa süre sonra grup, erken yaşında yaşayan efsane olan Dave Grohl’un dikkatini çekti ve beraber “If You Have Ghost” adlı, tümü cover parçalardan oluşan EP’ye imza attılar. Grohl, EP’nin prodüktörlüğünü yaptı ve bir parçada davul setinin başına geçerek gruba eşlik etti.
Dinlenmeli: “Year Zero”, “Monstrance Clock”, “Secular Haze”
Bahsetmeden Olmaz: “Per Aspera Ad Inferi”
3-) Opus Eponymous (2010)
Grup, ilk albümünü beğenimize sunmadan önce üç demo ve “Elizabeth” adlı tekliyi yayınladı. Yeterince dikkat çekmeyi başaran grup albümün çıkışıyla Grammis adaylığına hak kazandılar.
Oldukça karanlık bir atmosfere sahip olan Opus Eponymous, rahatlatıcı ve nedense bir o kadar da huzursuz edici bir albüm. Bu şekilde bir kafa karışıklığının böyle iyi bir sonuç vermesi garip. Garip olan her şey kötüdür diye bir kaide yok elbette. Çünkü Opus Eponymous fazlasıyla iyi.
Kariyerindeki ani dalgalanmalarda ünlü isimlerin de dikkatini çeken Ghost, Download Festival’da sahne aldı. Aynı festivalde efsanevi Pantera’nın eski vokali Phil Anselmo tarafından sahneye çağrıldılar. Grup daha sonra In Flames, Trivium ve Rise the Remain ile Avrupa’yı turladı. Bu kapsamda Trivium ve Ghost’u İstanbul’da ağırlama şansı da bulduk!
Dinlenmeli: “Con Clavi Con Dio”, “Stand By Him”, “Ritual”
Bahsetmeden Olmaz: “Elizabeth”
2-) Meliora (2015)
Ghost artık her yerde. İsveç’in Grammy’si diye anılan Grammis ödülünü kazanarak kariyerine başlayan grup bu sefer ödülün aslını kucakladı. Meliora’nın parlayan yıldızı ve grubun en iyi şarkılarından biri olan “Cirice” ile 58. Grammy Ödülleri’nde ‘En İyi Metal Performansı’ ödülünün sahibi Ghost oldu.
İlk iki albümde kilise esintileri olarak tanımladığım müzikal dokunuşlar ağırlıktaydı. Ghost bu tınıları asla kaybetmedi elbette. Fakat Meliora itibariyle gitar riffleri ve eskisinden daha komplike davullar ortaya çıktı. Eski Ghost’u ne kadar seversek sevelim bu gelişme o kadar güzeldi ki kendimizi tutamadık ve başladık kafa sallamaya. Demek ki iyi sallamışız ki Ghost bizlere bir sürpriz yaptı. 16 Eylül 2016’da “Popestar” adlı bir EP yayınlandı. Meliora artık bir ‘deluxe’ versiyona sahipti ve bu ‘deluxe’ versiyon cover parçalar haricinde bir de yeni beste içeriyordu. Yılın en iyi şarkısı koltuğunu Metallica’dan “Moth Into Flame” ile paylaşan “Square Hammer”!
Ghost, Meliora’dan sonra Amerika’da ve Avrupa’da “Black To The Future” adlı turnesini gerçekleştirdi. Popestar’ın yayınlanmasının ertesi günü de “The Popestar Tour” başladı.
Dinlenmeli: “Cirice”, “Square Hammer”, “He Is”, “From The Pinnacle to the Pit”
Bahsetmeden Olmaz: “Deus In Absentia”
1-) Prequelle (2018)
Prequelle, 2018’e damgasını vurdu. Öyle kolayca izi geçecek bir damga da değil bu. Baştan sonra bir an bile çektiği dikkati kaybetmeyen, muazzam melodilere ve her zamanki gibi harika vokallere sahip bir albümden bahsediyoruz. Prequelle’i o kadar sevdim ki, alıp Grammy’nin suratına suratına vurmak istedim. Sonra düşündüm de, tek bir parçayı bile vursam yeter.
Grup, sürpriz bir şekilde albümün ilk teklisi olan “Rats” adlı parçayı yayınladı. Daha öncesinde, alıştığımız Papa’nın değişmesi ve yerine Cardinal Copia’nın gelmesi üzerine kurulu kısa videoları yayınladıkları için bekliyorduk elbette. Yine de YouTube’da klibi görünce şok yaşamadım diyemem.
Prequelle, çoğu eleştirmen tarafından en az “Ghost” olan Ghost albümü olarak nitelendirildi. Buna katılmadan edemem çünkü en büyük sound değişikliği Prequelle’de yaşandı. Sadece bunun kötü bir durum olarak gösterilmesi beni sinirlendiriyor. Seneler sonrasında adını anıp defalarca dinleyeceğimiz bir albüm bu, neden bunu kabul edip geri kalan hayatımıza devam edemiyoruz? Kim ne derse desin, ben Prequelle’in Ghost’un en iyi albümü olduğunu savunuyorum ve grubun önünde daha güzel albümler olduğuna inanıyorum.
Dinlenmeli: “Rats”, “Faith”, “Miasma”, “Life Eternal”
Bahsetmeden Olmaz: “Dance Macabre”, “Witch Image”