Cahilliğin olduğu yerde sefalet vardır.
Ekonomik buhranla birlikte birçok sosyolojik sorunda artış gözlenmekte. Örneğin zaten had safhada olan çarpık kentleşme , aynı şekilde işsizlik , eğitimsizlik ve daha niceleri..
Tüm bunlar olurken normalleştirme ya da hafifletme için çeşitli subliminal mesajlar da medya aracılığıyla zihnimizde yer etmekte.
Örneğin çıkan reklamların çoğu ucuz market zincirlerini işaret ederken bir yandan da neyin nerede ucuz olduğunu gösteren çeşitli uygulamalar da hayatımızda bir yer edinmeye başladı.
Konuşmamız gereken ekonominin nasıl düzeleceği ile ilgili çözümlerken bu durumu afyon haline getirip insanları uyuşturmak çok daha kolayımıza gelmiş olacak ki ucuz (!) her şeyi parmakla gösterir olduk.
Üniversitelerin açılmasıyla birlikte dudak uçuklatan ev , apart , özel yurt fiyatları ise biz öğrencileri bazen bir çadırda yatırdı bazense akraba – arkadaş evlerinde kalmaya mahkum etti.
Pandemi sürecinde iş yapamayan halk elbette acısını yine halktan çıkarıyor.
Kitap fiyatlarına tekrar tekrar dikkat çekmek istiyorum. İlkokuldan üniversiteye kadar her yaş grubunda da kitap fiyatları uçuk durumda. Eğitim ücretsiz değil kesinlikle. Bir üniversite öğrencisinin bir dönemlik toplam kitap tutarı ortalama 600 lira. Sadece bursuyla geçinen bir öğrenciyi ele alırsak kitap fiyatlarındaki artış 650 lira olan burs parasını komik duruma düşürüyor.
Halk kendi çözümünü kendi üretmeye başladı. Halk halktan hizmet karşılığında daha yüksek bir meblağ istemeye başladı , öğrenciler fotokopi çektirip giderlerini %50 azaltmaya çalışıyor , kimisi işe başladı kimisi ek işe girdi. Ömürlerini karınlarını doyurup bir çatı altında yaşamak için geçiren insan sayısı günümüzde yaş olarak inanılmaz azalış göstermekte. Çalışma yaşı 10’a kadar inmiş durumda. İçler acısıdır ki bizler temel ihtiyaçlarımızı dahi cüzi paralarla idame ettirmeye çalışmaktayız.
Ve tüm bunlar olurken yani insanlar ölürken , intihara kalkışırken ya da bunalıma girmişken yine de normalleştirme hareketi devam etmekte. Bu afyonun bizi uyuşturmasına izin vermesek de ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. Zihinen uyuşturulamayanlar da işte böyle bedenen uyuşuyor halde.
Normalleştirme adı altında anormal duruma sürüklenen halkın tek ışığı içlerindeki umuttur : Her şey düzelecek bir gün umudu.
Bir ayçiçeği misali sadece ışığı takip edip ışıksız kaldığımızda boynumuzu bükmeyelim. Her şeyin çözümünün başlangıcı olan eğitimi bir de Atamızın sözleriyle hatırlayalım :
“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” – Mustafa Kemal Atatürk
1.görsel , 2.görsel , 3.görsel