Gece
Gündüz

Kuşak kavramı: Z ve Alfa

8 August 2019
6 dk'lık okuma

Dünyamız her geçen gün gelişirken, elbette aile yapıları, toplumsal değerler, çalışma hayatı da bu değişimden nasibini alıyor. Geçmişten bugüne, her nesil bir öncekinden daha fazla bilgi ve beceriye sahip olduğu için insanlık bir ilerleme kaydetmeyi başardı. İnsan doğası gereği, ihtiyaçlarını ve amaçlarını zaman ve şartlara göre belirlemesinden ötürü nesiller arası farklılıklar doğdu.


Türk Dil Kurumu Felsefe Terimleri Sözlüğü, kuşak kavramını, aşağı yukarı benzer yıllarda doğmuş olup aynı çağın koşullarını sahip olan, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişiler topluluğu olarak tanımlamaktadır.
Kuşaklar arası farklılıkların incelenmesi, tarihe bakıldığında Antik Yunan ve Eski Mısır Uygarlığı’na dayandığı görülür. Toplumsal, kültürel, politik, eğitsel ve sosyal alanlardaki değişimler insanlık tarihi boyunca evrilmeye devam ederek yeni kavramların ve tanımların doğmasına neden oldu. 21. yüzyılda kuşak geçişleri Gelenekselciler, Bebek Patlaması, X, Y, Z ve Alfa Kuşağı olarak belirlendi.  

Gelenekselciler 1927-1945 (Cumhuriyet Kuşağı): İkinci Dünya Savaşı sırasında ve ekonomik buhran döneminde doğan bu nesil, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarını da gördü. Bugünkü iş yaşamının temellerini atan kuşak Gelenekselcilerdir, fakat günümüz iş hayatında sayıları azdır. Uzmanlar tarafından ‘uyumlu’ diye tanımlanmaktadırlar.

Bebek Patlaması 1946-1964 (68 kuşağı): II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasındaki nüfus patlaması yıllarında doğanlardır, dönemin politik ve ekonomik yapılarında görülen değişiklikler, bu kuşağın düşünce yapısını etkilemiştir. ERC 2011 Raporu’na göre bu jenerasyon, çalışkan, idealist, kararlarında uyumlu bir yapıya sahiptir. 

X Kuşağı 1965-1979: X kuşağı stresli işlerden uzak duran, yokluk görmüş, bilinmezden korkan, macera sevmeyen, şükreden bir kuşaktır. X kuşağının önemli özelliklerinden markaya bağlılık ve otoriteye itaat kavramları vardır. Reklam ve propagandalar X kuşağının üstünde etkili pazarlama teknikleridir. Pembe dizilerin ve arabeskin yaratıcısı bir kuşaktır. Aile kavramına değer verip bir bütün gibi hissetme ihtiyacı duyarlar. Değişen dünya koşullarına yetişebilmek için en çok çaba harcayan nesildir.

Y Kuşağı 1980-1999: Önceki kuşaklara kıyasla ebeveynleriyle aralarında en çok yaş farkı olan kuşaktır ve genelde çekirdek aile içerisinde yetişmişlerdir. Dörtte birinin ebeveynleri üniversite mezunuyken, üçte birinin ailesi boşanmıştır. Bir kısmı ‘helikopter’ ebeveyn diye tanımlanan korumacı ve rekabetçi orta ve orta üst sosyo-ekonomik sınıfa ait aileler tarafından büyütülmüştürler. Gayeleri belirsizdir ve ilgi odağı olmaya alışkınlardır, özgürlüklerine de bir o kadar düşkündürler. Dijital medya ile büyüyen ilk kuşak olma özelliğine sahip Y kuşağı üyelerinin zafiyeti popüler kültürdür. İstedikleri zaman bilgiye ve sosyal çevrelerine ulaşabilmektedirler, günlük ortalama beş saatleri iletişim araçları ve sosyal medya mecraalarında geçmektedir. Globalleşmenin en çok hissedildiği dönemde yaşayıp, kolay alışıp çabuk vazgeçen, teknolojiye hâkim bu neslin markaya bağlılığı olmadığı gibi otoriteye de meydan okuyan bir yönü vardır. İlişkileri stabil değildir, macera ve bilinmezlik ilgilerini çeker.

Z Kuşağı 2000-2010: Güncel kaynaklara göre teknolojinin çığır açtığı ve gelişimini hızla arttırdığı döneme tekabül eden Z kuşağı, 2000 ve 2010 yılları arası dünyaya gelenlerdir. Onları diğer kuşaklardan ayıran özellikler, teknolojide meydana gelen ilerlemelerin sonucudur. Telefonda konuşmak veya yazışmaktansa sosyal medyadan emojiler, ikonlar ve görüntülerle konuşmayı tercih ederler, doğuştan tüketicidirler ve zevklerine düşkündürler. Fakat çevreye, adaletsizliğe ve eşitsizliğe de daha duyarlılar. Teknolojinin gerçek çocukları olan Z kuşağı daha sonuç odaklı, daha tatminsiz, daha kararsız ve işlerini daha kısa sürede, titiz biçimde hallederler. Hatalarını tek bir tuşla düzeltebileceklerini düşünürler. Bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm kuşakların arasında en fazla eğitim almış kuşak olacağı iddia edilir. İnsanlık tarihinin el, göz, kulak ve motor becerileri senkronizasyonu en yüksek olan neslidir. Ölümü bir kusur gibi görüp, ölmeyeceklerine inanırlar. Şuan üniversite sıralarında yavaş yavaş yerini bulan ve birkaç yıla kadar mezun olup çalışma hayatına atılacak olan bu nesil, Y kuşağı da dahil olmak üzere öncekilerden daha farklı beklentiler içerisindedirler. İş hayatının dinamiklerini değiştirecek olan bu jenerasyon, dijital süreçlere olan hâkimiyetleri ve farklı bir öğrenme biçimleriyle şirketleri dönüştüreceklerdir. Her türlü siyasi, ailevi, askeri otoriteyi reddederler ama kurallara uyma konusunda daha disiplinliler. Y kuşağına göre lisede alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma oranları %30-35 daha düşüktür.

Alpha (Alfa) 2011-2025 : Z harfi ile Latin alfabesinin sonuna gelip, Yunan alfabesinin ilk harfi ile yeniden başlıyoruz. Alfa Kuşağı kavramını ilk kullanan Avustralyalı fütürist, demografi uzmanı ve TEDx sözcüsü Mark McCrindle olmuştur ve bu tanım dünya genelinde kabul görmüştür. Alfa Kuşağı 2011 ile 2025 arasında doğanları kapsar. Ellerinde tabletle doğan bu en genç kuşak, az konuşur ve fiziksel temastan kaçınır. Hafızaları önceki kuşaklara göre nispeten daha zayıftır ve sanal gerçeklik hayatlarının bir parçasıdır. Teknolojinin ve sanal dünyanın ortasına doğan bu nesil hologram arkadaşlarını insanlara tercih eder. Daha akıllı ve daha becerikli olan bu kuşakta okul öncesi dönem benmerkezciliğinden de öte bir kendine odaklı olma durumu söz konusudur. Alfalar büyürken anne babalarını soru yağmuruna tutmak yerine internetten cevaplarını kendileri bulurlar.

Peki bugün bu yeni gelen Z ve Alpha kuşaklarını karşılamaya hazır mıyız ?
Öncelikle bu iki genç kuşağı asosyallik ile suçlamak yerine, teknolojinin sosyalleşmenin tanımını değiştirdiğini kabul etmemiz gerekir. Klasik tanımlara uymasa bile çok aktif bir sosyal yaşamları var. Önceki nesillere göre daha özgürlükçüler, yapı olarak kurumsallıktan uzak, girişimciliğe yakınlar. Önlerine konulan işi yapıp, kariyer hayalleri kurmak yerine yaptıkları işte anlam arayıp, fark yaratmayı hedefliyorlar. Ve tabii değişen iş dünyasıyla, evden çalışanların sayısıda ki hızlı artış ile ileride bu iki kuşağın önemli bir kısmının uzunca bir süre kendi işlerinde çalışacaklarını öngörebiliriz.
Bir öğretmen adayı olarak, öncelikle okullarda sahneyi seven öğretmenlerin kendilerini geri plana almayı öğrenmeleri gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Öğrencilerin öğretmenlerden çok daha hızlı bir biçimde bilgiye erişebileceklerini bilip, konunun uzmanı değil de deneyimli bir mentor, birer yol gösterici olarak yaklaşmalıyız. Çok iyi İngilizcenin yanı sıra teknoloji okuryazarı da olmamız gerekir. Her konuda olduğu gibi burada da evrilebilenler yola devam edeceklerdir.

Daha sık karşılaşmaya başlayacağımız Z kuşağı aramıza hoşgeldi!

Göksu Yılmaz

12 Mart 1996 Ankara doğumluyum. Şu an Marmara Üniversitesi Fransızca Öğretmenlik son sınıf öğrencisiyim. Bir taraftan ufak ufak yazıp diğer taraftan dillerle iç içe yaşıyorum.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR