Şu 3 aydır olan bütün olayların suçunu 2020’ye yığdık. Ağızlarda ortak tek cümle var ki: Zor, insanların sınandığı bir yıl. Yüzlerde öyle bir endişe, korku var ki tam bir yıkım…
Oysa bundan 3 ay önce yeni yıla “sevgiyle” girelim demiştik, ne kadar da temel insani bir duyguydu değil mi?
Bahar geldi, doğa uyanmaya başladı. Ve yine laf olsun diye “Dilerim her şey güzel olur” dedik ve bitirdik! Ama böyle olmadığını çok kez gördük değil mi?
Ne yazmakla, ne okumakla ne de laf olsun diye söylemekle değişmiyor. Kıpırdamamız, gerçekten inanmamız gerekiyor. Evet yapamayacağımız, değiştiremeyeceğimiz tonla olay var. Peki ya yok mu yapabildiklerimiz?
Bakınız bütün kışa rağmen açan çiçeklere!
Onlar mücadelelerinden vazgeçmiyor, yapabildikleri en iyi şeye sıkıca sarılıp vakti geldiğinde sunuyor doğaya.
Peki ya sen bu doğanın parçası değil misin, ne bu üzerindeki vazgeçmişlik ? Senin de elbette var yapabileceğin en iyi şey…
Sevgisizlik tohumuyla yetişen bir neslin kurbanı olmayalım, oldurmayalım! Farklılıklarımızı sevelim, baksanıza doğaya: Elma ağacı, ceviz ağacını yargılıyor mu? “Ben daha iyiyim” diyor mu?
Tek bir inancım var ki şu günümüzü, yarınımızı kurtaracak “sevgi” ve “susturulmayan vicdanlar”.
Yol göstericimiz ise “doğa” ne zaman ki büyük bir teslimiyetle anlarız onu, işte o an buluruz hazinemizi! Bundandır ki kaldır başını gökyüzüne, kulak ver bütün geceye rağmen seninle yürüyen yıldızlara…
Ve evet böylesine zor günlerde ne yazmak kolay oluyor ne de okumak.
Ama şunu da iyi biliyorum bu zor günlerde en güçlü uyanış ancak bir hedef uğruna birleşmelerle oluyor.
Bir hedefimizin “Sevgi” olması dileğiyle… 🙏🏻