Tarihin dehlizleri bu zamana kadar bize pek çok farklı kişiliklere sahip krallar, hükümdarlar, sultanlar, padişahlar ve yöneticiler sundu. Her birinin ait oldukları tarihten günümüze gelerek hala kendilerinden bahsedilmesine neden olmaları da karakterlerindeki orijinallik, sıra dışılık ve bu özelliklerin tarihe nasıl kaydedildiği ile alakalı.
Bu seferki yazım, bahsi geçecek olan kralın hayvanlara olan sevgisi ve özellikle sarayının bahçesinde bulduğu bir kedi ile kurduğu yakın dostluk ile alakalı. Bu yazıyı yazma fikrim özellikle son zamanlarda karşılaştığımız üzücü gündemler nedeniyle gelişti. Toplum olarak ya da bireysel olarak hiç fark etmez, hayvanların da duyguları olduğunu, onların da insanlar gibi üzülüp sevindiği, acıktığı, korktuğu, üşüdüğü, yaşam mücadelesi verdiği ve her şeyden önce sıcak bir yuvaya ve sevgiye, şefkate ihtiyacı olduğunu hatırlamakta fayda var. Gerek evcil hayvanlar gerek yaban hayatı olsun, insanların bencil ve hadsiz davranışları nedeniyle yaşam alanları ve refahları ciddi tehlikeler altında. Pek çok tür bu zamana kadar insan davranışları nedeniyle doğrudan ya da dolaylı olarak tükendi ve pek çoğu da tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.
Sokak hayvanlarının ise yazın susuzlukla kışın da açlık ve soğukla mücadeleleriyle yaşamları büyük risk altında iken bir de insanlar tarafından canice katledilmekteler ve yaşam hakları ellerinden alınmakta. Özellikle engelli hayvanlar, hamile kedi ve köpekler ile yavrular bu gibi sorunlarda yaşam şansı en düşük olan gruba dahiller.
Bu konu aslında çok derin ve uzun. Ve de toplumsal ve küresel bir insanlık ayıbı. Ancak size bahsedeceğim hikâyede biraz içimiz ısınacak ve yüzyıllar öncesinden bir kedi ve bir insanın olağanüstü dostluğuna tanıklık edeceğiz.
KRAL SUKJONG
Kral Sukjong, Güney Kore’nin Joseon Hanedanlığı’nın 19. kralı. Hanedanlığı yönettiği süreç içerisinde (1674-1720) başarılı bir politik lider figürü çizmiştir. Özellikle Soron ve Noron olarak bilinen ve Joseon politikasının önemli aktörleri olan bu iki grup arasında yaşanan olaylarda da dengeyi sağlayabilmiş ve hükümdarlığı süresince kurduğu ittifaklar sayesinde ülkesine iyi hizmet eden bir kral olarak tarihe geçmiştir.
Sarayın kapalı kapılarının ardında ise Kral Sukjong’un büyük bir sevgi ile bağlı olduğu bir de kedisi vardır. Bir gün sarayın bahçesinde yürürken açlıktan ağlayan ve yarı baygın halde olan bir kedi bulur. Kedinin altın tüyleri ve kabarık kürkü nedeniyle bu kediye Korece’de altın kelimesi kökünden türeyen “Geumdeok” adını verir. Geumdeok sarayda Kral Sukjong ile beraber dolaşır, yemeklerini beraber yerler. Hatta Kral Sukjong kendisi için hazırlanan yemeklerden de kedisine kendi eliyle yedirir ki bu durum kralın hizmetkarlarını ilk başta şaşırtsa da daha sonra alışmaya başlarlar. Tarih Kral Sukjong’u her ne kadar gaddar ve soğuk kanlı bir kral olarak resmetse de (politik olaylardan dolayı) kediler başta olmak üzere diğer hayvanlara da olan aşırı sevgi ve merhameti onun yüreğinin ne derece yumuşak olduğunu da gösterir ve tarihçilerin de kafasını karıştırır.
Zaman geçtikçe Geumdeok’un hamile olduğu anlaşılır ve bir kedi dünyaya getirir. Ancak maalesef Geumdeok doğum sonrasında yaşamını yitirir ve Kral Sukjong’u derin bir üzüntüye bırakır. Geumdeok’un ölümünden oldukça etkilenen kral, kedisi için bir cenaze töreni düzenler ve rivayetlere göre Geumdoek’un ardından ona ithafen yas şiirleri de yazar. Geumdeok’un bebeği yine annesi gibi sarı tüylüdür. Geumsoni adını verdiği bu kedi Kral Sukjong’un nefesi olur ve ölümüne kadar beraber yaşarlar. Annesiz kalan bu bebeği kendi elleri ile büyütür ve asla yanından ayırmaz. Böyle bu mucizevi dostluk hikayesi de başlamış olur.
Kayıtlara geçildiği üzere kral Sukjong’un tahtta olduğu süre boyunca saray bahçesi kediler ile dolmuştur. Pek çoğu ile oynarken tırmalanan Kral Sukjong yine de saray bahçesini kediler ile donatmış ve onlara özel bir ilgi göstermiştir. Özellikle engelli kedilerin de oldukça fazla olduğu kayıtlara geçmiştir. Kral Sukjong’un emri üzerine ülkedeki hasta ve engelli kedilerin toplatılıp saray bahçesinde bakıldığı da rivayetler arasındadır.
Kralın hayvan severliğinin sadece kediler ile sınırlı olmadığı da bilinmektedir. Çocukluğundan beri büyüttüğü papağanları da vardır. Bir rivayete göre ise, süt ineklerinin olduğu bir ahır önünden geçerken ağlayan bir buzağının sesini duyar. Hizmetkarlarına sorduğunda annesinin sütü için ağladığını ancak sütün Kral Sukjong için hazırlanması nedeniyle bebeğin aç olduğunu söylerler. Bunun üzerine Kral Sukjong süt içmeyi bırakır ve buzağıların anneleriyle beraber olmalarını emreder.
Bir başka kayıtta, Kral Sukjong’un hayvan sevgisi bilindiği için Çin tavşanı hediye edildiği belirtilmiştir. Mevsim kış olacak ki Kral tavşanın soğuktan hasta olmasından korkar ve onu saray içerisinde sıcak bir yerde büyütmek ister. Ancak 6 gün sonra tavşanın ölmesiyle kral yine derin bir üzüntü yaşar. Daha sonra yine bir Çin tavşanı hediye edilir ve bu tavşanların soğuk havada yaşamaları gerektiği söylenir. Kral bir önceki tavşanın ölümünden kendi bilgisizliğini sorumlu tutar ve canlıların doğasını bilmediği için kendini suçlu hisseder. Bunun üzerine hayvanların yaşam istekleri üzerine çalışmalarda bulunur. İkinci tavşan bahçede serbest bir şekilde 6 yıl yaşar.
KRAL SUKJONG’UN ÖLÜMÜ
Kral Sukjong’un ölümüne kadar Geumsoni hep kral ile birliktedir. Beraber yemek yerler, bahçede dolaşırlar, divan toplantılarında beraberdirler, oyun oynarlar ve hatta beraber uyurlar. Ancak hüzünlü ayrılık vakti Kral Sukjong’u almış ve Geumsoni arkadaşını kaybetmiştir. Kral Sukjong’un ölümü ardından derin bir üzüntü duyan Geumsoni yemeden içmeden kesilmiş, 13 gün boyunca Kral ile beraber oynadıkları odada, Kral’ın yatağının üzerinde yas tutmuştur. 13 gün sonra arkadaşının yokluğuna dayanamayan Geumsoni bu dünyadan ayrılmıştır. Saray halkı Geumsoni ve Kral Sukjong’un dostluğunun cennette devam edeceğine inanmış ve Geumsoni’yi de Kral Sukjong’un mezarının yanına gömmüş, böylece bu iki dostun ebediyette de birlikte olmasını dilemişlerdir.
Bu yaşanmışlık bize insanların ve hayvanların birlikte yaşayabildiğinin ve bu bağlılığın ne kadar derin olabileceğinin en somut göstergelerinden biridir. Günümüzde de pek çok insan-hayvan dostluk hikayesi yaşanmaktadır.
Bilincinde olmamız gereken şey, dünya üzerinde yaşayan canlıların ait oldukları ekosistemde birlikte var olabildiklerini, hatta Kral Sukjong’un Geumdeok’un hayatını devam ettirmesini, Geumsoni’nin annesiz de olsa yaşama tutunmasını, ağlayan aç bir buzağının annesinin sütüyle yeniden kavuşmasını sağlayabildiği gibi bizler de biraz daha farkındalık, bilinç ve merhamet ile çevremizdeki hayvanların ihtiyaçlarını anlayabilir, onların yaşamlarına saygı duyarak onlarla birlikte var olabiliriz.
Notlar:
1 Çizimler Kral Sukjong’un hikayesini anlatan webtoondan alıntıdır. (http://m.blog.daum.net/krk9077979/817)
2 Drama görselleri (MBC, Dong Yi)