“Ben çoğunlukla gecenin, günden daha canlı ve daha zengince renklendirilmiş olduğunu düşünüyorum.”
‘Işık’ ve ‘gece’ çelişki uyandıran kelimeler gibi görünse de, Van Gogh’un resimlerinde yıldızlarla dolu parıltılı geceler izleyicileri her defasında büyüleyerek selamlar! Resim yapmaktan oldukça zevk aldığı rahatlatıcı bir kadrajı renkleriyle ve kendi tarzıyla anlattığını söyleyebiliriz.
Van Gogh 1888 yılının eylül ayında Provence, Arles’daki Place du Forum’da gece karanlığında parlayan yıldızların altında bir sokak ve terasın aydınlanan halinin resmedilişidir. Sanat hayatının en üretken zamanını Arles’da geçiren Vincent 300’e yakın eserleri arasında olan Café Terrace at Night bu eserler arasında parıltılı haliyle karşımızda..
İzlenimcilerden yeni öğrendiği teknikleri deneyerek yeni bilgilerini tuvalle birleştiren Vincent, resmini geleneksel gece manzarası eserlerinden ayırmak için siyah boya kullanmadan gece karanlığının tüm doğallığını tuvaline yansıtmıştır. Van Gogh yaptığı bu göz alıcı tablonun altına imza atmasa da kız kardeşi Wilhelmina’ya gönderdiği mektuplarda o sıralarda tuvale akıtmakta olduğu sanatını şu sözlerle dile getirmişti:
“Son birkaç gündür akşam saatlerinde bir kafenin dışını gösteren yeni bir tablonun bana verdiği çalışmalarla tam olarak kesintiye uğradım. Terasta içki içen küçük insan figürleri var. Büyük bir sarı fener terası, cepheyi, kaldırımı aydınlatıyor ve hatta menekşe-pembe bir renk alan caddenin parke taşlarının üzerine ışık yansıtıyor.”
Van Gogh’un gözünden resmin odak noktalarını inceleyelim. Vincent van Gogh, resmi yapmaya başlamadan genel olarak bir eskiz çalışması yapmıştır. Bu çizim şu anda Wendy ve Emery Reves Koleksiyonunun bir parçası olarak Dallas Sanat Müzesi‘nde bulunmaktadır.
Vincent tuvalinde yüzeyi pürüzsüzleştirmeden sert fırça darbeleriyle kalın tabaka boya kullanmıştır. Fırça darbelerinin sertliği çıplak gözle görülebilecek kadardır. Vincent gaz lambasından yansıyan yoldan geçen insanların ve at arabasının üzerine düşen yansımaları yeşil bir renk kullanarak ışıklandırmıştır. İzlenimciler geçip giden anı yakalamak isterken, Vincent dışavurumcu etki yaratarak durumu daha da abartmıştır. İzleyicinin odak noktasını resmin perspektifi olarak belirtmiştir. Zemin birbirine yakın grafiksel çizgilerle çevrilidir. Kaldırımlarının betimleniş şekli kafeye doğru yönlendirirken adeta beyaz masalara davet eder gibidir. Sol tarafta ise ortada duran garsona doğru perspektifin derinliğini ortaya çıkaracak şekilde su oluğu vardır. Resmin üst bölümlerinde tente ve çatıların yerleştiriliş biçimi de ikinci perspektifi ortaya çıkarır. Van Gogh bir çok resminde çokça kullandığı sarı renginin resimlerinde ışık kaynağı olduğunu ve samimi bir hissiyat verdiğini biliyoruz. Şaşırtıcı gerçeklerden biri de tuvalinde hiç siyah renk kullanmamış olmasıdır. Kendine has tarzıyla yine ve yeniden sanatına yeni bir soluk getirmiştir. Resmi tamamladıktan sonra erkek kardeşine bu satırları yazar:
”İşte bak, siyah kullanmadan, yalnızca şu mavi, leylak ve yeşil renklerle yapılmış güzel bir gece resmi.”
Bu eserde de iki farklı zıt ışık kaynağı kullanarak zor bir iş çıkarmıştır. Tentenin altından yansıyan birkaç farklı sarı renk ve yıldızlardan yansıyan ışık rengini açıkça görüyoruz. Kafe Terasta Gece ile ilgili hayran duyulacak gerçeklerden biri, Vincent van Gogh‘un gökyüzündeki yıldızları tam olarak o gece göründüğü gibi tuvaline yansıtmasıdır. Araştırmacılar tabloyu incelediklerinde eserini 17 ve 18 Eylül 1888 gecesinde resmettiği kesin olarak belirleyebildikleri anlamına gelmektedir.
Vincent van Gogh’un gece resimlerinin hayranı olduğunu, hatta gecenin gündüzden çok daha renkli olduğunu iddia ettiğini de biliyoruz. Gece resim yapmaktan son derece keyif alan Vincent’ın bu coşkusunu kız kardeşine yazdığı bir mektupta açıkça dile getirmişti:
“Geceleri yerinde resim yapmaktan inanılmaz keyif alıyorum! Eskiden gündüzleri resim çizer, resimden resim yapardım. Ama o şeyi hemen boyamanın bana uygun olduğunu düşünüyorum.”
Aynı gökyüzü, aynı gece ve özgün tarzıyla Vincent gece resimleri arasında ki ikinci başyapıtıdır.
Vincent Van Gogh’un bu eseri günümüzde Otterlo, Hollanda’da Kröller-Müller müzesinde sergilenmektedir.
sade bir dille bu kadar detaylı anlatım mükemmel 🙂