Müzik hayatımızın her alanında gelişerek, yenilenerek ve değişerek yerini korumakta ve her geçen gün zaman ayak uydurmakta. Kimimiz seviyor, kimimiz haz etmiyoruz bu değişimden. Ama kimse bu değişime engel olamıyor.
Kimiz zaman değişim kendini harmanlanarak gösteriyor. Kimiz zaman sıyrılarak. Belki de sadeleşerek. Ya da daha çok kalabalıklaşarak. İşte bugünki yazımın konusu da bu. Farklı bir müzik türü.
Aslında bu tarz yeni değil. Ve günümüzde diyemeyiz ama popüler akımlar dahilinde yine gündemde.
Senfonik Rock…
Senfoni genellikle orkestralar için bestelenmiş uzun müzik yapıtıdır. Klasik dönemde ise “orkestra için sonat” halini aldı. İlk önemli senfoniler; Johann Sebastian Bach’ın oğullarının, Joseph Haydn’ın ve Wolfgang Amadeus Mozart’ın senfonileridir. (Wikipedia’dan alınmıştır).
Rock müzik, 1950’lerde ABD’de “rock and roll” olarak doğan, 1960’larda ve sonrasında farklı tarzlara ayrılarak özellikle İngiltere ve ABD’de gelişen bir müzik türüdür. Kökleri 1940’ların ve 1950’lerin rock and roll’una dayanır. Rock and roll ise blues, rhythm and blues ve country müzikten yoğun biçimde esinlenmiştir. Önemli çalgıları: Elektro gitar- Bas gitar- Bateri – Klavye sıralanabilir. ( Wikipedia’dan alınmıştır).
Senfonik rock ise, klasik müzik ve rock müzik elementlerini birleştiren bir müzik türüdür. Genellikle senfonik metal grupları tarzlarını hafifletince senfonik rock grubu olurlar.
Gördüğünüz gibi kökenlerinin çok eski olmasının ötesinde bir de günümüz yeni yetme işlerinden değildir. Zira çok sevilen, ortalığı kasıp kavuran Queen Grubu bu tarzın ilk ve önemli uygulayıcılarındandır. Ayrıca Klasik Müzik ve Rock gibi dev iki türün sentezi aslında senfonik rock adında son derece karizmatik bir tarz yaratmıştır.
Gelelim ülkemize, büyük ses ve dinlemesini geçtim icra ederken bile izlemesi okul olan Sertab Erener sanırım bazı konserlerinde çok başarılı sunmaktadır. Keza Göksel ve Manga akla ilk gelenler. Mor ve Ötesi grubunun da Aya İrini konserleri müthiş sanatsal. Bir Türk grubu Almora’nın da çok başarılı olduğu yazılmaktadır.
Ülkemizde bir de Senfonik Türkü konserleri vardır ki dinlemesi son derece zevkli ve Anadolu kültürünün evrensel müzik ile harmanlanması insana apayrı bir keyif verir. Üstüne Rock müziğin dinamizminin de eklenmesi olayı alır başka bir yere taşır. Zaten anlamadığım bir olay arabesk müziğin ve türkülerimizin her tarza uyum sağlaması ve cuk diye oturması durumudur. Aynı şeyi Türk Sanat Müziğinde deneyemezsiniz tabi. Hemen sırıtır. Onun bambaşka bir formu var. Senfonik İlahiler konserleri de unutulmamalıdır tabii. Tasavvuf ancak bu kadar insana tesir eder, klasik formun dışında. Ney evet ruha üfler ama senfoni ile sanırım ruha işler.
Dağıtmayalım, yine ülkemizde besteci ve orkestra şefi Musa Göçmen tarafından kurulan “Senforock” gurubu da hayli başarılı ve büyük ses getiren bir yorumlayıcı grup.
Hali hazırdaki şarkıların bu tarz ile yorumlanması da sanırım müziğin büyüsü. Başka bir açıklama bulamıyorum.
O nedenle işte bu büyünün etkisine siz de girin ve müziğin sarmalayıcı tarafını iliklerinizde, ruhunuzda hissedin.
Sevgiler.