Yaşımız kaç olursa olsun hepimizin ilgilendiği bir konu ile geldim bugün: moda. İster istemez hepimiz bu alanlara bir şekilde dahil oluyor, bir şekilde modaya ayak uyduruyoruz. Her yerde aynı tarz kıyafetler ve stiller görmeye başlıyoruz. Bu da bizi içine çekiyor.
Kıyafetler, eski saç kesimlerinin tekrar gündeme gelmesi, kaş şekillerimiz bile zamana göre değişiklik gösteriyor, gelişiyor. Moda da zamanına göre farklılık gösteriyor. Yeri geliyor yeni stiller yeni tarzlar ortaya çıkarken bazen eski moda bir süre sonra tekrar sorun geliyor. Bir örnek olarak, gerekirse, 1900’lü yıllarda pantolon giymek erkeklere özgü bir durumken bir süre sonra kadınlar da giymeye başlıyor. Hatta düşük bel ile başladığımız bu pantolon serüvenine yüksek bel, yırtık ya da kumaş pantolon olarak da devam ettiler.
İşte, sessiz lüks dediğimiz kavram da tam bu noktada kopuyor. Minimalist yaşamı destekleyen bu kavramı, zamansız modayı hedeflemekte. Elbette, bu konunun sürdürülebilirliği de bir yandan. Modaya ve zamana göre şekillenen trendler yerine kalıcılığı ve her parçanın kullanılabilmeyi parçalayabilmesi, bu kavram ayrıca ünlü markaların büyük logolarının temsil edildiği parçaların kapsamıyor. Kaliteli ve sürdürülebilirlik birlikte çalışıyoruz.
Bu akımı destekleyenler arasında Kate – Ashley Olsen şirketlerinin kurduğu The Row markasını gösterebiliriz. Tabii bu sürecin destekçilerinden olan Celine ve Ralph Lauren’ı da gönül rahatlığı ile birlikte kullanabilirsiniz. Diğer markalarda ona ne kadar “sessiz lüks” akışına katılmamış olsa da da sürdürebilirlik açısından kendi ürünlerinin çiçeksi güzel hale getirmelerini bize sağladılar
Bu akıma destek veren markaları moda haftasında veya dosyalarda beklemeyiniz. Dediğimiz gibi bu akımı zamansız parçalar yaratmayı hedeflemekte. Kaliteli malzeme ile daha uzun süreli kullanımı hedefleyen bu akım, sürekli yeni bir üretim yapmadığı için birçok – su, elektrik – gibi tüketimin da tasarruf edilmesi sağlanıyor. Ortamın iklim durumuna göre ne olduğu bu anda.