Gece
Gündüz

Röportaj: Özgür ‘İmpala’ Özzeytin

10 May 2019
yazdı
7 dk'lık okuma

Türkiye’deki Underground Rap piyasının en parlak ismi İmpala! Bu işe gerçekten gönül vermiş, Hiphop’ı seven ve yaşatan birisi ile güzel bir röportaj okumaya hazır olun!

İmpala kimdir?

Ben Özgür Özzeytin. Bir ekinoks günü 23 Eylül 1995’te İzmir’de doğdum. Çocukluğum Selçuk/İzmir, gençliğim Kuşadası/Aydın’da geçti. Şu an ise Ege Üniversitesi’nde “Sosyoloji” bölümü son sınıf öğrencisiyim ve birkaç yıla yetişkinliğe doğru ilk adımlarımı atmakla meşgul olacağım. Bu zamana kadar resim çizdim, şiir yazdım, olabildiğince okudum, düşündüm, kafa yordum ve yaşadığımız hayata anlam ve değer katacak şeyler yapmaya, üretmeye çalıştım. Kısacası İmpala; gerçeklikten, bilimden, sanattan ve müzikten hiç kopmayacak sonsuz bir yolculuk insanıdır.

Hiphop ve rap kültürü ile tanışman nasıl ve ne zaman oldu?

Selçuk’tan Kuşadası’na taşındığımızda oturduğumuz apartmanın yazlıkçı gençlerinden bir arkadaşım vardı. Sürekli ailesiyle yurt dışına giderdi ve özellikle Amerika maceralarını telefonundan mahallenin orta gelirli ailelerin çocukları olan bizlere izletmeye bayılırdı. 2005-2006 yılları arasında Amerikalı rapçi The Game’in parçalarını dinlettiğini hatırlıyorum. Onun vesilesiyle bu müziğin sesini, stilini öğrenmeye başladım. 2007 yılında ortaokuldayken Ceza’nın “Feyz Al” şarkısını sınıfta okumamla daha da motivasyon kazanıp işin iyice içerisine girdim. Mahallede kurduğumuz 3 kişilik arkadaş ekibiyle bi’ Break Dance maceramız başladı. Sonrasında “Ghost” mahlasıyla duvarlara bi’şeyler çizmeye başladık. 2009-2010 yılında biraz daha ilerletip söz yazmaya başladım ve öyle gelişmeye devam etti birçok şey…

Rap yaparken tarzını geçmişten günümüze dinlediğin şarkılar ve sanatçılar etkiledi mi ?

Etkilememesi söz konusu bile değil. İnsan geçmişte yapılmış işlerden fazlasıyla ilham alır. Almalıdır da… Ceza-Sagopa zamanları herkeste olduğu gibi bizim de mazimizde duruyor en güzel köşede… Onun dışında birçok yerli ve yabancı isim şarkılarımı yazarken hem stilimi hem de cümlelerimi etkiledi. Ama bunların büyük kısmı müzisyenlerden değil okuduğum ve etkilendiğim düşünürlerden oluşuyor.

Şarkı sözlerinin hayatınızda da bir önemi var mı ?

Anlattığım her şeyde gerçek olmaya çalıştım. Yazdığım her şarkı bizzat kendi hayatımdan büyük ölçüde izler taşımakta. Kurgusal gerçeklikle anlattığım, betimlemelere özellikle yer verdiğim birkaç şarkı dışında her şey tamamen benden, her şey tamamen hayatımdan ve fikirlerimin hangi doğrultuda olduğundan alıntıdır.

Şarkılarının sözleri hayatınla bağdaşıyor mu yoksa farklı yerlerden esinlenmeler var mı?

Bir önceki soruda buna değindim ama şöyle ki okuduğum kitaplardan ve takip ettiğim birçok müzisyenin eserlerinden esinlemeler oluyor haliyle… “Kim Nasıl Ölür?” adlı çalışmam Emile Zola’nın “Kim Nasıl Ölüyor?” adlı kitabından izler taşır. “Dünya Gibiyiz” adlı şarkım Yeşim Türköz’ün “Büyü Dükkanı” adlı kitabından esinlenmiştir. “Bugün Ne Yaptın?” ve “Bugün Kim Öldü?” serileri de sosyoloji okumamdan mütevellit fikirlerimi yansıttığım toplumsal içerikli şarkılarımdandır. “Beyaz Pantolon” ve “Yabancıya Selam” isimli çalışmalarım da severek ve sayarak dinlediğim “Kayra”dan izler taşır.

Türkiye’de ve dünyadaki rap piyasası hakkındaki düşüncelerin nelerdir ?

Küresel olarak çok değişken bir yapıya sahip içerisinde bulunduğumuz hayat… Her şey gibi rap müzik piyasası da değişmekte ve gelişmekte. Dünya genelinde düşünecek olursak büyük bir pazara sahip. Uzun zamandır devasa bütçeler ayrılan klipler, organizasyonlar, konserler, ve şarkılar piyasaya sürülmekte. Fakat bu o kadar hızlı ve çabuk olmakta ki artık bundan 20 yıl sonra için “kült” sayılabilecek hiçbir eserin olmayacağı kanaatindeyim. Özellikle Amerika menşei bu pazar içerisinde diğer ülkelerin müzikal açıdan beraberlik yakalaması son birkaç yılda karşılaştığımız bir durum. Almanya ve Fransa rap müzik piyasası da oldukça hareketli. Ülkemizde ise büyük ve hızlı bir dönüşüm yaşanmakta. İnsanlar bu işten para kazanmaya son birkaç yıldır başladılar. Bunun böyle olması yolunda büyük emekler verildi. Büyük çabalar gösterildi. Herkes ne kazanıyorsa mutlaka hak etmiştir demek istiyorum. Fakat beni düşündüren ve eleştirdiğim yanları tabi ki var. İnsanların para kazanmaları onları daha umursamaz yaptı ve toplumsallıktan daha uzaklaşmış bir karakterin içine attı. Bahsedilen her şey genelgeçer ve yapılan çoğu müzik de eğlence anlayışı için yapılan endüstriyel işler olarak karşımıza çıkıyor. Bizim millet biraz nankör, refaha kavuştuğumuzda g*tü başı dağıtmakta üstümüze yok. Her ne yapıyorsak yapalım belli bir ana fikirden yola çıkarak bu kültürü sahiplendiğimizi unutmayalım.

Agarta, İmpala için neydi ?

Agarta benim için dostluk demek-ti… Agarta hala agarta fakat dost, artık eski dost değil…

Sosyofobi albümünü yaparken geçirdiğin aşamalar nelerdir?

Her şeyiyle tek başıma uğraştığım, her noktasında kendi emeğimin olduğu kariyerimin ilk büyük çaplı çalışmasıydı. Yardımcı olan çok arkadaşım oldu tabi ki onların emeklerini asla es geçemem. Beyaz Pantolon, albümün ilk şarkısı ve 2015 yılında kaydı alındı 2017 yılında da klibi çıktı. Albümse 2018’de basıldı. Aslında bu albüm 2015 yılından beri süregelen çalışmanın bir meyvesi oldu. Hem teknik anlamda kendimi yetiştirmemi sağladı hem de mental anlamda daha yoğun bir ambiyans oluşturmama neden oldu. Önce şarkıların altyapısını yaptım, kayıtlarını aldım, mix ve mastering işlemleriyle uğraşıp müzikal kısmı bitirdim. Daha sonra kapak fotoğrafları için Alsancak Kıbrıs Şehitleri’nin yolunu tuttuk. Albüm basımını da Bursa’dan Rafet Abimiz üstlendi sağ olsun. Sonrasında elden ve kargo aracılığıyla 100 tanesini satmayı becerebildim.

Sosyofobi albümünü dinlememiş biri için albümde anlattıkların ve hedeflerin hakkında bilgi verir misin?

Albümü hala dinlememiş olması beni üzer. Bence herhangi bir spoiler vermeden şu an Spotify’dan açıp dinlemesi daha makul.

Sosyofobi albümü bize ne sunuyor?

Albüm dinleyiciye umut ve mutsuzluğu aynı anda sunuyor. Hakim olan genel atmosfer daha çok bunalım halini hissettirse de her telden çalmaya çalıştım. Bunu yapmamda özellikle düet çalışmalarının bol olması etkendi. Her 5 insandan 5’inde anksiyeteye rastladığımız bir çağdayız. Kalabalıktan kaçmak, uzaklaşmak istemek ama aynı anda umudumuzu kaybetmemek önemli. Bu ana fikir üzerine kurulmuş bir alt yapıya sahip.

Bildiğim kadarıyla bu sene üniversiteden mezun olacaksın okul bittikten sonra hedeflerin nelerdir ? Sosyoloji üstünden mi devam edeceksin yoksa müzikle mi ?

Bu Haziran ayından sonra pedagojik formasyon eğitimime başlayacağım. Sanırım öğretmenliğe doğru giden bir yoldayım. Sosyoloji okumuş olmanın iş hayatında büyük handikapı olsa da insana kattığı manevi his ve bilgi birikimi hiç es geçilecek bir şey değil. Müzik ve sosyoloji her zaman hayatımda olacak. Her ikisiyle de ilgili ciddi planlar kurmam için önümde bir engel yok…

Beyaz Pantolon şarkının klibi gibi profesyonel klip projesi planların var mı?

Tabi ki… Şu an “Yolculuk” adına 5 parçalık bir albüm bitmek üzere. Her parçası konsept ve daha stratejik bir yol izleyerek bunu dinleyenlerime sunmak istiyorum. Özellik birkaç parçaya çekilecek güzel klip senaryolarım hazır. Şu dönemde okul büyük bir ölçüde müzikal işlerimi engelliyor. Zamanımın çoğunu okula ayırmak zorunda olmam işleri aksatsa da yakın zamanda güzel klip projeleri gelecek.

İmpala’dan ne zaman yeni bir albüm göreceğiz?

Haziran ayının sonuna doğru “Yolculuk” adında, bizi geçmişin tozlu fotoğraflarına götürecek bir albüm gelecek.

Edibiyat-ı Rap serisini yaparken neyi hedeflemiştin?

Bu seriyi yaparken tek hedeflediğim şey LYS Edebiyat sınavında iyi bir derece elde etmekti. Nitekim benim sınava girdiğim sene çok işime yaramasa da yayınlamaya karar verdikten sonra değişti her şey. Liseye giden birçok genç arkadaşımızın işine yaradı. Bu yaptığım müziğin toplumsal fayda sağlayabildiğinin en büyük göstergesi oldu benim için.

Beyaz pantolon ve Beyaz Duvarlı odalar adlı şarkın var. Beyazın hayatında önemli bir yeri var mı?

Beyazın özel bir yeri yok aslında. Beyaz Pantolon şarkısı gerçekte de giydiğim ve hayatımın kritik anlarında tesadüfen üzerimde olan gerçek bir beyaz pantolona ithafen yazılmış bir şarkıydı. Beyaz Duvarlı Odalar ise arkadaşım Deniz Bakır’ın yazdığı “Beyaz Duvarlı Odalar” adlı radyo tiyatrosunun soundtrack’iydi. Şarkıya direk o radyo tiyatrosu serisinin adını verdik.

Son olarak Özgür gelecekte kendini ne yaparken görmek istiyor?

Gelecekte kendimi üretirken, insanlığa fayda sağlayan işler yaparken ve özellikle müzikle hiç hız kesmeden ilgilenirken görmek istiyorum. Her ne olursa olsun paranın derdine düşmediğim bir hayat yeğliyorum. İlişkilerimi sağlam ve şeffaf tuttuğum bir gelecek, insanlara dokunabildiğim bir hayat hayal ediyorum. Mücadeleye devam!

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR