Savaşın görmeye alıştığımız yüzünden çok daha farklı bir tarafıyla karşımıza çıkıyor Casablanca. 1942 yılında yakalamış olduğu muazzam prodüksiyon ve kusursuza yakın performanslarıyla
Ahlat Ağacı doğal dokusu ve bulundurduğu değerli metaforlarıyla tam bir sanat eseri. Filmi izledikten, sonra tekrar izledikten ve bir daha izledikten sonra
Selamlar efendim. Biliyorsunuz güzel ülkemizin üç tarafı sularla çevrili. Siz değerli okuyucularıma tam da bu sularla alakalı bir yazı yazdım daha doğrusu
Yazdıklarımın okuyucusunun belirli (kısıtlı) bir kitlesi olduğunun farkındayım. Gerek yazdıklarımdan gerekse ilgi çekiciliği düşük olan konulardan kaynaklı olsa gerek. Veya belki de
Merhabalar efendim! Nasılsınız, iyisinizdir umuyoruz. Pandeminin hala sürdüğü günlerde birazcık ruh sağlığımızda oynamalar olmuş olabilir. İstemediğimiz bazı psikolojik durumlarımız mevcut haldeyse dert
“Dünyayı değiştirecek olan şey filmler değil, o filmleri izleyen insanlardır.” der sinemanın şairi Krzysztof Kieslowski. İzleyicinin yaşamı bir kez daha gözden geçirmesini amaçlayan
Akıllara kazınan kabarık saçları, abartılı göz makyajı, marjinal dövmeleri, sahip olduğu eşi benzeri bulunmayan caz gırtlağı, kendine has duruşu ve sorunlarla dolu