Metal ve rock müziğe ilgiliyseniz ve Türkiye’de yaşıyorsanız son zamanlarda etkinlik açısından ne kadar sıkıntı çekildiğini biliyorsunuzdur. Metallica’nın 2014’teki şahane konserinden sonra bir de 2016’da Megadeth ve Korn gibi büyük isimlerin geldiği Rock Off’u görebildik sadece. Dinlediğiniz grupları sosyal medyadan takip etmek biraz acı verici olmaya başladı bu yüzden. Turneler duyuruluyor, bazı ülkelerde defalarca konser veriliyor, bizler ise sadece mucize bekliyoruz. Zamanında Sonisphere gibi devasa bir festival ülkemizden geldi geçti. Metallica, Anthrax, Slayer Megadeth, Iron Maiden, Rammstein ve Slipknot gibi devasa isimleri bu festival sayesinde ağırladık. Fakat artık festivalin nefes aldığına dair bir haber dahi yok. O zamanlar ülkemize gelmiş olmasıysa başlı başına bir mucizeydi zaten.
Bahsettiğim Sonisphere mücizesi gibi olmasa da yılın bu zamanlarından itibaren yüzümüzü güldürecek gelişmeler oldu. Bir süre önce Sepultura’nın İstanbul’a geleceği duyuruldu. Daha sonra son zamanlarda yükselen bir üne kavuşan Jinjer’ın ilk Türkiye konserini vereceği haberi geldi. Ayrıca Manowar, Final Battle turnesi kapsamında temmuzda İstanbul’da olacak. Tam olarak bir konser haberi olmasa da duyurulan bir diğer etkinlik beni yukarıda bahsettiğim tüm etkinliklerden daha çok heyecanlandırdı. David Ellefson’ın Basstory turnesi kapsamında Türkiye’ye geliyor olması. Hem Ankara, hem İstanbul! Kaçmayacak bir fırsat alarmı adeta. Hem Megadeth hayranları hem de müzisyenler için gerçekten unutulmaz bir tecrübe demek.
Peki, David Ellefson Basstory turnesi kapsamında neler yapıyor? Ellefson çok yönlü bir efsane. Megadeth ile olan yaşamını konu olan “My Life with Deth” adlı bir kitabı var. Ayrıca, kendine ait bir kahve markası da var. Yıllar süren müzik hayatında kazandığı tecrübeleri paylaşmak, aynı zamanda hayranlarıyla yakınlaşmak için söyleşi/konser karışımı bir havaya sahip olan bu turneyi yapmak istemiş. İyi ki istemiş.
Etkinlik 6:45 Kaybedenler Kulübü’nde gerçekleşti. Mekanın genel havası sayesinde zaten samimi olan etkinlik daha da samimi bir hal aldı. Yaşayan bir metal efsanesini bu kadar yakından izleyebilmek paha biçilemezdi. Ellefson, sahneye tam zamanında çıktı, bir süre konuştu ve ısınma turlarına başladı. O gece için Instagram üzerinden videolarını paylaşanlar arasından kendine bir ekip oluşturmuştu ki bu gerçekten muazzam bir fırsat. O arkadaşları sahneye çağırmadan önce birkaç parça kendisi çaldı. Zaten Holy Wars’un ilk notasını bastığı anda hepimiz kendimizi ısınmış hissettik. Grubu sahneye davet ettikten sonra da Symphony of Destruction, Trust ,A Tout Le Monde ve Peace Sells gibi efsane parçaları birlikte seslendirdiler. Sohbeti, konseri ve kısa bir soru cevap kısmını da içinde barındıran etkinlik bir saat civarında sürdü, her saniyesi ayrı doyurucuydu.
Ellefson’ın Basstory turnesi ile yaptığını takdir etmezsek olmaz. Yıllar boyu biriktirdiği tecrübelerini paylaşması, albüm kayıt süreçleri ve parçaların nasıl yazıldığını anlatmış olması özellikle müzisyenler için çok faydalıydı. Kendi açımdan, tecrübe ettiğim en faydalı etkinliklerden biriydi diyebilirim. Müziğin oluşum sürecini direkt olarak David Ellefson’dan dinlemek harika bir tecrübeydi. Aynı zamanda adeta yaşayan bir efsaneyle, çocukluğumdan beri hayranlıkla takip ettiğim insanla ayaküstü birkaç kelime konuşabilme şansını yakaladım. Daha ne isteyebilirim ki? Kendisi seneye olası bir Megadeth konserinin de sinyallerini verdi, söylemeden geçmeyelim.