Gece
Gündüz

Don Kişot’u Okumak

16 October 2020
3 dk'lık okuma

Miguel de Cervantes’in “aylak” okuyuculara sunduğu Don Kişot’un 400 yıl önce atını mahmuzlayıp zamanın sınırlarına atıldığında, onları 21. yüzyıl okuyucularına kadar ulaşacağını tahmin etmemiştir eminim. Ancak kitabın şeffaf yapısı yüzyıllardır insan aklının bükülmesiyle yön değiştirmiş, her dönemde ekilen fikir fidanları kendisine en uygun toprağı bulmuştur. Bu da okuyucunun koca çınar ağacında kendisinin de yatkın olduğu dalı tutabileceği bir kitaba dönüşür. Bu yazıda, bahsettiğim dallardan iki tanesine tutunabildiğim için bu kitabı iki başlık altında inceleme fırsatı doğmuştur.

Hiciv Olarak Don Kişot

Orta Çağ’ın sonu, Rönesans’ın şafağında ortaya çıkan bu roman, toplumun büyük bir kesiminde yaygın olan fantastik konseptli hikayelerin karanlığın yuttuğu boğuk, dar yollara gün ışığından bir demet ışık huzmesi getirdiği inanılan ama aslında geçmişin tozunu üstünden atamayan tumturaklı fantastik hikayelerin -özellikle de şövalyelik kavramının etrafından yayılan hikayelerdir bunlar- bir mum ışığı kadar bile gerçeklik taşımadığı; bu sebepten de gerçeklikten uzaklaşan insanın üstte bahsedilen karanlık yolda aslında kör ve delirmiş bir halde dolaştığı fikrini yedirmek amacıyla yazılmıştır. Cervantes, eskimiş değerlere karşı bir kişilik oluşturur. Bu kişiliğin elindeki sarmal mumun ateşinin ışığında toplumdaki kümelenmiş hayaletlerle dolu bir mağaranın derinine iner; nihai ve gerçek olanın bu insanların bir kolu eksik hayal güçleri sayesinde yanan meşaleyi söndürmeye ve “şövalyelik kitaplarının dünyadaki ve halk üzerindeki otoritesini kırmaya” çalışır. Kitaptaki bir heyet üyesinin de dediği gibi: “…ben şövalye kitabı denen kitapların…zararlı olduğunu düşünüyorum. Tembelce ve yalancı bir hevesle basılmış…şövalye kitapları biraz eksiği, biraz fazlasıyla hepsi birbirinin aynı.” Bu durumda kitabın fantastik eğilimi yıkmayı amaçladığını düşünmekte hemfikir oluyoruz. Kitap biraz da süslü bir ifadeyle delilik maskarasının bir adamı, bu durumda bu kişi Don Kişot, uçurumdan ittikten sonra adamın süzülürken sert ve sağlam zeminde yürüdüğünü sandığı bir katmanda geçiyor. (Cervantes bu durumda toplumda etkisini bir hayli gördüğü fantastik eğilimin insanı bu “deli”nin gerçek sanarak yaptığı şeylerle aynı kefeye koyuyor.)

Modern Okuyucuya Hitaben Don Kişot

Kitabın birçok şekilde yorumlanabileceğini daha önce de söylemiştim. Don Kişot’un yaşadığı çalkantıların yerleşik bir düzlemde gerçekleşmesinin, benim gördüğüm ve su yüzeyine çıkmayı bekleyen koyu tortunun da amacına ulaşmasının ardından, okuyucunun kitabı bitirip raflarda yıllanması için konulmasıyla birlikte okuyucunun algısında çıplak bir figür belirir; bu figür kitabı okuma süresince maalesef satırların arasında görünmemeye özen göstermiştir.  Bu mesaj, “ne olursa olsun fikirlerinizin sizi yönetmesine izin verin”dir. Modern okuyucunun alışık olduğu bireyselciliğin merceğinde yazılmasının yanındaki bu mesaj özümsenmeli. Kitap boyunca erişilemez veya imkânsız olarak duran şeyleri Don Kişot’un gerçeklik algısı şimdinin ekseninde dönmek yerine -bu paragraftaki yorumuyla ideallerinin peşinde olmasıyla- hayal gücü sınırlarının dışına çıkıyor; ve kendisi için en uygun koşulları sağlıyor. Kitabın sonunda “üzerine inen cehaletin karanlık gölgesinden” kurtulmuş olsa da, delilik kaftanını taşıdığı zamanki gösterdiği cesaret ve kararlılığın çelikten kalkan kadar sarsılmaz olduğu da bir gerçek.

 

 

Oğuzhan Ayrım

Hi, this is Oğuzhan. If you happen to have any questions about the articles, please contact me on this e-mail: ayrimoguzhan@gmail.com.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR