Her akşam maçları izleyip rengi “farklı” olan iyi sporcuların adlarını bağırıp diğerine “pis zenci” demek midir ırkçılık?
Şehrin en turistik yerindeki gördüğü Rus kızların kalçalarına bakıp “Kürt müsün lan?” demek midir sahiden?
Yoksa Rihanna diye ölüp bitip Baltimore’da siyahi gencin kafasına sıkmak mıdır?
Nazilerin yapmış olduğu mudur ırkçılık? Nedir bu ırkçılık meselesi?
Yahudi dölü müdür?
Çerkez tavuğu mudur?
Kü(r)t böreği midir?
Irkçılık Nedir?
sahiden ne anlama geldiğini gerçekten biliyor muyuz?
tıklayarak Wikipedia’daki sayfaya hızlıca ulaşabilirsiniz
Irkçılık genelde kendi etnik kültür değerlerini tek kriter olarak belirlemek, yani etnik merkeziyetçilik ve zenofobi, yani farklılık korkusuyla açıklanabilir.
Senden farklı olan her şeyden korkan, kadından, farklı düşünceden, düşüncenin çıktığı kafadan, kafanın açık mı kapalı mı olduğundan korkmak. Bütün hepsini anlamak için önce ne olduğumuza karar vermemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Bir kaç yazı önce Sokrates’ten bahsetmiştim (buradan ulaşabilirsiniz) ve “Kendini bil”in ne olduğu konusuna biraz değinmiştim. Kendimizi bilmemiz bu konuda bence bize yardımı olabilecek net şeylerden birisi. Yaşananlara söyleyebilecek çok şey bulamıyorum. Ama düşüncelerimi de söylemekten çok uzak duramıyorum.
Ben insanım…
İnsan olanı öldürüyorum. Özgürsün hakkın var diyorum ve onu öldürüyorum. Çünkü ben de özgürüm. Ve onu öldürebilirim. Duygularımı ifade etmekten korkuyor ve çevremdekilere bir şeyler anlatamadığım için onlara nefret saçıyorum. Hatta bazen benimle aynı fikirde olmayanları, benden farklı görünenleri, benim olmalarını istediğim şekilde olmayanları tıpkı saçma, aptal bir kitap gibi kapağına göre yargılıyorum. Kendi düşüncelerim yok. Filmlerde gördüğüm o tek kişinin ya da topu topu bir elin parmağını geçmeyecek yönetmenlerin veya yazarların yazıp yönettiği filmlerden çıkmış senaryoları kendi hayatıma uyguluyorum. E, ben insanım. Yüzümde bir meleğin izi var, ilk bakışta görünen. Ama içinde bir şeytan yatıyor, sadece ben görüyorum. Mesele sadece gözleri görmek değil; ardını da bilmek. Biliyorum.
Ben insan değilim.
İnsanları öldürene, sözde kendini geldiği makamdan ötürü bir şey zannedene ve kısıtlı yetkisini üzerimde kullanmak isteyene baş kaldırıyorum. Çünkü ben insan değilim. Özgürüm ama bana sunulan seçenekler arasında seçim yapmakta (Camus). Bana o aptal akıl oyunlarıyla, hayatıma uygulamamı istedikleri şeyleri, manipülasyonlarıyla dayatmaya çalışan Hollywood’a ve onun başyapıtlarına baş kaldıracağım. Çünkü insan değilim. Onlar bana benim nasıl davranacağımı söyleyemez.
O insanları öldürdükleri günlerde okumaktan çok, insan olacağıma söz verdim. Kitaplardan uzaklaşmadım. Aç köpekler gibi okudum. Ama hayata atılıp onu öğrenmek için çabam bir insan olma yolunda hep sürecek.
Ölüm beni hayatta tutan ve sadece sonum olan.
Çiçekleri severim onları ezmem. Beni hayatta tutacak gerçek şeyleri; bana oksijeni verecek olanı ezip, koparıp yok etmem.
Ben insan değilim. Haklarımı savunduğum için olmamam gereken yerlere düşebilirim. Çünkü ben insan değilim. Gerçek “insanlar” beni dövüp bana hakaret edip bana ben, ben olduğumdan dolayı nefretlerini savurduklarında onlara karşı çıktığım için insan değilim ben.
Ben insan değilim. Bir kadına vurmadım hiç. Bir kadına tecavüz etmedim hiç. Bir adama nefret savuran sözler sarf etmedim hiç. Bir adama sırf benim gibi görünmüyor ya da benim gibi düşünmüyor diye vurmadım hiç. Sırf rengi farklı diye, konumumdan ötürü boynuna ve sırtına basıp kimseyi öldürmeyi aklımın ucundan bile geçirmedim hiç. Çünkü ben insan değilim.
Ben insan değilim. Hiç para denen kağıt parçasının hastası olmadım.
Ben insan değilim. En sevdiğim şey haberleri takip etmek değil.
Ben insan değilim. Herhangi bir şey istediğim gibi olmazsa nefret savurmam etrafa.
Ben insan değilim. Kendimi kadınlardan üstün görmem.
Ben insan değilim. Birisi sevsin, hoşuna gitsin diye bir şey yapmam asla.
Ben insan değilim. Barış ve sevgi için yaşamak istiyorum.
Ben insan değilim. Kimseyi yok etmek istemiyorum…