Gece
Gündüz

Kore’de Bir Türk Şarkıcı: Öyküm Doğan ve “Dream”

27 February 2022
yazdı
8 dk'lık okuma

Öyküm merhaba, seninle bu röportajı yapma sebebim geçenlerde çıkardığın Korece “Dream” isimli single çalışman. Ama oraya gelmeden önce bize biraz kim olduğundan bahseder misin?

Merhabalar, ben Öyküm, 27 yaşında bir moda tasarımcısı aynı zamanda şarkım çıktığına göre artık, şarkıcıyım diyebilirim. İzmirliyim, ancak Güney Kore’de yaşıyorum. Burada moda üzerine yüksek lisansımı yaptım, şimdi ise tasarımcı olarak çalışıyorum.

Seni önceden tanıdığım için bu ayrıntıyı ben vereceğim! Aslında eğitim hayatın moda ile başlamadı da yolda başka heveslerin olduğunu fark ettin diyebiliriz. Bize biraz eğitim hayatinin kendini gerçekleştirmene etkisi nedir, anlatabilir misin?

Lise biter bitmez sınava girmeyi anlayabilmiş değilim, o zamanlar da anlamazdım. Gerçekten lisedeyken ne yapmak istediğini bilen insanlara ben çok imreniyorum. Ben kendim hakkında pek bir şey bilmiyordum. Daha doğrusu, bilir gibiydim ama yapabileceğime inancım çok yoktu. Belki yapabileceğime inandıran, o yönde istediğim eğitimi sağlayan, destekleyen bir sistemin içerisinde olsaydım daha erken başlardım hayallerimi gerçekleştirmeye. Türkiye’de sanatçıya verilen değerin, sanatçıların kendini kanıtlayana kadar kötü koşullarda iş yapmak zorunda olması ve benzeri şeyler beni geleceğim ve yapmak istediğim şeyler hakkında hep korkutmuştu. O yüzden gerçekten istediğim şeylere asılma cesaretini lisedeyken bulabildiğimi düşünmüyorum. Akademik açıdan yetenekli insanlara nedense sanat veya dil benzeri konularda hep ‘yap ama hobi olarak’ şeklinde bir yönlendirme oluyor. Ben de böyle yönlendirilmiştim. İşletme okurken de bambaşka bir şey istediğimi her gün hissettim ve mezun olduğum günden itibaren de yapmayı hayal kurduğum ne varsa onlara asıldım. Kendi fırsatlarımı yaratmaya çalıştım, neler yapabileceğimi araştırdım. Ben de açıkçası gerçekleştirebileceğime emin değildim en başta, çok mu geç diye düşündüm. Ancak sanırım insan kararla yola çıkınca bir şekilde başarılı oluyor.

İşletme ile başlayan serüvenin Kore’de moda tasarımcısı olarak devam ediyor. Tasarımcı olmak senin için ne anlam ifade ediyor?

Küçüklüğümden beri çok istediğim bir şeydi yaratabilen biri olmak, bir şeyler üretmek, ortaya insanı estetik açıdan doyuran bir şeyler koyabilmek. Müzik de aynı şekilde benim için ortaya güzel bir şeyler koymak, insanları yarattığın şeyle mutlu etmek gibi anlamlar taşıyor. Annem de dikiş dikip tasarım yapabilen bir hazır giyim öğretmeni, babam ise müzisyen. Böyle yaratıcı bir aileden çıkınca insan ister istemez benzer bir şekilde üreterek, yaratarak yaşamak istiyor sanırım. Kısacası bir şeyler tasarlamak içinde büyüdüğüm bu yaratıcı ortamın bir sonucu, olduğum kişiyi ifade ederken yararlı bir şeyler ortaya çıkartmayı ve insanlara bu yolla bir şeyler hissettirmeyi ifade ediyor gibi geliyor.

Peki “Dream” nasıl ortaya çıktı?

Sanırım bu noktada bana inanan arkadaşlarım sayesinde ortaya çıktı demek gerekiyor. Çekindiğim bir şeydi Korece şarkı yapmak ama yapabileceğime inanan arkadaşlarımın desteği sayesinde yapabildim. Şarkı sözlerini yazarken de çok düşündüm ne hakkında olmalı diye. Kendi hayatımla ilgili çok düşündüğüm bir dönemdeydim ve kendime ne söylemek isterdim diye düşündüm en çok. Lisede Kore’ye ilgi duymuş ve sevmiş biri olarak şimdi neredeyim diye düşündüğümde, liseli Öyküm’ün gerçekten çok gurur duyacağı biri olduğumu fark ettim. Bu düşünce, Kore’deki eğitim hayatımda çoğu zaman beni ayakta tutan, bana güç veren şey oldu. Bir süreliğine bize dayatılan hayatta belli kurallara göre oynamamız gerektiğini düşünüp, nasıl olsa gerçekleştiremem diye düşünüp unutmaya çalıştığımız hayallerimizin bizim peşimizi bırakmadığını anlatmak istedim. Bambaşka işler yaparken bile bir an için gözlerimi kapattığımda kendimi ya şarkı söylerken ya da modayla ilgilenirken görüyordum. Bir noktadan sonra gerçekten hayallerimin peşinden koşmak ne kadar zorsa, kolay olduğunu sandığım bu hayatın da bir o kadar zor olduğunu fark ettim. Gerçekten ortaya var olmak için, yaşayabilmek için bir efor koyulacaksa, sonucu ne olursa olsun bunun hayallerimiz için olması gerektiğine kadar verdiğim anda tereddüt etmeyi kestim ve kaybettiğim zaman kadar daha da asılarak hayallerimi gerçekleştirmeye odaklandım. Şarkının sözlerinde de bunu yansıtmaya çalıştım. Böylelikle ‘Dream’ ortaya çıktı.

Dream ile ilgili seni yapım aşamasında en çok heyecanlandıran şey ne oldu? Müzik ile hep içli dışlı oldun ama bu sefer daha farklı ve yoğun bir ilişki içerisine girdin single çalışman ile. Bize yapım sürecinden ve hissettiklerinden bahsedebilir misin?

Çok uzun ve yine çok tereddütlü bir süreçti. Daha önce yapmadığım bir şey olduğundan hem süreç içerisinde çok kez kayboldum hem de elimdeki kaynaklarla elde ettiğim sonuçlarda gerçekten samimiyetimi yansıtmak istedim. Neyi nasıl yapmam gerektiğini bilmediğim çok şey oldu. İnsan ilk işinde mükemmeli yaratmak istiyor, ancak tecrübesizlik beni her seferinde yakaladı maalesef. Yine de elimden geleni yapıp içimdeki her şeyi yapım aşamasında bana yardımcı olan pek çok sanatçıyla birlikte dışarı çıkarıp, bu sonuca varıp, bu sonuçla mutlu olduğumu söyleyebilirim.

Bu benim kişisel olarak da en çok merak ettiğim ve tabi ki evet cevabını duymak istediğim bir soru. Dream’den sonra yine şarkı söylemeye devam edecek misin? Yeni şarkılar bekleyelim mi senden?

Tabii ki de! Sanırım en zor kısmıydı başlamak. Şimdi daha tecrübeliyim üstelik. Şu an gitar dersleri alıyorum. Kendimi, kendi müziğimi, çok daha ifade edebilmek için çok çalışıyorum. En kısa sürede çok daha iyi şarkılarla dönmek istiyorum.

Göz önünde işler yaptıkça insan beğenilme/beğenilmeme kaygısı yaşıyor ister istemez. Bu da aslında yapmak istediklerimize karşı bir çekince oluşturuyor. Pek çok insan dans olsun, yeni bir dil öğrenmek olsun, resim, sinema fark etmez, kendilerini başkalarının gözünden görüp başlamadan pes ediyorlar. Kendi deneyiminden yola çıkarak bu konuda düşüncelerini aktarabilir misin?

Eskiden gerçekten psikolojimi dahi bozabilir diye düşündüğüm bir konuydu bu ve bu sebepten yaşadığım çekince. Youtube’da ilk defa bulunuşum değil, bir kaç videoda daha insanların eleştirisine maruz kalıp üzüldüğüm olmuştu. Sonra bir arkadaşımın söylediği iki örnek beni biraz kendime getirdi. Eleştiriler bile aslında saygı duyduğun kişiden duyulunca ciddiye alınıyor. Acıtıyorsa da o insanlardan duymak acıtıyor belki de. Bu tür ortamlarda klavyenin arkasına saklanan çoğu kişi, belki de yüzümüze dahi tek kelime etmeye cesaret bulamayacak tipler. Ya da gerçekten nasıl insanlar olduklarını dahi bilmiyorken, gerçekten ne kadar dikkate almalıyız ne söylediklerini bilmiyorum. Ben iyi kötü her arkadaşımın eleştirisini dinlemeye açığım, kötü şeyler söyleseler bile daha iyi iş çıkartmam için söylediklerine emin olup sözlerini dinleyebilirim. Ancak gerçekten herkesi dikkate almalı mıyız? Özellikle de linçlemenin trend olduğu bu zamanlarda! Bazen çoğu kişiye yanlış gelen şey bile bizim için doğru ise, çok da yapmak istediğimiz şeylerde başkalarının beğenisine, onayına ihtiyaç duyduğumuzu sanmıyorum. Aynı arkadaşım bana kedi videolarının bile linçlendiğini söylemişti. Kedileri çok severim. Bir kedi videosuna kötü bir yorum yapabileceğimi hayal dahi edemiyorum! Ama maalesef milyarlarca insanla birlikte yaşıyoruz, bambaşka bakış açıları, bambaşka hayatlardan çıkagelmiş bambaşka düşüncelere maruz kalıyoruz. Benim düşüncem, ortaya çıkardığınız iş içinize sindiği sürece, sadece fikirlerine saygı duyduğunuz insanların sözlerinden etkilenmeye çalışılmalı şeklinde. Kimse zaten mükemmel değil! Sizi ileriye götürmeyen hiçbir şeye takılıp kalınmamalı diye düşünüyorum. Benim niyetim ortaya içime sinen bir iş koymaktı, asla beğenilmeye çalışma kaygısıyla bunu yapmadım. Belki de bundandır ki hiçbir kaygım olmadı.

Türkiye’de sen de çok iyi biliyorsun, beraber Korece kursuna da giderken pek çok insan vardı çevremizde Kore’de yaşamak ve o Kore dizilerinde gördüğümüz hayatlarla iç içe olmak isteyen. Hala da o insanların sayısı azalmış değil giderek artıyor da diyebilirim. Son birkaç yılını Kore’de hem öğrenci, hem turist hem de çalışan olarak geçirdiğin için bizimle daha doğrusu Kore’de yaşama hayalleri olan insanlarla bu hayatı biraz paylaşabilir misin?

10 sene önce Kore’de yaşamak hayaline sahip olmuş bir liseli olarak arkamızdan sayısı artarak gelen koca bir nesli çok iyi anladığımı ifade etmek istiyorum öncelikle. Garip bir şekilde Kore’yi hiç bilmiyorken hayal ettiğim Kore ile, gerçekten tecrübe edindiğim Kore bambaşkaydı. Kişisel olarak diyebilirim ki, hayal ettiğimden daha çok sevdiğim şey buldum ben bu ülkede! Her yerin, her şeyin iyi yönleri ve kötü yönleri var tabii ki. Tek söylemek istediğim sanırım, sadece iyi yönlerine çok odaklanmamaları olurdu böyle büyük bir karar verirken. Yabancı bir ülkede mutlu yaşayabilmek başlı başına bir mücadele iken, Kore gibi Türkiye’ye çok uzak olup saat farkının fazla olduğu bir ülkede yaşamak gerçekten alışması çok emek isteyen bir şey. Ben zaman geçtikçe burada sahip olduğum arkadaşlar, biriktirdiğim bağlantılar sebebiyle burada yaşamayı daha kolay bulmaya başladım. Bu tür hayalleri olan gençlere de önceden en azından değişim öğrencisi olarak gidip görmelerini önerebilirim. Benim değişim öğrencisiyken yaşadığım deneyim beni çok mutlu etmeseydi, Kore’ye geri döneceğimi sanmıyorum.

Son olarak bizimle paylaşmak istediğin başka şeyler var mıdır?

Öncelikle buraya kadar röportajı okuyan herkese teşekkür etmek istiyorum. Herkesin hayalleri ve yaşadığı hayat arasında bir boşluk olduğunun farkındayım. Hayat söz konusu olunca bu kaçınılmaz bir şey. Her şeyi planlayamayız, her şey de sırf çok çalışarak elde edilemiyor bazen. Çok fazla dış etken var! Kapitalist sistemin sunduğu ‘hayallerini gerçekleştirin’ temelli bir şey yaratmak istemedim zaten şarkımla da. Hayallerimizi yaşamıyor olmak da bir o kadar normal ve hayat denilen bu mücadelelerde mutluluğun bir hedef değil, hayat yolculuğundaki küçük şeylerin sonucu olduğunu vurgulamak istedim nedense. Ülkemiz zor zamanlardan geçiyor ve biliyorum çoğumuz için hayallerimiz de bir o kadar ellerimizden kayıp gidiyor. Umarım güçlü kalıp bir şekilde mutlulukları sık sık yakalayabildiğimiz bir hayat yaşayabiliriz.

instagram.com/oykumiku/

Ayşe Köse

I have graduated from Ege University Bioengineering Department. Currently, I am a postdoctoral researcher at KU Leuven Belgium. Because of my work, I have lived in Korea for some time. The time spent in Korea made me fall in love with Korean Culture. I have started learning Korean at King Sejong Institute in Turkey. As a writer and editor, my main passion on my articles are Korean culture, sustainable fashion, classical art, biological arts, movie critiques, yoga and meditation.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR