Selamlar! Elektronik müziğin çıkış yaptığı ve gün geçtikçe daha da yayıldığı bu günlerde tertemiz bir röportaj ile geldim. Popülerleşen her şeyin zaman içerisinde kuvvetle muhtemel olarak kalitesini kaybettiği yadsınamaz bir gerçek sanıyorum. Tam da bu noktada, tüm bunlardan sıyrılmış, kendi kurallarını kendi koyan, nev-i şahsına münhasır bir müzisyen olan Kerem Genç ile şahane bir sohbet gerçekleştirdik. Ben merak ettiklerimi sordum, o da en şeffaf cevaplarını benimle paylaştı. Keyifli okumalar!
Başlayalım dilersen. İlk olarak bize biraz kendinden ve yaptıklarından bahseder misin?
Kerem Genç: Gerçekten böyle mi başlayacağız? (Gülüyor.) Neyse başlayalım tamam. Şöyle ki elektronik müzik ile ilgileniyorum. Çok seviyorum yani. Hatta her anımda dinlerim, o kadar. Uzun zamandır da bu müzikleri arşivliyorum. Sonra bu istek bende “Neden müzik yapmayalım ki?”ye dönüştü.
Eh, iyi ki de dönüşmüş cidden. Peki müziğini tam anlamıyla nasıl tanımlarsın?
Kerem Genç: Benim nazarımda biraz serseri olması lazım. Öyle tanımlayabilirim galiba.
Elektronik müzik ile tanışman nasıl gerçekleşti. Yani, arşiv yapıyordun evet. Ama ben bu işi nasıl yaparım dedin mesela? Nasıl oldu?
Kerem Genç: Evet arşivlerden bahsettim zaten. Sanırım çok dinlemeyle de alakalı bir durum, elektronik müziğin birçok türevini farklı yaşlarımda daha fazla sevdim ve bu durum zaman geçtikçe sürekli evrildi ve değişti. Böyle olunca da bu müzik stiliyle kolay kopamayacak bağlarım oluştu diyebilirim. Bir de o arşivler aslında müzik üretmeye değil de DJ’liğe evrildi. “Evet, bu arşivleri kullanabilirim” dedim. DJ’likten de neden prodüktörlük olmasın denen o muhteşem ego geliyor; dinlerken hissetmeyi en çok sevdiğim şeyi en iyi ben üretebilirim duygusu.. O tarafı biraz daha şey ya, tam istediğim gibi ve bu çok daha tutkulu.
Müziğini yaparken nelere dikkat ediyorsun?
Kerem Genç: Aslında öyle çok kurallara göre yapmıyorum. Öyle yapan çok var tabi, hatta dikkat etmemeye çalışıyorum yani kafamdan şu kalıpları çıkartmaya çalışıyorum; işte dört dörtlük olmalı, girişinide bir dörtlük, sonunda bir dörtlük, DJ’ler geçiş yapabilsin diye bırakılan bir dörtlük daha ya da işte breakdown bölümü, o düştüğü yer 8 bar, 16 bar olmalı gibi kurallı mı olmalı? Bence olmamalı. Yani en azından benim fikrim bu şekilde, çünkü bu kuralsızlık bu mühendisliklerle yapılan müzikleri daha organik, daha insan elinden çıkmış gibi gösteriyor. Benim ortaya çıkan groove’mun beni heyecanlandırması gerektiğinden başka bir kuralım yok sayılabilir, elektronik müziğin -bizim yaptığımız türlerinin- bir kalıbı var sonuçta, bir kalıbı var ama çok kurallı değil. Benim müziğim tam kurallı ve tam kurallara uygun değil yani özetle.
Belki bu kuralların olmadığın için de müziğini biraz serseri olarak tanımlıyorsundur. Bence kuralsızlığın çok daha güzel gerçi. Kalıplara sığmamak her zaman daha iyidir diye düşünüyorum. Peki böyle ilham aldığın ya da kendine örnek olarak gördüğün insanlar var mı?
Kerem Genç: Öyle düşünemiyorum ya. Bunu ben kendi kendime de çok düşündüm/düşünüyorum. Mesela tekniğini çok beğendiğim çok insan var ama onlarla benim yaptığım şey birbirine benzemiyor. Ben onlar gibi bir şey yapmıyorum ya da yapamıyor muyum onu da bilmiyorum. Çok sevdiğim gruplar var yine ama çok daha sert veya çok daha ambiyans müziği yapıyor onlar. Ben onlar gibi yapmıyorum gerçekten.
Peki bir şey daha soracağım. Biliyorsun ki müzik günümüzde çok daha dijital. Dijitalleşmeye de devam ediyor. Elektronik müzik de daha popüler oldu haliyle. Yani, şu an müziğin olduğu konumu nasıl değerlendiriyorsun?
Kerem Genç: Eh, evet biliyorum. Öyle olunca da çöplüğe dönüştü haliyle. Ben dinleyici tarafını biraz o “müzik dinlemek” meselesini unuttum aslında. Çünkü müzik yapmaktan ziyade çok fazla program yapmak da bu duyguyu bozuyor. İşte orada onu çal, burada ne çalarsın, buradan şunu bu klasöre alayım gibi. Dinlediğim yeni bir müzik mesela, ne güzel oturdum, keyif yapıyorum, müzik dinliyorum olarak düşünemiyorum pek. Daha çok o klasöre alayım veya bu kısmını şu şekilde manipüle etsem gibi oluyorum veya sanatçının uyguladığı teknik kafamda canlanıyor… Ama bunun için kendime bir kaçış yolu buldum ve sadece müzik dinlemek istediğimde eski ustaları dinliyorum çünkü onlar zaten yapılabileceğin en iyisini yaptılar bana göre, mesela manipüleye açık bir hareket yok. En yalın ve doğru haliyle o müzik zaten orada.. Sadece dinleyici olsam da çok zor zorlanırdım çünkü o kadar çok içerik var ki, ama ben ne aradığımı uzun zamandır bildiğim için sorun yaşamıyorum, kendimi hoşlanmayacağım içeriklerden korumanın bazı yollarını bulabildim. E tabi o içeriği oluşturan dağ tarafında biz de varız. Kimilerine göre bizim içeriklerimiz de kötüdür yani, emin olamıyorum. Ama daha kolay yapılabiliyor olması, stüdyo ekipmanlarının artık daha kolay edinilebiliyor olması bu işi hem daha iyi hem daha kötü hale getirebildi. Demek istediğim bu tarz ekipmanlar evlere de daha rahat giriyor artık. Eh, biliyorsun artık bir şeyler yayınlamak da çok kolay. Bu kadar kolaylığın içerisinde gerçekten kaliteli işlerin ön planda kalması zorlaştı, çünkü büyük bir topluluk o kaliteli içerikten değil de daha kolay tüketilebilen bana göre saçma olan içeriklerden hoşlanıyor, böyle olduğu için de ön planda o çabuk tüketilebilen içerikler dönüyor.
Doğru söylüyorsun. Gerçekten o kadar çok seçenek var ki biz, dinleyiciler olarak bile epey zorlanıyoruz istediğimiz gibi, kaliteli şeyler bulmakta. Zira her telden insan var artık. Yapan da yapamayan da bu işi bir şekilde götürüyor. (Ki bu beni epey üzüyor.) Dolayısıyla seçici olmak bile zorlaşıyor. Ya geriye dönüp baktığında kendinle ilgili nasıl hissediyorsun? Ya da yaptığın müzikle alakalı?
Kerem Genç: Aslında ben o şekilde geriye dönük bir pişmanlık hissetmemek için çok az şarkı yayınlıyorum. Şu an istesem verebileceğim birkaç albüm/ep çalışmam birikti aslında ama vermiyorum. Neden? Çünkü hızlı bir karar sonrası büyük ihtimalle pişman olacağım, tam olarak aradığım duyguyu tamamen yansıttığını hissedeceğim zamana kadar bekletiyorum, tabi bekledikçe de yenileniyorlar. Ayrıca bu yavaş yayınlama konusunda kendimi “seri üretimi olan hiçbir şey sanat değildir” cümlesi ile avutuyorum, belki de ağırdan alınmalı bazı şeyler. Ayrıca bizler genelde o müzik türlerini temsil eden label’lar üzerinden müzik yayınlıyoruz ve bu durumda yayınlama haklarının bazıları belirli bir süre onların elinde oluyor. E kafamıza estiğinde oradan kaldıramayacağız, ben de belki orada kalsın istemeyebilirim artık. Ben biraz sorunluyum galiba bu konularda (Gülüyor.) Dolaylı olarak öyle çok da bir pişmanlığım yok henüz. Şimdilik keyfim yerinde yani kendim ve müziğimle ilgili, yayında olanlar da dönüp baktığımda bana iyi hissettiriyor.
E madem o kadar parçan var şöyle bir soru da sorayım. Yakınlarda albüm yayınlamayı düşünüyor musun?
Kerem Genç: Bir arkadaşımla beraber yine bir albüm çalışması içerisindeyiz aslında. Gerçi albüm mü olur yoksa EP mi olur bilmiyorum. Ama şöyle ki birbirimizin beğendiğimiz parçalarını bir araya getirerek ortak bir albüm yayınlamayı düşünüyoruz.
Şahane. O zaman sana konu dışı bir soru daha. Müzik dışında ne yapıyorsun? Sana neler ilham olur mesela gündelik hayatında? (Ben biraz ilham konusuna takılmışım belli.)
Kerem Genç: Hızlıca düşündüğümde aklıma çok fazla şey gelmiyor ama yapmayı sevdiğim şeylerden ilk aklıma gelenler şöyle; iki tekeri olan aletlerle bir yerlere gitmeyi çok severim hızlıca yeni şeyleri izlemek ve o akışın içinde olmak kafamı baya boşaltıyor galiba. İlham konusunda da şunu söyleyebilirim standart olacak ama boşluğu çok severim. Böyle dümdüz boşluk yani. Sakinlik. Şehirden uzak olan aile evimizin arka bahçesi mesela, orada hiç kaos ve koşuşturmaca yok uzun zamandır orayı özlüyorum. Hatta en çok özlediğim yer orası. Sakince boş boş durmak istiyorum o bahçedeki sessizlikte, ayrıca karar vermeme de baya yardımcı olan bir alan. Çok böyle kitap okuma yeri gibi de aslında ama ben boş bakmak istiyorum. (Gülüyor.)
Benim bile orada olasım geldi şu an. (Gülüyorum??) Herneyse, boşluk veya sakinlik iyidir bence de. Ne diyordu Tesla, yalnız kalın. Yalnız kalmak yaratıcılığın ve icadın sırrıdır. Neyse, sorum şöyle seni hiç tanımayan veya dinlememiş birine müziğini nasıl anlatırsın?
Kerem Genç: Eğer türleştireceksek, organic house, downtempo diyebilirim. Bu türleri de açıklamanın en kolay yolu yine Techno’dan geçiyor sanırım; 120 bpm civarında oluşturulan tekno müziği daha yavaş bir üretimle 90-110 bpm arasında oluşturduğumuzu ve daha organik akabilen enstrümanlarla süslediğimizi söyleyebilirim, tabi ben bu akışa acid sesler eklemeyi de çok severim 🙂 . O kadar çok standartlardan bahsettik ve bu da hep bu standartta kalacak diye bir kural yok, şimdilik böyle sonra başka şekilde de olabilir önemli olan o groove’u oluşturup onun üzerine gidebilmek benim için.
E peki şu an Samsun’da ve Ankara’da çıkıyorsun yanılmıyorsam. İlerleyen zamanlarda seni nerelerde göreceğiz? Mesela bu mekanları neye göre seçiyorsun?
Kerem Genç: Açıkçası bu konuyla ilgili çok bir fikrim yok. Aslında seçmekten ziyade elemeye daha niyetliyim ben. Her yerde olayım gibi bir kaygım yok zaten. Gelen işlerde de öyle, dışarıdan geliyorsa eğer üzerine çok düşünürüm; Nasıl bir yer? Ne anlatacağım? Anlattığımız şeyi anlayabilecekler mi? gibi. Çünkü sonuçta kendimizi ifade ediyoruz oradaki insanlara ve kim ne ifade ediyordu bizden önce gibi sorular oldukça önemli. Kısacası, ortamına ve kitlesine göre karar veriyorum ki Türkiye’de, özellikle de buralarda zor bu işler biliyorsun. Belki benim düşündüğüm doğru olmayabilir, hatta muhtemelen de değildir. Ama ben bu tarz işlerin herkesle ya da her yerde paylaşılması taraftarı değilim pek. Biraz daha özel yerlerde, biraz daha özel insanlar ile paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü üzerine konuşmak için konuşmaya gerek yok bir şeyleri. Orada etkinlik bittiğinde, sırf konuşmak için DJ ile bi şeyler konuşalım, işte after bir ortam yaratalım gibi davranmanın bir anlamı yok. Öyle yapmıyor muyuz ama? Birbirimizle bir şeyler konuşabiliyorsak, konuşuyoruz. (Gülüyor.) Aslında işin özü de buradan geliyor. İstemediğin hiç bir şeyi yapmamak ile ilgili.
Doğru. Eh en azından biz konuşabiliyoruz tabii. Ama haklısın, anlattığın şeyi anlayabilecek bir kitleyle paylaşmak en mantıklısı bana kalırsa da. Zira ve maalesef ki popülerleşen ve herkesle paylaşılan şeylerin kalitesi de aynı şekilde düşüyor. Peki senin gibi müzisyen olan -veya olmak isteyen- insanlara ne söylemek ya da ne tavsiye etmek istersin diye sorsam?
Kerem Genç: Ben o öneriyi verebilecek br durumda mıyım onu bilmiyorum ama özellikle bir şey söylemem gerekirse; sakin olsunlar veya rahat olsunlar derim. Abartmasınlar. Çünkü, sanatın önemli bir dalı icra ediliyor ama bu kadar kaygılı yapılacak da bir iş değil. Bu kadar panikle aman orada olalım, burada da olalım, her yere gidelim, hep beraber olalım, her yerde biz çalalım, öyle bir şey değil bence bu iş. Kendilerini hemen rockstar sanıp instagramda caka satmasınlar, canları ne istiyorsa onu sakince ifade edebilseler, değer buluyor zaten. İşin konuştuğumuz kötü taraflarıyla birlikte gelişen güzel tarafı da bu, şu dönemde, yani dijitalleşme çağında değerli herhangi bir parça içerik çöplükte kaybolabildiği kadar ne aradığını bilen kişilere kolay da ulaşabiliyor. Dünyanın öbür ucundan birileri sana şey diyebiliyor mesela, “x şarkının şu bölümünde bana şunu hissettirdin, çok teşekkür ederim”. Bir yerlerden sana ulaşabiliyor yani. Eh, bu şekilde seni anlayabilen birilerinin olduğunu görünce de yaptığın şeyin değerini anlayabiliyorsun. Ki bu da mutlaka ortaya çıkacaktır. O yüzden sakin ve kaygısız olmak lazım.
Gelecekte Kerem Genç’i nerede göreceğiz dersin? Planların ya da yapmak istediklerin neler geleceğe yönelik?
Kerem Genç: O sakinliği istiyorum, gerçekten. Sakince müzik yapmayı, daha seçici olmayı ve eleyerek gidebilmeyi istiyorum. Dönüp baktığımda yaptığım işlere “Bunları büyük bir zevk ile dinler miydim? Evet dinlerdim.”diyebilmek istiyorum.
Ne güzel söyledin. Bu soruyu tamamen kişisel merakım adına soracağım öyleyse. Parçalarına klip çekmeyi düşünüyor musun? Yani müziğini görselleştirecek misin?
Kerem Genç: Aklımdan geçiyor aslında. İstiyorum da. Şöyle ilerliyor o mesele; benim kafamın içinde bir şeyler dönüyor, hatta bu son parça olan Space Monkey’e abimin bir senaryosu vardı. Şarkının ismi de oradan geliyor. İşte bir maymunun, hayvanat bahçesi gibi bir ortamda annesinden ayrılıp deney maymunu olarak uzaya gönderilmesini konu alıyor. O yolda başına gelen olaylar ile daha üst-düzey bir maymuna evrimleşmesini, sonra da farklı şeyler yaşayarak Dünya’ya intikam almak için geri dönerken o süreçte çok saçma bir şey görüp, her şeyden vaz geçerek yoluna devam etmesi gibi bir senaryo var. Olursa böyle bir şey olur herhalde.
Yalnız senaryo müthiş hoşuma gitti. İnanılmaz enteresan şeyler çıkarmış gerçekten. Umarım bunu gerçekleştirirsiniz de bize de görsel bir şölen yaratırsınız. Eh, benim sorularım bitti galiba.
Kerem Genç: Benim de anlatacaklarım bitti zaten. (Gülüyor.)
Kalıplara sığmayı reddeden müziği ve keyifli sohbeti için Kerem Genç’e çok teşekkür ediyoruz. Merak edenler için sanatçımızın sosyal medya hesaplarını da aşağıya bırakıyorum. Bir de tüm bu kendine has röportajı benim de ayrı bir sevdiğim Space Monkey parçasıyla taçlandırmak isterseniz diye aşağıya linki bırakıyorum. (Şiddetle de tavsiye ediyorum!)
Instagram: @keremgenc.wav
Soundcloud: Kerem Genç
Beatport: Kerem Genç
Spotify: Kerem Genç