Merhaba! Son yıllarda gözden kaçırdığımız önemli bir detay var: “Türk modacılar çığır açtı!” Yeni tasarımcılar birer birer yıldız gibi parlarken, özellikle içlerinden biri ön plana çıkıyor. O kişi tarzına ve tasarımlarına hayran kaldığım Şebnem Günay!
Kendisi hakkında kısa ve öz bilgi verecek olursak, 17 Şubat 1994 doğumlu Şebnem Günay, Belçika’da küçük bir kasabada doğup büyüdü. Yine orada işletme ve ticaret okuduktan sonra 19 yaşında İstanbul Moda Akademisi’ne başladı. Henüz okulun ilk yılında Paris’te Who’s Next fuarında en iyi tasarım ödülünü kazanırken ikinci senesinde final projesi için tasarladığı kıyafetleri İstanbul Moda Akademisi New Gen defilesinde sunma hakkı kazandı. Belçika’dan İstanbul’a uzanan bu yolculukta ise en büyük destekçisi tekstille uğraşan ailesi oldu. Moda ile bu kadar içli dışlı olması da bu yüzdendir. O zaman ailesine bu 24 yaşındaki müthiş yeteneği bizlerle buluşturduğu için teşekkür edip asıl meselemize gelelim…
Artık karanlık kış günlerini, bizi içimize kapatan koyu renkli kombinleri tamamen unutalım. Çünkü Şebnem Günay buz gibi karlı havada bile içimizi ısıtan o tatlı, şeker ve pastel tonlarını sweatlere, montlara, çantalara hatta çoraplara bile unutulmayacak bir şekilde işledi. Adeta kış modasında yeni bir dönem başlattı.
90’ların HipHop sahneleri, 80’lerin şık tenisçileri ve 60’ların sokak stili bir araya geldiğinde oluşan bu muhteşem koleksiyonlar çoktan dünyaya açıldı bile. Çin, Japonya, Almanya, Fransa ve daha nice yabancı ülkeler 24 yaşındaki bu inanılmaz başarılı modacıyı çoktan benimsedi. Sadeliğiyle ön plana çıkan bu tasarımların ünlü mankenler tarafından keşfedilmesi çok uzun sürmedi. Hadid kardeşler başta olmak üzere birçok yerli ve yabancı ünlü kısa sürede dolaplarına vazgeçilmez parçalar eklediler.
Sadece sweat ve montla bitmeyen bu koleksiyonlara ek olarak, baştan yarattığı eşofmanları da ön plana çıkıyor. İnsana “Moda hiç bu kadar rahat olmamıştı” dedirten bu müthiş parçalara da sweat ve montlar gibi aşık olunası güzellikte şeker tonları işlenmiş.
Şebnem Günay, bu işin sadece kadın giyim koleksiyonu olmadığını aynı zamanda çocuk ve erkek koleksiyonu için de çalışma yürütüleceğinin haberini çoktan verdi bile. O zaman dans!
Umarım ülkemizde bu derece başarılı, kendine güvenen ve üretken kadınların sayısı gün geçtikçe artar. Biz kadınlar ürettikçe güzeliz. Ne demiş duayen Özlem Tekin “Dağları deldim tek başıma, çölleri aştım bir tek ben erleri yendim, kız başıma…” Hoşçakalın!