Gece
Gündüz

Rousseau Felsefesinde Doğal ve Uygar İnsan

5 April 2024
5 dk'lık okuma
Rousseau Felsefesinde Doğal ve Uygar İnsan
Rousseau Felsefesinde Doğal ve Uygar İnsan

Bu çalışmada, Rousseau perspektifinden doğal insan ve uygar insan kavramlarını inceleyeceğiz. İnsan doğasının özünde iyi olduğu, görüşünün en önemli temsilcilerinden biri olan Rousseau, ahlaki değerlerin taşıyıcısı olması hususunda insan doğasına olan güveni ile ön plana çıkmaktadır.

Rousseau, uygarlık öncesi insan ile uygar insan arasındaki farkı şöyle ifade eder:

Vahşet halindeki insan ile uygar insan birbirlerinden ruhlarının temeli ve eğilimleri bakımından öylesine ayrılırlar ki birini en yüce mutluluğa götüren, ötekini mutsuzluğa sürükleyecektir. Birincisi sadece huzur ve özgürlükle yaşar; sadece yaşamak ve aylak olmak ister ve bir stoisyenin (zamanın uygar toplumunun insanı) sarsılmazlığı bile, onun, her şeye karşı duyduğu ilgisizliğe yaklaşamaz. Tersine, her zaman hareketli olan yurttaş daha da fazla emek isteyen bir iş bulmak için terler, koşar, durmadan çırpınır, ölünceye kadar çalışır, ölüme bile kendisini yaşayacak durumda tutmak için koşar ya da ölümsüzlüğe ulaşmak için hayattan vazgeçer. Vahşet halindeki insan kendi kendine yaşar; her zaman kendi dışında olan sosyal insan ise her zaman kendi kendinin dışında, ancak başkalarının kanılarına göre yaşamayı bilir ve sadece onların yargılarından kendi var oluşunun duygusunu çıkarır.1

Burada değinilen en önemli kavram özgürlüktür. Rousseau’nun doğal insan tanımında, insan yalnızdır. Sosyalleşme gereksinimi ve bağ kurma isteği yoktur. Bu sebeple özgürdür. Toplumsal insan köledir, birbiri için çalışır, ortak çıkarları için sosyalleşir. Bu nedenle toplumda insan özgür değildir, her yerde zincire vurulmuştur. Aynı zamanda Rousseau’ya göre insan toplumsallaşırken yozlaşmış, doğasına aykırı olarak zayıf ve korkak hale gelmiştir. 2 Doğal durumdan toplumsal hayata geçiş insan davranışlarındaki içgüdünün yerine adaleti, fiziksel itkilerin yerine ödevi, arzuların yerine de hak kavramını koyarak insanı değiştirir.

Aydınlanma hareketinin en temel öğelerinden biri akla güven, diğeri ise iyimserliktir. İnsan, aklıyla evrenin ve evrenin bir parçası olan insanın sırrını çözecek ve gün geçtikçe dünya daha yaşanabilir bir hale gelecektir. Rousseau da Aydınlanmanın bu iddialarına karşı olarak, insan doğasının zaten iyi olduğunu, insanı kendi haline bıraktığımız zaman bu doğanın açığa çıkacağını vurgulamaktadır.

Uygarlık ve ahlaki gelişim arasında olumsuz bir ilişki kuran Rousseau’ya göre bilim ve sanatların gelişmesi iyi olan insan doğasını olumsuz bir şekilde etkilemiştir.3 “Hükümet ve yasalar bir araya toplanmış insanların, birlik ve huzur içinde yaşamalarını sağlar. Onlar kadar egemen olmamakla beraber, belki onlardan daha güçlü olan bilim, edebiyat ve sanatlar insanları bağlayan zincirleri çiçeklerle örter; özgür yaşamak için doğmuş görünen insanların damarlarında taşıdıkları özgürlük duygusunu söndürür. Onlara kölelik hayatını sevdirir; onları uygar milletler dediğimiz topluluklar durumuna sokar.’’

Rousseau Felsefesinde Doğal ve Uygar İnsan
Rousseau Felsefesinde Doğal ve Uygar İnsan

 

Toplumsal yaşamın ortaya çıkmasıyla birlikte amour de soi’ nin yerini amour propre almıştır. Yani barış, özgürlük ve eşitlik haliyle betimlenen doğa durumunda, insanda var olduğu öne sürülen merhamet duygusu ve masumiyet yerini hırsa, açgözlülüğe ve kibire bırakmıştır. Böylece, kişi içinde bulunduğu topluma yabancılaşmış, özgürlük hissini kaybetmiş, kendisiyle olan ilgisi kendini koruma duygusundan değil, başkalarının onun hakkında ne düşündüğü ve yaptığından kaynaklanır olmuştur.

Rousseau burada insanın içinde yaşadığı toplumun, insan doğası üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkiyi vurgulamak ister. İnsan, doğa halinde yaşamak için gerekli olan her şeye içgüdüsel olarak sahiptir. Ancak insan artık doğa halinde yaşayan bir varlık olmadığı için içgüdüsel olarak sahip olduğu özellikler toplum halinde yaşamaya uygun ve yeterli değildir. Bu nedenle toplum halinde yaşamak için gerekli olan yetilere işlenmiş bir akılla sahip olabilir.4

Rousseau’ya göre yeni siyasal düzenin yaratımında etkili olan ve onu besleyen düşünce, insanın insan olmaya yurttaş olduktan sonra başlaması, düşüncesidir. Bu sebeple iyi bir yurttaş yetiştirmek ilk hedeftir. Uygarlık insandan ziyade devleti ön plana aldığından eğitim de insan yetiştirme yerine devletin yurttaşlarını yetiştirme gibi bir işlev üstlenmiştir.

Rousseau’ ya göre kabaca insanın doğa durumu özgür, refah ve eşit olduğu dönemi ifade eder. Rousseau’nun ifadesiyle “İnsanın toplumsal sözleşme ile yitirdiği şey, doğal özgürlüğü ve isteyip elde edebileceği şeyler üzerindeki sınırsız hakkıdır; kazandığı ise, yurttaşlık özgürlüğü ve elindeki şeyler üzerindeki mülkiyet hakkıdır.”5 Rousseau’nun doğal duruma yaptığı güzellemeyle beslenen özgürlük anlayışı ahlakla yakından ilişkilidir. Rousseau’nun ahlak ve özgürlüğü ilişkilendirmesinde özgürlük başıboşluk anlamı taşımamaktadır.

Rousseau’nun iki farklı bakış açısına sahip olduğunu ifade edebiliriz. Bir taraftan o, insanın doğa öncesi yaşantısına özlem duyarken diğer taraftan uygarlıkla birlikte elde edilen kazanımların geliştirilmesi ve daha üst bir özgürlüğe ulaşılmasının hayalini kurar. Bu bağlamda Rousseau hem Aydınlanma döneminin insan anlayışını eleştirir hem de insan doğasının geliştirilip yetkinleştirilebileceğine inandığı için tam anlamıyla bir Aydınlanma filozofu sayılır. Rousseau uygarlığın insan doğasını bozduğuna inanmasına rağmen insanlığın geleceğinden umudunu kesmez.6

Kaynakça:

1-2Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, s. 173-174.

3Jean-Jacques Rousseau, Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev, çev.: Sabahattin Eyüpoğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2007, s V

4 Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, s. 117

5 Rousseau, Toplum Sözleşmesi, s. 53.

6 Ahmet Cevizci, Felsefe Tarihi, Say Yayınları, İstanbul 2010, s. 773.

Eda Çakmakkaya, Özel Mülkiyet Bağlamında Özgürlük Sorununa Bir Bakış: Locke ve Rousseau’da Köle-Efendi İlişkisi, Dört Öge, sayı 5, 2017, s. 113-130.

Kemal Bakır, Jean Jacques Rousseau ‘nun Natüralist Eğitim Anlayışı, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi , 2007,0 (15), 103-122

Jean-Jacques Rousseau, Siyasal Fragmanlar/Ekonomik Politik Üzerine Söylev, çev.: İsmail Yerguz, Say Yayınları, İstanbul 2008, s. 8-9

Görsel Kaynakçası: https://dusunbil.com/her-zaman-guncel-bir-dusunur-jean-jacques-rousseau/

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR