Fotoğraf makinesinin gelişimi ve kullanımı 19. yüzyıl Avrupa’sını biçimlendiren önemli bir unsur olarak sanatın farklı bir boyuta taşınmasına neden olmuştur. Başlangıçta sanatçılar, portre, belgeci fotoğraf ve natürmort gibi daha durağan konuları işlerken fotoğraf teknolojisinin gelişimiyle yakalanan enstantane ve ışığın değişimiyle fark edilen anlık değişimler dönemin sanat yapısındaki görsel ve kavramsal dili değiştirmiştir.
Unutulmamalı ki döneminde fotoğraf makinesinin sunduğu olanak, sanatın özü hakkında düşünceler geliştirilmesine katkı sağlamış böylece sanat denilen şeyin, eseri oluşturmadaki fiziksel süreçte değil, sanatçı sezgisindeki süreçte yattığı fikri değer kazanmıştır. Tüm bunlar olurken fotoğraf kullanımı, aynı zamand a elektronik sanatın temelini oluşturan zihinsel tasarım ve yaratıcılığın sanat kavramı içinde gereken yeri almasında önemli bir rol oynamıştır.
Video, hemen her ortamda izlenebilir. Videoda bir görüntü birden çok yüzeyde görüntülenebilir. Elektronik görüntüde nesne varsa onun sesi ve görüntüsü eş zamanda monitör yüzeyinde izlenebilir. Yani nesne ile onun görüntüsü arasında zaman şimdidir. Hayat gibi şimdi yaşanır ve gelecek bilinmezdir.
1920’lerde Bauhaus, Dadaizm, Prodüktivizm gibi önemli oluşum ve akımlar içinde yer alan sanatçıların, başkaldırıları sırasında medya araçlarına olan ilgileri daha sonra video sanatçılarında da görüleceği üzere önemli paralellikler taşımaktadır. 1960’larda ise Happening(oluşumlar) ve Fluxus(değişim) hareketleri video sanatının doğuşuna önemli katkı sağlamış eğilimler olmuştur. Video kullanımındaki ilk uygulama, 1952’de Ernie Kovacks’ın video sinyallerini bozarak yaptığı deneysel çalışmalardır. Buradaki ölçüt ilk kez, görsel elektronik teknolojisinin bir sanatçının yaratım sürecinde yer almasıdır.
Videonun sanat içinde önceki kullanımlarına rağmen Fluxus sanatçısı ve müzisyen olan Nam June Paik video sanatının babası kabul edilmiştir. Paik, 1959’dan itibaren Almanya’da bulunduğu sıralarda videoyu zaten enstalasyonlarına eklemiştir. Fakat sanatçının Amerika’ya yerleştikten bir yıl sonra 1965’de sunduğu gösteri, Video Sanatı için bir milat kabul edilmiştir. Çünkü Sony Firması New York’ta ‘portapack’ adını verdiği ilk taşınabilir video kamerasını satışa o yıl sunmuştur. Paik 1965’de satın aldığı bu kameralardan biriyle Papa’nın New York’taki 5. Caddeden geçişini kaydetmiş ve aynı gün sanatçıların uğrak yeri Cafe Go à Go’da ilk video gösterisini sunmuştur.
Nam June Paik’in Amerika’daki bu gösteriminin Video Sanatı için bir dönüm noktası olmasının sebebi hiç kuşkusuz ki sanatçının devam eden süreçte verimli ve etkili bir video sanatçısı olmasıdır. Aynı zamanda Paik, kendi sanatsal çalışmalarının bir uzantısı olarak Papa’nın videosunu çekmiş ve kişisel bir ifade aracı olarak kaba ve ticari olmayan bir ürün yaratmıştır. Paik’in amacı, Papa’nın ziyaretini haber yapmaktan ziyade kültürel ve sanatsal yanı olan bir görüntü yakalamaktır.