Gece
Gündüz

Sanata Karşı Bir Sanat: Dadaizm

5 January 2020
yazdı
4 dk'lık okuma

Tarih boyunca sanat, dönemin yaşam biçimlerine göre şekillenmiş ve yön bulmuştur. I.Dünya Savaşı’nın (1914-1918) hemen öncesinde Avrupa ülkelerinde bulunan birçok sanatçı topluluğu, savaşın belirtileri ile üretkenliklerinden vazgeçerek içlerine kapanmış ya da savaşın gelişini kabullenerek savaşa katılmak için kendilerini hazırlamışlardır. I.Dünya Savaşı sırasında, savaşın gerçekleştiği ülkelerin olduğu kadar tüm dünya bu durumdan etkilenmiş ve sanat anlayışında büyük bir değişim görülmüştür. Savaşın etkisinden kendini ayıran ve savaşa karşı bir tutum geliştiren çok az sanatçı olabilmiştir. I.Dünya Savaşı öncesinde, savaşa karşı bir tutum göstergesi olarak o zamana kadar gerçekleşen sanat akımlarına ve bu akımlarda oluşturulan eserlere karşı durarak, burjuva toplumunun yaşam tarzını eleştiren bir görüş ortaya çıkmıştır.

Avangard sanat içerisinde en radikal akımlardan biri olan Dadaizm, sanata, geleneğe, yasalara ve değerlere olan başkaldırısına, savaş döneminin şiddetini yıkıp yok etme duygusu taşıyan bir tutumla yansıtmıştır. “Berlin’deki dadacılar, soyut sanat ve dışavurumculuğa alternatif olarak önerdikleri Dada hareketini yaymak için çeşitli gösteriler yapmış, örneğin; George Grosz ölüm kılığına girerek sokaklarda yürümüştür.

https://www.instagram.com/p/B0BuWCih-Hm/

 

“Özellikle Marcel Duchamp ve Picabia, yaptıkları çalışmalar ile dikkatleri üzerlerine çekmişlerdir. 1915 yılında, Amerika Birleşik Devletlerine giden Duchamp ve Picabia bu anlayışı orada yaymaya başlamışlar” ve savaş ile meydana gelen ya da yok olan tüm tutumlara karşı gelmişlerdir. Bu görüşteki sanatçılar bir araya gelerek, zaten o güne kadar var olan ahlak, din, siyasi gibi inançların aklı başında sanatına karşı olarak hiçbir anlam ifade etmeyen ‘Dada’ sözcüğünü kullanarak ‘Dadaist’ sanat akımını Avrupa’da başlatmışlardır.

Dadaizm, geleneksel sanata karşı olan estetik durumları, rastlantısallık sonucu oluşan olayları, kuralların olmayışını savunan; ve var olan sanat, savaş, toplum, gelenek, din ve ahlak değerlerini reddeden ve bunları hafife alan bir akımdır. Dadaizm, yaratıcı ve soyut sanatı canlandırma, yeniden hareket kazandırma arayışı içindedir. Dadaistlere göre, Dada bir sanat akımı değil özellikle sanata karşı duran bir kavramdır. Çünkü Dadaistler estetik kaygı gütmeyen eserler ortaya koymaktadır.

Bu sanatçıların yapmak istedikleri sanat ile dalga geçmek değil, savaşa karşı durmayan ve savaş ile birlikte ortadan kaybolan sanata, sanatçıya ve burjuva kesime karşı gelmektir. Duchamp, kavramsal iletişimi vurgulamış, farklı ihtiyaçlar için üretilen fabrika ürünlerini çeşitli malzemeler ile birleştirmiş ve asıl ürünün geleneksel gerçekliğini yıkmıştır.

Dadaistler o güne kadar sanatta görülmemiş olan farklı bir anlayış sergilemişler, sanat karşıtı bir kavram üzerinde durmuşlardır. Dadaistler neredeyse sanatın tüm alanlarında, büyük eserler üzerinde değişiklikler yapıyorlar, orijinal ürünün üzerine farklı malzemeler ile eklemelerde bulunuyorlar ya da ihtiyaçlar doğrultusunda üretilen hazır kullanım ürünlerini alıp çeşitli malzemeler ile birleştirip farklı bir ifade şeklinde sanat eseri olarak sunuyorlardı. Kullanım için üretilmiş olan fincan ve tabağının kürkle kaplanması dikkat çeken örnekler arasındadır.

Sanatta kullanılan geleneksel malzemenin dışında, hazır ürün nesnelerin kullanımı ilk defa o dönemde Marcel Duchamp ile estetik değer kazandığı kabul edilmesine rağmen, Duchamp hazır nesnelere estetik kaygı ile yaklaşılmaması gerektiğini savunmaktadır. ‘‘Daha 1913’te bisiklet tekerleğini mutfak taburesine takmak ve onun dönüşünü seyretmek gibi eşsiz bir düşünceye kapılmıştım” diyen Duchamp aynı zamanda ready-made çalışmaları için ‘‘…aynı andaki tam bir zevklilik ya da zevksizlik yokluğuyla… aslında tam bir uyuşukluk olgusuyla uygunluk içinde olan görsel bir kayıtsızlık üstünde temelleşti.’’demektedir.

https://www.instagram.com/p/B211OAPBsaQ/

Duchamp‟ın sanatı kavrama, us sınırlarını zorlayan ve sanatın elle yapıldığına inanan bir anlayışa dayanır. Duygusallığı sanatından uzak tutmaya çalışır. Düşünceyi görsellikten daha ön planda tutar. “Sanatçının zihinsel etkinliği, yani düşünsel anlatım gücü, yaratılan nesneden daha önemlidir.”

Anarşist, nihilist ve anti-estetik tavrıyla Dadacılık toplumda yerleşmiş değerlere, yozlaşmış düzene, para karşılığı yapılan sanata bir karşı çıkıştır. Dadacılara göre savaş maddeci değerlerin üstünde temellendirilmiş yok oluşun bir göstergesidir. Duchamp‟ın “ready-made” çalışması olarak bilinen “Pisuar”ı değerli bir şey yapmanın önemini yitirdiğini, önemli olanın bir şeyi düşünebilmek olduğunu göstermektedir. Onun anlayışına göre “dahi” olarak görülen sanatçı yoktur; hatta sanatçı ölmüştür. Artık ön planda makine vardır.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR