Gece
Gündüz

24 Kasım Öğretmenler Günü

24 November 2020
5 dk'lık okuma

“Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır.”

24 Kasım Öğretmenler Günü, öğretmenlik mesleğini icra eden kimseleri onurlandırmak için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kutlama günüdür. Yazıma Başöğretmenim Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözleriyle başlarken, böylesine kutsal bir mesleği hakkıyla yerine getiren tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlamak istiyorum. Pek çok ülkede 5 Ekim günü UNESCO tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Acaba biz neden 24 Kasım’da kutluyoruz? Sorunun cevabına ve günün anlamına binaen geçmişe göz atalım.

Atatürk’ün Başöğretmenliğe Kabul Edilmesi

Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. 8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyet’in kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923′te Cumhuriyet’i kuran Ulu Önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yenilikler yapmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur.Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır. 24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri’nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın… herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.
Bakanlar Kurulu 11 Kasım 1928 günü yaptığı toplantıda, Ulu Önder Atatürk’e “Millet Mektepleri Başöğretmenliği” unvanını verdi. 24 Kasım, Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür.

Millet Mektepleri ve Okuma Yazma Seferberliği

Kasım 1928’de gerçekleştirilen harf devriminden sonra yeni harflerle okuma-yazma öğretmek amacıyla halk Mektepleri, Halk Dershaneleri ve Gece kursları “Millet Mektepleri”’ne dönüştürülmüş, ilk ve en büyük okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır. Bu seferberlikte bütün öğretmenlerle birlikte aydınlar da seferber olmuştur. Millet Mektepleri’nin amacı: Türk halkını okur-yazar hale getirmek, ona yaşam ve geçimini gerektirdiği temel bilgi ve becerileri kazındırmaktı. Toplumsal gelişmede önemli rolleri üstlenen ve görevleri yerine getiren Millet Mektepleri’nin genel başkanı ve başöğretmeni Atatürk’tü. Her türlü yokluğa rağmen bir yıl gibi bir sürede yaklaşık 600.000 yetişkine okuma-yazma öğretilmesi eğitim tarihimizde örnek teşkil edecek bir olaydır.

Atatürk’ün Öğretmenlere Hitabı

“Muallime hanımlar ve muallim efendiler, bu irfan yuvası altında hepinizi bir arada görmekten ve hepinizi selamlamaktan çok memnunum.

Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir.
Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de hayatidir.
Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz.

Biz iki ordudan birincisine, vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir, bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz. Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra, yoktan var olan bu ordu, vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan toprağında boğup mahvetti. Yalnız bu orduya sahip olmakla, işimiz bitmiş, gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir.

Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır. Milletimizi geçek mutluluğa, kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz.

Eski idarelerin en büyük kötülüklerinden biri de irfan ordusuna layık olduğu önemi vermemeleridir. Eğer önem verilseydi, geleceği emanet ettiğimiz sizlere, gelecek kadar güvenilir bir mevki verilmesi gerekirdi. Henüz üç dört senelik hayata sahip olan milli idaremizde irfan ordusu ile layık olduğu kadar ilgilenilememiştir. Fakat buradaki mecburiyeti milletin münevverleri olan sizler elbette ki daha iyi takdir edersiniz. Bütün kuvvetimizi yalnız cephede toplamaya mecbur olduğumuz bu kısa süre içinde tabiatıyla irfan ordusuyla gereğince meşgul olamadık. Lakin Cenab-ı Hakk’a şükürler olsun ki düşman karşısındaki aziz ordumuz için harcadığımız bütün emekler mutlu sonucunu verdi.
Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı faaliyet, aynı istekle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin, faaliyetlerimizin mutlu ve başarılı sonuçlarını aynı parlaklıkta elde edeceğiz.

Arkadaşlar, asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve alakayı belirtmek için şunu da ifade edeyim, kıymetli bir eserden ordunun ruhu kumanda heyetidir deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir. İstiklal mücadelesinde üç dört senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup etmek savaşında da irfan ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin aynı yeteneği ortaya koyacağınıza eminim.

Bu konuda size güveniyor ve saygı ile selamlıyorum.”

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün hitabını okurken bir öğretmen olarak ne kadar duygulandığımı ve gurur duyduğumu anlatamam. Eğitime bu denli önem veren bir liderimiz olduğu için çok şanslıyız. Biz öğretmenlere bıraktığı mirası korumak ve onun yolundan gitmek boynumuzun borcu. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’e hepimiz minnet duyuyoruz. Dilerim ki fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiren öğretmenlerimiz hep var olsunlar. Öğretmenler günü kutlu olsun!

 

 

Görsel Kaynakça

https://yandex.com.tr/gorsel/search?text=mustafa%20kemal%20atat%C3%BCrk%20selamlamas%C4%B1&from=tabbar&pos=2&img_url=https%3A%2F%2Fpbs.twimg.com%2Fmedia%2FDNS0-HmXUAAQ_zG.jpg&rpt=simage
https://www.sozcu.com.tr/2015/kultur-sanat/basogretmen-mustafa-kemal-ataturk-ve-24-kasim-993434/
https://yandex.com.tr/gorsel/search?from=tabbar&text=atat%C3%BCrk%20tahta%20foto%C4%9Fraf%C4%B1&pos=1&img_url=https%3A%2F%2Filkha.com%2Ffiles%2Fnews%2Fdefault%2Fharf-inkilabi-100-yillik-bir-hafiza-kaybidircb.jpg%3Fv%3D1590967011&rpt=simage&rlt_url=https%3A%2F%2Fi.pinimg.com%2F736x%2F16%2Ff0%2F84%2F16f08431c68911ceb8dcef6bab4edc00.jpg&ogl_url=https%3A%2F%2Filkha.com%2Ffiles%2Fnews%2Fdefault%2Fharf-inkilabi-100-yillik-bir-hafiza-kaybidircb.jpg%3Fv%3D1590967011

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR