Gece
Gündüz

Bir Büyü: Oksitosin

20 January 2023
yazdı
3 dk'lık okuma

Çoğunluğun “aşk” ve “kucaklaşma” hormonu olarak tanıdığı oksitosin, aşkla bağlantılı olsa da yalnızca bununla ilgili değildir. Dokuz amino asitten oluşan oksitosin, kan dolaşımında bir hormon ve merkezi sinir sisteminde bir kimyasal haberci (nörotransmitter) görevi görür.


Pennsylvania Üniversitesi Anksiyete Tedavi ve Araştırma Merkezi Direktörü Lily Brown, “Empati ve bağlanma da dahil olmak üzere bağlanma ve sosyal ilişkili davranışlarla ilgili olarak tartışıldığını sık sık görüyoruz” diyor. Ama geçici bir kimyasal olaydan çok daha fazlası. Oksitosin, beyinde bir nörotransmitter olarak işlev gören bir hormondur.

Blackboard with the chemical formula of Oxytocin

Duruma bağlı gelişebilen oksitosin hormonu, belli koşullar altında gerçekleşir. Üreme sistemi, doğum ve emzirmenin temel yönlerini kontrol ettiği düşünülmektedir. Çok güçlü bir hormon olan oksitosin, insanlar birbirine sarıldığında, seks yaptığında veya sosyal olarak bağ kurduğunda salgılanmakla birlikte; bir köpeğin başını sevdiğinizde bile salgılanabilir. Şu şekilde maddelere ayırmak daha açıklayıcı olacaktır:
• Pozitif fiziksel temas (sarılma, öpme, sarılma, el ele tutuşma vb.)
• Sosyal bağ kurma (konuşma, göz teması kurma, gülme vb.)
• Seks
• Emzirme
• Doğum
Çiftler beraber zaman geçirdiğinde oksitosin seviyeleri artmaktadır. Bu da iyi iletişime sebebiyet vermektedir. Oksitosin, tek eşli ilişkilerin kurulmasında önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle erkeklerde romantik çekim ve bağlanma oranını arttırarak sadakati desteklemeye yardımcı olduğu düşünülmektedir. Psikolojik nedenler bir yana, bağlanma sorunu yaşayan erkeklerde bu hormonun düşük seviyelerde olması da önemli bir etken olarak kabul edilmektedir.

Oksitosin hormonunun bir diğer görevi ise insanlara olan güveni artırmasıdır. Bu da davranış bilimlerinde oktitosine “Liquid Trust” isminin verilmesine neden olmuştur. Davranış bilimlerinde oksitosinin ayrıca karşılıklı güven, toplumsal davranış, cömertlik, yüz okuma ve karşıdakinin duygularını anlama gibi etkileri araştırılıp bunlarla da bağlantılı olabileceği savunulmuştur.
Genel olarak vücutta yaptıkları etkilere baktığımızda ise yüksek oksitosin grubunun düşük oksitosin grubuna göre yaraların daha hızlı iyileşme gösterdiği bulunmuştur.
Tyzio ve Ben-Ari’nin (2008) yaptığı çalışmaya göre oksitosin doğum sırasında beyinde oluşan oksijen yetmezliğinden kaynaklanan sorunun çözümünde de önemli rol oynamaktadır. Bu sebeple kadınlar için ayrıca bir önem taşımaktadır. Eksikliği ise fizyolojik ve psikolojik olarak insanları etkilemektedir. Annelik içgüdüsü ve emzirme gibi durumlar da oksitosine çok şey borçludur. Çeşitli takviyelerle (sağlıklı beslenme, spor, meditasyon, müzik, terapi vb.) bu hormonu artırmak mümkünken; kimi zaman ilaç tedavisine de ihtiyaç duyulmaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, bu değerli hormonun başta otizm olmak üzere birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde umut verici olduğunu göstermiştir.
Kadınlarda çok önemli bir role sahip olan bu hormon, cinsel ilişki sırasında döllenmeyi, hamilelerin doğum eylemini ve emzirme sürecini kolaylaştırmak için vücutta doğal olarak salgılanır.
Oksitosinin görevleri şunlardır:
• Doğum sürecinde rahmin kasılmasına yardımcı olarak önemli bir rol oynar.
• Emzirme sırasında sütü memeye taşıyarak emzirmeyi destekler.
• Erkek üremesine yardımcı olur.
• Duygu ve davranışları dengeler ve düzenler. Örneğin sevgi ve mutluluk gibi olumlu duyguların artmasını etkiler.
• Antiinflamatuar özelliğinden dolayı yaraları hızla iyileştirebilir.
• Erkeklerin kadınlara cinsel ilgi duymasını sağlar. Erkek ereksiyon kapasitesini kolaylaştırır, heyecan sağlar ve orgazm sırasında çok fazla salgılanır.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR