Seni sen yapan şeyler neler? Hiçbir yazımda klasik olarak herhangi bir yerde bulunabilecek bilgilendirmelerden; klişe demenin bile klişe haline gelmiş olduğunu bilerek
Yazdıklarımın okuyucusunun belirli (kısıtlı) bir kitlesi olduğunun farkındayım. Gerek yazdıklarımdan gerekse ilgi çekiciliği düşük olan konulardan kaynaklı olsa gerek. Veya belki de
Başlıktan da az çok yapabileceğiniz çıkarımlarla söylemek istiyorum ki bu yazımda sizlere aslında yazmayan, kendi hallerinde oldukları zamanlarda yazarların nasıl olduğunu, hangi
Kendimizi tanımak için – yani bilmek için- önce yeteneklerimizin, sonrasında da sınırlarımızın farkında olmamız gerekiyor. Bu olayı çok daha net kavrayabilmek için
Kolombiya’da 1928’de küçük bir kasabada doğan, yoksul bir ailesi olan ve sadece yüzyılda bir gelebilecek, yüzyıllık bir yalnız olan Gabriel García Márquez…
+ “Arzu” etmek: arzulamak, ihtiras, istemek, düşlemek, bilmek… İşte bu diğer kelimelerin hepsini öylesine anlamları varmışçasına gösteriyor. Bu konuyla ilgili olarak Fransız
Gördüğünü çizmek kolaydır. Peki ya duyduğunu çizmek? Bu yazımda sizlere sinestezi ile gerçek bir sanata imza atan birinden bahsedeceğim. Bildiğiniz üzere sinestezi