+ “Arzu” etmek: arzulamak, ihtiras, istemek, düşlemek, bilmek…
İşte bu diğer kelimelerin hepsini öylesine anlamları varmışçasına gösteriyor. Bu konuyla ilgili olarak Fransız bir psikanalist olan Lacan;
* “Hayaller gerçekdışı olmalıdır” diyor.
Çünkü (bence) istediğimiz, bir şekilde arzu ettiğimiz şeyi elde ettiğimizde, artık onu veya belki onun düşüncesini istememeye başlarız… Vazgeçeriz.. Örneğin bir kitabı kitapçıda satın almayı çok çok istedikten hemen sonra eve gelip okumak için oturmamız gerektiğini farkettiğimizde elde ettiğimiz sonuç her zaman olduğu gibi yine sıfır. Okumayız bazen. Ya da çok sevdiğimiz birisinin yanındayken dudaklarına değil de kollarına sarılırız. Şansımız olsa bile dudaklarını tercih etmeyiz. Çünkü vazgeçmek istemeyiz. Kaybetmek istemeyiz. Tam da bu anda zaten sonunda kaybetmek dahi olsa anı yaşamanın önemi çıkar ortaya.
“Varmak değil, yol güzel…” – Yılmaz ERDOĞAN
Farklı bir bakış açısıyla bu ilginç tutku isteğinin devam edebilmesi için “objenin” sürekli eksik bir şekilde bulunması gerekir. Aslında asıl istediğimiz şey düşündüğümüzde hayalini kurduğumuzu zannettiğimiz onun kendisi değildir zaten. Onun fantezisidir… Bu yüzden istek çılgınca fantezileri destekler. Ve belki de şu an hala severek okuduğumuz, dinlediğimiz, yazdığımız, baktığımız sanat eserleri -Rembrandt’ın gece devriyesi eseri, Chopin’in Don Juan Çeşitlemeleri bu olaylara verilebilecek bazı örneklendirmelerdendir- bir şekilde bu çılgınca fantezileri desteklediğinden dolayı şu an hala biz onlara bakabiliyoruz.
“Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken mutlu oluruz.” derken Pascal
İnsanın her şeye karşın ufacık da olsa bir şey istemesi ve buna karşın çaba göstermesi; arzu ettiği şeye doğru uzanması güzeldir. Ancak -bu istediği şeyi- onu avuçlarının içine almak bazen felaketi olarak çıkagelebilir insana. Peki sadece arzularımız ve ilginç isteklerimiz doğrultusunda yaşamak ya da istediğimiz her şeyi elde etmek de bizi mutlu etmeyecekse, bizi ne mutlu edecek?
Bizi Ne Mutlu Edecek ???
“Gerçekliğini kanıtlayabilmiş; gerçek fikirler ve idealler doğrultusunda yaşamak… Delalet etmek. Yardımlaşmak, başkaları için de güzel bir şeyler yapmak. Diğer canlılara da değer vermek. Samimi olmak. Şefkat ve merhamet göstermek, sorumluluk almak, özveride bulunmak. Sevmek, sevilmek.” İşte Lacan insanı gerçekten mutlu edebilecek şeylerin bunlar olduğunu söylemiş.
Doğrusu da böyle ama düşünüyorum da günde herkes beş dakika göğe ya da denize baksa, yolda gördüğü bir kediyi sevse mesela. Daha çok kitap okuyup, alışveriş merkezlerine gitmek yerine parklara gitse idi veya yeni insanlarla tanışmaktan bu kadar korkmasaydı bu kadar yalnızlık da olmazdı.
Acayip bilgilendirici yazılar yazıyorsunuz çok hoşşş kaleminize sağlıkk
Tebrik ederim,mükemmel olmuş.