Gördüğünü çizmek kolaydır. Peki ya duyduğunu çizmek?
Bu yazımda sizlere sinestezi ile gerçek bir sanata imza atan birinden bahsedeceğim.
Bildiğiniz üzere sinestezi bir duyunun başka bir duyunun algı mekanizmasını tetiklemesi durumudur. Yani, beynin duyduğu sesi görsele çevirmesi veya gördüğü şeyleri seslere dönüştürmesidir.
“Müzik dinlediğimde, o müzik kafamda bir renge dönüşüyor,” diyen Melissa McCracken tam olarak bunu yapıyor. En sevdiği müzisyenlerden ilham alarak sevdiği şarkıları tablolara işliyor. Melissa McCracken çizdiği tablolarda kullanacağı renklerin dahi şarkıyı dinlerken kafasında oluştuğunu söylüyor. Bir röportajında diğer insanlardan farklı olduğunu nasıl anladığını şu şekilde anlatmıştır: “Sinestezimin normal olduğunu düşündüm ve kimseye sormadım. İnsanlara bir kafede kahve kokusu alıp alamayacaklarını sormak kadar doğal olacağını düşünürdüm. 16 yaşındayken, zil sesi seçmeye çalıştığımda bu durumun normal olmadığını öğrendim. Telefonum mavi renkti ve arkadaşıma ‘turuncu’ bir şarkı seçeceğimi, çünkü tamamlayıcı renkler olduklarını söyledim. Arkadaşımın kafası karışmış gibiydi ve onun bir sorunu olduğunu düşündüm.” Bu durumdan sonra insanların duyularının kendi duyuları gibi çalışmadığını fark ettiğini ifade etmiştir.
Melissa McCracken, sinesteziye sahip olmanın rahatsız edici bir durum olmadığını, aksine dünyaya farklı bir bakış açısı getirdiğini savunmaktadır.
Frank Ocean “Pink Matter”
Nine Inch Nails “01 Ghosts I”
Nine Inch Nails “La Mer”
John Lennon “Imagine”
David Bowie “Life on Mars”