Gece
Gündüz

Diyarın Sakinleri: Elfler

21 May 2021
5 dk'lık okuma

“Çünkü Elfler, katledilmedikleri yahut kedere boğulup harap olmadıkları müddetçe, bu dünya yıkılana kadar ölmeyeceklerdir…” (Silmarillion, J.R.R Tolkien)

Selamlar. Bugün biraz daha farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. Elfler. Zira epey ilginç bir konu olduğunu düşünüyorum. Biraz Tolkien, biraz Rowling ve biraz da mitsel niteliklerine değineceğim. Dilerseniz, direkt konuya giriş yapayım.

Tolkien’in Elfleri büyük ölçüde kötü görüntüden arındırılmıştır diyebiliriz. Bu ‘kötü’ olarak tanımlayabileceğimiz tasvirleri yalnızca ‘yüksek aristokrasi’ görünümü altında sunulmuş ve insanların aslında kendilerini iyi hissetmelerini de sağlamaya çalışmışlardır. Zira herkesin ulaşmayı arzuladığı düzeni onlar yaratmışlardır. Hatta öyle ki bana kalırsa Tolkien, gerçek olmadıkları bilinmesine rağmen, insanlarda bu duyguları uyandırabilmiş ve bilinçaltımıza “Acaba gerçekten varlar mı?” sorusunu yerleştirebilmiştir. Her neyse, Tolkien’in Elflerine sık sık değineceğiz zaten. Ne var ki, modern fantezi yazarlarını ele alacak olursak, halihazırda Elflerin tasvirini yapan üç yazarımız vardır; J.R.R Tolkien, Terry Pratchett ve elbette J.K. Rowling. Bu üçlünün dışında ise geleneksel folklor, dini ya da tıbbi metinler ve şiirlerde tasviri yapılan Elfler, genel hatlarıyla Anglosakson, İskandinav, Alman ve Romen kültürlerinde de karşımıza çıkarlar. Ama ben tüm bu konuları kapsarsam sıkılabileceğinizi varsaydığım için yalnızca Anglosakson kısmına değinmek ile yetineceğim.

Pratchett’in özellikle dilimize Hanımlar ve Beyler ile Küçük Özgür Adamlar olarak çevrilen kitaplarında, Elfler insanların gözünden aristokratik kesimden gelen, gösterişli ve uzun boyludurlar. Fakat gerçek görünüşleri daha çok zayıf, donuk, gri, üçgen surat ve büyük çekik gözler ile tasvir edilir. Tolkien’in aksine, Pratchett onları yırtıcı, zalim, asalak ve gaddar yaratıklar olarak tanımlamıştır. Zihin okuma yeteneğine sahip Elfler, demir dışında hiçbir şeyden korkmazlar. Ayrıca kendilerine ait bir dünyaları olmadığı için de sıklıkla başkalarınınkine girmeye çalışırlar.

Tokien’e geri dönecek olursak, yazarımız Elfleri uzun boylu, soylu, birbirinden güzel, yüce gönüllü ve ölümsüz olarak tasvir etmiştir. Orta Dünya’daki sihirli orman ülkesi Lothlórien’de yaşarlar. İyileştirme ve önsezi güçleri vardır. Elbette her zaman günahsız ve saf değillerdir, o ayrı. Aslına bakılırsa, her ikisi de (Pratchett ve Tolkien) yarattıkları Elf karakterlerinin Germen mitolojisinde bulunan ve son derece belirsiz olan Elf kavramından geldiğini iddia etmektedir. Elfler, küçük doğaüstü varlıklar demektir. Hint-Avrupa dil kökünde ‘beyaz’ anlamına gelir. İngiltere’de ise zamanla Fransız sözcükler ödünç alınarak peri anlamına gelen -fairy- veya -fay- kelimeleri ile değiştirilmişlerdir.

Gelelim Rowling’in Elflerine. Yazarımız Elfleri, “ev-cinleri” olarak tanımlamış ve hizmetkarlar olarak tasvir etmiştir. Ancak sahibinden verilebilecek bir parça giysi ile özgür kalabilen yaratıklardır. Tıpkı efendisinin Dobby’e çorap vermesi gibi. Aslında Avrupa’dan bilinen ev ruhlarının (cin cüce) basitleştirilmiş versiyonlarıdır da diyebiliriz. Peki bu ev ruhları ne demek? İngiltere’de gulyabani (hob), afacan peri (puck), gizlice ev işlerine yardım eden peri (brownie) veya boyu kısa ve özel güçleri olan hayali bir yaratık (pixi) olarak tasvir edilirler. Alman folklorunda bu yeraltında gezinen bir cüce (kobold veya cobold) olarak bilinir. İskandinavya’ya geldiğimizde ise arkadaş canlısı cüce cin (nisse veya tome) olarak isimlendirirler. Bu yaratıklar, koruyucu ruhlardır. Bulundukları yere refah getirirler ancak küstahlığı asla cezasız bırakmazlar. Eğer öfkelendirilirse bulundukları yer yıkılır. İntikam almada oldukça hızlı davranan bu cin cüceler aynı zamanda yaramazlardır ve tam anlamıyla eşek şakası yapmaya bayılırlar. Hatta bu huyları yüzünden ev sahipleri zaman zaman evlerden taşınmak zorunda kalır.

Hazır Avrupa demişken, Anglosakson kültürüne biraz daha değinelim diyorum. Dişil formlar yalnızca Latince’den orman/su perileri (nymphs – dryads – nereids) ve benzerlerinin karşılığı için yorumlamak için kullanılan bazı bileşiklerde bulunur. (örneğin, dağ elfi veya deniz elfi). Tüm bunların yanı sıra Elfler, uzak bir mitolojik alemde değil, Dünya üzerinde bulunurlar. Elf kelimesini içeren ilk isimler arasında ise elf-bilgeliği anlamına gelen Aelfred veya elf-gücü anlamına gelen Aelfric örnek gösterilebilir. (İlginçtir ki özellikle Aelfred ismini, ki sonradan Alfred halini almıştır, bu ismi Batman’ın bilge yardımcısı Alfred ile inanılmaz bağdaştırmışımdır hep.) Hatta özellikle Hristiyan şiirlerinde ‘bir elf gibi ışıltılı’ anlamına gelen ‘aelfscyne’ sıfatı kullanılmıştır. Işık Elfleri özellikle son derece tehlikeli olan baştan çıkarıcı güzellikleri ile bilinir. Elbette bazı olumsuz tasvirler de söz konusudur. Mesela, tıbbi metinlerde (özellikle manastırlarda yazılan) epey olumsuz olan etkilerden bahsedilir. Hatta hastalıklar, ateş, gece rahatsızlanmaları, kabuslar, karabasan ve zehirli büyüleri içeren Elf hastalığı diye bir tanım dahi vardır. (Bu bence epey komik ama olsun.) Şöyle birer alıntıyla da tüm bu dediklerimi taçlandırayım.

“… büyüleyici cazibesi olan Elflere, uyurgezerlere ve şeytani olan kimselerle zina yapanlara karşı kullanılacak olan bir merhem” (Hall, 2007)

 

“Eğer bu Tanrıların ya da Elflerin darbesi olmuş olsaydı,

Ya da cadılardan gelen bir darbe olsaydı eğer, seni rahatlacaktım.

Bu, seni Tanrıların darbesinden kurtarmak içindir.

Bu, seni Elflerin darbesinden kurtarmak içindir.

Bu, seni cadıların darbesinden kurtarmak içindir;

Senin acını dindireceğim.” (Lacnunga, çeviri Gordon.)

Bu kadar şeyden bahsetmişken, Beowulf’tan bahsetmemek olmazdı sanıyorum. Bilmeyenler için Beowulf, aslında bir İngiliz Halk destanı. İsveç’in güneyinde bulunan Geatland isimli bir bölgeden gelen efsanevi  niteliklere sahip genç prensimiz, etrafındaki adamlarla bir anda çıkagelir ve önüne çıkan tüm engelleri ve özellikle de Grendel isimli canavarı yok eder. Fakat Grendel’in annesi oğlunun intikamını almak için geri döner. Her neyse, Beowulf efsanevisinde yapılan Elf tanımı, hakkında pek çok şey bildiğimiz ‘peri masallarında’ geçen perilerin olduğu tanımlara benzer. Ancak yaratılışlarından dolayı, bazı ruhani oyunlarla insanları baştan çıkaran şeytani bir ırk olarak tasvir edilirler. Elbette sahip oldukları büyülü yetenekler kötülük için kullanılabileceği gibi, iyilik için de kullanılabilir. Beowulf’ta Elfler ile ilgili şöyle bir kesitle de yazımızın sonlarına gelelim.

“Tüm kötü çocuklar ondan doğdu,

Devler, Elfler ve kötü ruhlar,

Ve Tanrı’ya savaş açan devler de

Uzun çağlar boyunca – fakat onlara geri ödedi” (Beowulf)

Devler olarak çevirdiğim, orijinal hali -Ettins- olan, yine bir tür dev anlamına geliyor ama İngilizce’deki ‘giants’ kelimesi ile karıştırılmamalı. İkinci kısımda kötü ruhlar olarak çevirdiğim -orcneas- ise ‘Ölülerin Tanrısı’ anlamına gelen Latince ‘Orcus’ kelimesinden geliyor. Tam anlam olarak “yeraltı dünyasından gelen yaratık” veya “dev ceset” anlamına gelir. Ki, Tolkien’in orklarının kökenleri de yine buradan geliyor. Gerçi onlar yürüyen cesetlerden epey bir daha kötü görünümlüler ama olsun…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR