“Tavrım birçok şeyi bulup coşmaktır,
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
Sevgim acıyor”
Diyor ACIYOR’da Turgut Uyar… Sonbahar geldi çattı, geldi hüzün ayı… Hüzün Ayı olarak nitelendirilip durulan sonbaharın hakkını yemiyor muyuz sizce de?
DİRİLMEK İÇİN ÖLMEK
Yeşil giysilerinden soyunup çırılçıplak kalan ağaçların döktüğü yapraklar neredeyse herkese aynı şeyi anımsatıyor; ölüm. Fakat dünyamız zıtlıklar üzerine kurulan en güzel düzen değil mi? Mutsuzluk nedir bilmeyen bir kişi nasıl mutlu olunca o duyguyu anlayamaz, olması gerektiği gibi yaşayamazsa sonbaharda dökülen yapraklar da umut aksettirmeli bizlere. Dökülen her yaprak bir sonraki ilkbaharda dallarda yaşamın yeniden yeşermesi için yerlerini devreden konuklar, umut tellalları… Yaşamak için insan, yaşamak için dünya, ölmeli ki dirilebilsin…
RENKLERİN GİZLİ GÜCÜ
Nedir sonbaharın rengi? Turuncu. Çoğunluktan alınan cevap turuncudan yana. Turuncunun psikolojide anlamı dinamizm ve iletişime açıklık, coşkunluk olduğunu düşünürsek sonbahar susmaların değil haykırışların mevsimi olmalı. Turuncunun bünyesindeki kırmızının yırtıcı cüretkarlığı sarının çocuksu neşesine sarılarak yumuşak, hareketli ve bir o kadar nefes alan bir enerji oluşturur. Turuncu ve tonları sonbaharın ince teninde yanan melankolik sesli bir ateş. Sonbaharda kenara geçip susmayın, dinleyin turuncuyu, kırmızıyı, sarıyı… Konuşun diyecekler, anlatın hikayenizi…
TOPRAK ANANIN KÜÇÜK MUCİZELERİ
Kırlarda, yürüyüp geçtiğimiz kaldırımlarda arsızca çıkan narin papatyaları, amansız bir aşkın Yunan mitolojisindeki zarif temsili defneleri, hafif kokusuyla yastıklarımızı, dolaplarımızı sarmalayan lavantaları ve daha bir çok ilkbahar mucizelerini geride bırakıp sonbahar mucizelerine kucak açıyor, “Merhaba!” diyoruz. Pekala sonbahar çiçeklerinin neler olduğunu biliyor musunuz?
Bu güzel çiçek lila renkli bir papatya gibi görünüyor öyle değil mi? Haklılık payınız var çünkü papatya ile akrabalıkları vardır saraypatılarının. İsmi gibi saraylara layık saraypatı ince boynuna rağmen göğe umutla kocaman açılan açık lila yapraklarıyla tam bir sonbahar çiçeği.
Çuha çiçeğinin en bilinen türü sonbaharın küskün yüzü kadar solgun sarı türü. Bunun dışında beyazlı, pembeli, kırmızılı, morlu çok çeşitli renklerde çuhalar da var. Bu çiçekler sonbaharda park ve bahçelerde görmeye alışık olduğumuz çok da büyük olmayan mütevazı duruşlu çiçekler. Sonbaharda sevdiğiniz kadınlara çuha çiçeği gönderin deriz. Malum, hem zamanı hem de bu çiçekler gönderildiği kişiye “çok güzelsin” mesajını ileten çiçekler.
Sizde saksılarda rengarenk çiçekler yetiştirmeyi seven bitkiseverlerdenseniz buyurun buraya bakın. Bu pembe yapraklı tombik çiçeğin adı Şeker Tabağı Çiçeği. Yanlış duymadınız, Şeker Tabağı. Görünümünün şekeri andırmasından mütevellit bu isim verilmiş olsa gerek. Saksılarınızın sonbahardaki en tatlı çiçeği olacağına eminiz.
Yağmurların yeryüzümüzü ıslak kollarıyla kucakladığı mevsim, sonbahar… Kızıl saçlı bal gözlü güzel kadın sonbahar… Kültürümüzde hüzün ayı olarak yerini alan sonbaharın anlamını Ataol Behramoğlu’nun “Eylül Sabahının Serinliği” isimli şiiriyle taçlandırırken mutluluklarla dolu bir sonbahar diliyoruz sevgili okurlarımız.
“Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda”