Kahve falının günümüze nereden ve nasıl geldiğini anlatmadan önce tarihine kısaca değinmek isterim. Kahveyi ilk kez 13. yüzyılda Yemenliler keşfetmiştir. Yemen’den sonra Mekke ve Medine’ye yayılarak İslam gezginleri ile birlikte İran, Mısır ve daha sonra da Türkiye’ye gelmiştir. “Kahve” diye bildiğimiz kelimenin kökeni Arapça’dır. Arapçadan gelen “Qahweh”, “keyif veren içecek” anlamına gelir.
Kahve eşsiz bir içecektir. Kahveye eşsizliği veren sadece tadı değildir; aynı zamanda hazırlanışı, sunumu, kokusu da bu konuda etkilidir. Bu kahveyi diğer kahvelerden ayıran en temel özelliği cezvede ve kısık ateşte pişirilmesidir. Türk kahvesinin tadını veren pişirilme tarzıdır. Pişirilen kahvenin fincanın dibine çökmesi ile telve oluşur. Telve de, fincanda belli belirsiz şekiller oluşturur. Bu oluşan şekiller yorumlanarak kahve falı ortaya çıkmıştır.
Kahve falı, Osmanlı zamanından günümüze kadar gelmiştir. Bir rivayete göre kahve falı kültürü ilk olarak haremlerde başlamıştır. O zamanlar haremdeki cariyeler birbirlerinin yüzlerine söyleyemedikleri sırları kahve falı ile rahat bir şekilde dile getirirlermiş.
Günümüzde kahve falı arkadaş ortamlarının vazgeçilmez bir parçasıdır.Uzman psikologlara göre insanlar kendilerini iyi, mutlu ve güvende hissetmek için fal baktırıyorlar. Özellikle kadınlar içindekilerini anlatmak ve geleceğe olan meraklarından dolayı fal kapatmayı severler. Fal ile aşk, başarı, iş ve sağlık gibi konularda bilgi verildiğine inanılır. Binlerce yıldır bu konular fal baktıran kadınların bazılarına umut, bazılarına eğlence kaynağı olmuştur.
Günümüzde fal baktırmak bir tuş uzağımızdadır. İnternet ortamında ve telefon uygulamalarında da fal baktırmak mümkün hale gelmiştir. O halde “Fala inanmayın ama falsız da kalmayın.” diyelim.
teşekkür ederim yararlı bir bilgilendirme oldu benim için 🙂