Mersin, Akdeniz Bölgesi’nin hem en gelişmiş hem de tatil ve turizm cenneti olarak gösterilen ilidir. Bozulmamış doğası, attığınız her adımda karşınıza çıkan tarihi, mavi bayraklı tertemiz denizi, incecik altın sarısı kumsalları ile gelenleri kendine aşık edecek kadar güzel..
Ülkemizin en büyük limanına ev sahipliği yapan Mersin modern dönemdeki gelişimine Cumhuriyet döneminde başlamış ancak gerçekleştirilen arkeolojik kazılar kentin oldukça zengin bir geçmişe sahip olduğunu kanıtlamış. Gelin güneş batmayan, bu tarihi şehrin en güzel yerlerini ve geniş kültürel mutfağını yakından keşfedelim…
Tisan Yarımadası
Akdeniz’in saklı cenneti olarak bilinen Tisan, Silifke’nin Yeşilovacık ilçesinde dağların ardında saklı bir yarımadadır. Bu güzel doğa harikası Kıbrıs Barış Harekatı sırasında helikopterle bölgeden geçen bir albay tarafından keşfedilmiştir. Eski adıyla Aphrodisias Antik Kenti olarak bilinen Tisan Yarımadası beldenin denize uzanan burnunda yer alıyor. Tisan Yarımadası’nın sol tarafındaki koyun tam karşısında bulunan Tisan Adası’nda da tarihi kale ve surların kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalıntıları dilerseniz yüzerek karşı tarafa geçip yakından keşfedebilirsiniz ama benim gibi deniz ayakkabınız olmadan giderseniz ayaklarınızı taşlar kesebilir. Bu yüzden deniz ayakkabınız yoksa karşı tarafa kadar gitmeyin derim:) Sahil kenarına kurulu beyaz evleriyle adeta Bodrum’u andıran Tisan Yarımadası, bir tarafı kumluk diğer tarafı taşlık sahiliyle eşsiz güzellik sunuyor. Çam ağaçlarının arasından geçen virajlı yollardan inerek ulaşılan yarımadaya gelenler, gizli kalmış bir cenneti keşfetmiş gibi hissediyor. Zamanla evlerin çoğaldığı yarımada, başta Ankara olmak üzere(evet 06 plaka araç çok fazla Ankaralılar herkesten önce keşfetmiş olmalılar) değişik kentlerden ve yurt dışından gelen tatilcilerin tercih ettiği yerler arasında bulunuyor.
Cennet Cehennem Obrukları
Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan ve doğal yolla oluşmuş en büyük çöküntülerin oluşturduğu iki farklı çukur ve çukurlardaki mağaralardır. Roma döneminde belli bir zamana kadar Hıristiyanlık yasak olduğundan Hıristiyanlar cennet çukuru gibi gizli saklı yerlerde ibadet etmişler. Kilisenin 150 basamak aşağısında da mağaranın dibine ulaşıyorsunuz. Mağaranın içine girdikçe yer kayganlaşıyor. Çukurlardan birisine cehennem çukuru denmesinin nedeni ise tabanına ekipman yardımı olmadan inilememesidir.
Kushimoto Kırmızı Klaket Sanat Sokağı
Mersin sanata verdiği değeri duvarların her köşesine yansıtıyor. Türk Japon dostluğunu pekiştiren Kushimoto’da bu rengarenk duvarları keşfedip fotoğraf çekilebilirsiniz.
Mersin Sıcağına En İyi Giden İçecek “Atom”
Mersin’e gelip de atom içmeden dönülmez. Mersin’e özgü olan bu lezzetli içeceği Kushimoto sokağında bulunan Ak Kafe’de içmenizi tavsiye ederim. Sırrını ve içine ne koyduklarını söylemiyorlar ama benim anladığım kadarıyla içinde portakal, nar, çilek, muz, ceviz, hindistan cevizi, bal, kaymaklı dondurma ve bir sürü farklı karışım yer alıyor. Nasıl yapıldığının boş verin ve bu buz gibi lezzetin tadını çıkartın.
Mersin’in Meşhur Yiyeceği Tantuni
Mersin’in milli yiyeceğidir tantuni. Mersinliler sık sık tüketir. Seyahat rotasını Mersin’e çevirenlerin de yapılacaklar listesindeki ilk adres tantunicilerdir.”Lokma burda lokma şittt! Gözlüklü gel tantuniye gör dünyayı” sesleri eşliğinde tantunicileri keşfedip, tantuni yemeden dönmeyin derim:)
Kerebiç
Mersine özgü saymakla bitmez lezzetlerin en lezzetlisi bence bu tatlı. Çöven otundan yapılan bir köpüğe sahip fıstıklı bu tatlıyı söylemeden geçemezdim. Bence Mersin’e gelmişken bunu da tatmalısınız:)
Kız Kalesi
Kızkalesi Erdemli’deki en bilinen turistik yerlerden birisidir. Erdemli’de diye geçse de aslında Erdemli’ye 23 kilometre uzaklıkta, Mersin’e ise yaklaşık 60 kilometre. Kızkalesi karaya yaklaşık 600 metre uzaklıkta yani bayağı yakın. Bu yüzden gitmek için ya yüzmelisiniz ya da deniz bisikleti kiralamalısınız. Biz deniz bisikleti kiraladık ama yüzüp gelenler de vardı yani gözünüzde büyümesin. Bu arada denizi de gerçekten muazzam. Bizim de bisikleti oracıkta bırakıp yüzesimiz gelmedi değil 🙂 Deniz bisikletini kiralamanın saati 20 TL ve yaklaşık 10-15 dakikada kaleye varabiliyorsunuz bisikletle. Varınca da kaleyi gezmek yaklaşık 15 dakika sürüyor. Yalnız yazın burası çok kalabalık olduğu ve arizona kertenkelelerinin bolca bulunduğu bir yer olduğu için yaz dışında gelip görmenizi tavsiye ederim 🙂
Yerköprü Şelalesi
Mersin’in Mut ilçesine bağlı bu şelale oldukça etkileyici görünüyor. Şelaleyi görmek için biraz efor sarf etmeniz gerekiyor. Ermenek yolu üzerinde, yani Mersin’de gezmek isteyeceğiniz diğer şeylerden çok daha sapa bir yerde. Milli Park’a vardıktan sonra kanyonun içindeki şelaleye ulaşmak için 30-45 dakika yürümeniz gerekiyor. Giderken yokuş, dönerken tırmanış… Ama o kadar güzel bir kanyonda yürüyorsunuz, o kadar etkileyici yerlerden geçiyorsunuz ki hiç yorulduğunuzu hissetmiyorsunuz. Arabayla parka giriş 12 TL.
Gülek Kalesi
Akdeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan, Gülek Boğazı’na hakim tepede bulunan kaledeki bir nokta ise konumuyla, doğayla baş başa kalıp eşsiz manzarayı ölümsüzleştirmek isteyenlerin uğrak yerlerinden biri oluyor. Normalde alçakta bulunan nokta, fotoğraf çekiminde, aşağı bölüm gösterilmediği zaman, uçurumun kenarında durulduğu hissi uyandırıyor. Yazın siz de Mersin’in Tarsus ilçesine uğrarsanız burada fotoğraf çekilmeden dönmeyin derim 🙂
Tarsus Gölü
Mersin’in Tarsus ilçesine gelip de sakinliği ve huzuru doğada bulmak istiyorsanız en doğru adrestesiniz.Mavi ile yeşilin iç içe olduğu bu güzelliği siz de çok yakından görebilirsiniz.
St. Paul Kuyusu
Mersin’in Tarsus ilçesinde, İncil’de “Müjdeleyici” olarak ismi geçen St.Paul’un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunan St.Paul Kuyusu, ülkemizin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday olarak gösterilen kültür varlıklarından birisidir. 29 Haziran 2008 ile 29 Haziran 2009 arasındaki yıl, Katolik aleminde Aziz Paul Yılı olarak kutlandığı için St.Paul Kuyusu ziyaretçi akınına uğruyor.
Keşbükü
Keşbükü Kanyonu Tarsus’un önemli su kaynaklarından oluşmuştur. Toros Dağları’nın zirvelerinden akıp gelen sular Keşbükü’nden geçerek Tarsus Berdan Baraj Gölü’ne kadar ulaşır. Ayrıca kanyonun iki tarafında kral mezarları ve mağaralar da yer almaktadır. Kanyona geldiğinizde bu sıcak havalarda kendini ırmağa atıp serinleyenler ile manzaraya karşı piknik yapan insanları görüp siz de bu manzaranın keyfini sürebilirsiniz.
Tarihi Tarsus Evleri
Sokakları tarih kokan şehir Tarsus… Sokaklarda gezerken gözleriniz, köşeden çıkacak eski model bir araba içinde gezen uzun kabarık etekli kadınları ve yanlarında fötr şapkalı erkekleri arar. Tarsus’u benim için bu kadar özel ve etkileyici kılan en önemli özelliği ise kesinlikle eski taş evleridir. Evler Tarsus’a özgü yöresel biçimdedir.Tarsus’ta yaklaşık 300 tescilli, 600 tescilsiz eski Tarsus evi bulunmaktadır. Bir çoğu restorasyon yapılmış olup maalesef pek azı konut olarak kullanılıyor. Geri kalanlar ise butik otel, restorant, galeri veya belediye binası olarak kullanılıyor. Bu esrarengiz tarihi çok yakından keşfetmek isterseniz Tarsus’un tarih kokan bu sokaklarına bekleriz…