Çağatay Yıldırım
1965 yılında sıradan bir gün devam ederken bir “insan” ne anlam ifade edeceğini iyi bildiği lakin kitlelere 45 yıl sonra da dokunacağından emin olamayacağı bir hareket sergiledi.
“Take a knee”
Bu hareket sadece bir protesto niteliği taşımıyordu; felsefesinde dua jestini, barışçıl tavrı ve alçakgönüllülüğü barındırıyordu.
Martin Luther King bu hareketi yaptıktan tam 41 yıl sonra bir Amerikan futbolu müsabakası sırasında 28 yaşında başka bir “insan” belki de daha önce bu hareketin yapıldığının bilincinde olmadan aynı hareketi tekrarladı.
Aslında M. L. King’in tek dizinin üstüne çöktüğü gün gibi sıradan bir gündü. Yıl 2016 idi. San Francisco 49ers taraftarları heyecanlıydı, karşılarında Diego Chargers vardı. Her Amerikan futbolu müsabakasında olduğu gibi Amerikan Marşı çalmaya başladı. Tüm sporcular marşa eşlik ederek saygı duruşunda bekliyorlardı. Bir sporcu hariç Colin Kaepernick. 41 yıl önce üzerine çökülen o diz tekrar bir protesto sembolünün başrolü olmuştu. Colin’e takım arkadaşı Eric Reid eşlik ediyordu. Bu hareket sadece o gün ile sınırlı kalmadı. O yıl içerisinde çıktıkları birçok mücadelede bu hareketi tekrarladılar. Bu hareket sadece siyahilere yapılan polis şiddetini değil ABD ordusunda şehit olan askerlerin tabutları başında diz çökme geleneğine de atıfta bulunuyordu.
Yaptıkları açıklamalarda bunun barışçıl bir mesaj olduğunu defalarca dile getirdiler.
Sonrasında neler mi oldu?
Formasını giydikleri San Francisco 49ers takımıyla olan sözleşmeleri bittiği gün kariyerleri sonlandı.
Başka takımlar onların protest tavırları sebebiyle çekindiler. Çünkü karşılarında 2014 yılından itibaren “White lives matter” “blue lives matter” diyen zihniyetler bulunuyordu.
”WHITE LIVES MATTER”
”BLUE LIVES MATTER”
Demokrat tarafın önde gelen isimlerinden dönemin ABD başkanı Barack Obama’nın sporculara destek vermek için yaptığı çalışmalar boşa çıktı. Vatan haini ilan edilen bu iki sporcu maalesef “insan”lar arası barışı sağlamak isterken kurban seçildiler.
Görsel Kaynakça
