1990 yılında dünyaya gelen Dilara Fındıkoğlu, lise hayatını da Türkiye’de geçirdikten sonra İngiltere’deki dünyaca ünlü moda okulu Central St. Martins’den kabul alıyor ve oraya yerleşiyor. Londra’da Central Saint Martins College of Art& Design’da moda tasarımından mezun olan tasarımcı, kendi eklektik ve özgün giyim anlayışıyla da tasarımlarıyla olduğu kadar ilham veriyor. Öğrencilik yıllarında Pompei London adıyla kurduğu harness markasından sonra Dilara’yı, birçok yabancı basın organında Central Saint Martins’den mezun olurken organize ettiği gerilla moda defilesiyle duyduk.
Okul mezuniyetinde ortalama 150 kişi defile yapma hakkı kazanıyor. Dilara ise bu defile yer almıyor ama herkesin ilgisini çeken ‘gerilla’ defileyi organize ediyor. Kendisi bu defile için, “O defile benim dışlanmışlık ve umutsuzluk psikolojimle ortaya çıktı.” diyor.
Aykırı defilenin önderi Dilara Fındıkoğlu da bir anda basının ilgisini çekmiş, birçok önemli gazete ve dergilere röportaj vermiş. Hatta öyle ki, İngilizlerin The Guardian gazetesinden Vogue manşetlerine kadar kendine yer bulmuş bu aykırı defile.
Mezuniyet sergisinden bu yana ilgi odağı olan Fındıkoğlu, koleksiyonlarını Londra Moda Haftalarında koleksiyonlarını sergiliyor.
Verdiği röportajlarda modanın tekdüze olmasından yakındığını söylemek hiç yanlış olmaz. Yaptığı aykırı defileden sonra ne tür tepkilerle karşılaştığını elbette merak ediyoruz. O ise bu sorulara:
“Bu kadar saçma bir ritüelin peşine takılmaktansa, senin bu yaptığın sayesinde burası gerçek anlamıyla bir sanat okuluna dönüştü diyenler oldu.” diyor.
Farklı olanın kabul edilmediği, sıradanlığın ise farklıymış gibi öne sürüldüğü bir moda. Etrafa baktığımızda aslında her şeyin gittikçe aynılaştığını fark ediyoruz. Moda sektörü de bu aynılaşmanın peşinden gidiyor.
Dilara Fındıkoğlu’nun tasarımlarını, tarzını beğenenlerin yanında beğenmeyenlerin de fazla olduğunu söyleyebiliriz. O ise sıkılmadan, bıkmadan televizyonun karşısında boncuk işlemeye devam ediyor.
Lorde, Rihanna, Lady Gaga gibi isimleri giydirdi, Marilyn Manson’ın yeni albümünün tanıtım ürünlerini tasarladı. Moda dünyasının gelecek vadeden başarılarını tescilleyen LVMH ödülünde 2017’de aday gösterildi.
Kırılma noktası olarak ise FKA Twigs’in giydiği kimonoyu gösteriyor.
Çıkardığı koleksiyonlar ile de yerdiği birçok konu var. Bunların bazıları ise kadına şiddet, tecavüz. Konuları tasarladığı koleksiyonlarda direkt vurgulamasa da bize alt mesajı elbette var. Bunları yaparken ise düşüncelerini daha soyuta indirgediğini söylüyor. Aklında sadece kadın vücudu, kadının tenine değen şeyler, iç çamaşırları, dövmeler, yaralar ve kadının nasıl sınırlandırıldığını söylüyor.
2016 yılında çıkardığı bir koleksiyonda kırmızı bir takım elbiseden bahsediyor. Hikayesi ise şöyle, “Shakespeare’in yaşadığı dönemde, halk ayıp olduğunu düşündüğü için kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğunu öğrendim. Bu yüzden erkekler kadın kıyafeti giyerek kadınların oynayacağı rolleri oynuyormuş. Ben de buradan hareketle bu kırmızı takımı bir erkeğe giydirdim. Kafamda bunun gibi pek çok kurgu vardı, çocuk gelinler, kadınların öldürülmesi ve daha bir sürü şey… Haliyle, koleksiyona hakim olan renk kırmızı oldu. Koleksiyonuma bakan birisi, gelip de burada Shakespeare’den bahsediliyor, burada çocuk gelinlerden dem vuruluyor diyemez, işin güzel tarafı da bu. Göze sokulan her şey, basit olmaya mahkum.”
Dilara Fındıkoğlu…
İsmini bir marka olarak kullanıyor. Çünkü, “İlginç olan her zaman daha çok ilgi çekiyor.” diye düşünüyor.
Markası için ise “Birisi beni takip ediyorsa ve benim tasarımlarımı almak istiyorsa, adımı da soyadımı da seve seve öğrenecek, yapacak bir şey yok.” diyor.
Kaynakça: 1