Canlılar yüzlerce asırdır Dünya adını verdiğimiz bu gezegen üzerinde yaşıyor. Düşünen ve yaşama içgüdüsüne sahip olan bu canlılar yaşamlarına devam edebilmek adına topladılar ve avlandılar.
İçgüdüleri ve kalıtsal bilgileri dahilinde yaşama zorluğu çekecekleri günlerin var olduğunu her daim biliyorlardı. Bu yüzden zor günleri atlatabilmek için daha fazla topladılar, daha fazla avlandılar. Avlarına ve topladıkları malzemelere daha sonra erişebilmek adına onlar için mekanlar hazırladılar. Doğa ana bazıları için cömertti. Bir mağara bulabildiler ya da bir ağaç kovuğu. Ama şanslı olmayanlar bu mekanları kendileri hazırlamak zorunda kaldı. Bazıları saklamak için bir çukur kazdı ve kazdığı yeri unuttu bazıları ise ağaç dallarını birleştirerek saklama alanları hazırladı. Mağaraları bulanlar orda yerleşik bir hayat sürercesine yaşamlarını sürdürdüler. Peki diğer canlılar sürekli mekân değiştirirken bu canlıların mağaralarda kalmasının sebebi neydi?
İşte tam bu noktada ruhsal olarak kaygı güden canlılar güvenlik ve aidiyet duygularını bastırabilmek adına bir mekân arayışına girmişlerdi. Bunun sonucu olarak kendilerini besin zincirinin üst katmanlarında olan yırtıcılara karşı korumak için güvenli bir yerde kalmayı uygun gördüler. Ayrıca aitlik kavramının net olarak oturmadığı o günlerde bu canlılar besin kaynakları için endişe eder durumdalardı. İlginç bir gözlem olarak tarihin ilk içmimarları bu varlıklardı diyebiliriz. Mağara girişine kurulan ateş soğuğa karşı korunma sağlarken yırtıcıları uzakta tutuyordu, yerlere serilen hayvan postları alelade serilmez ateşe yakın bölgeye ya da mağaranın derinlerine konumlandırıldı, çukurlar kazılarak besinlerinden arta kalanlar konurdu ama o mekanlara ruh katan başka bir unsur vardı; mesajlar.
Mağaralara yapılan duvar resimleri içgüdüsel olarak mesaj verme kaygısı güdüyordu. Genellikle avlanmalarını günlük yaşamalarını ya da onları korkutan tasvirleri işledikleri bu duvarlar nesil bilincine dayanarak yapılmış olabilir miydi? Bir şey anlatmak mı istiyorlardı? Ya da sadece doğamızın bir parçası olan unutulmama arzusu muydu? Günümüzden yola çıkarak atalarımızın ilk örnekleri için söyleyebileceğimiz şey ise unutulmak istemiyorlardı ama bunu yaparken gelecek nesiller için mesaj da veriyorlardı.
Gelecek bölüm
102: MEKANLARINI KENDİLERİ OLUŞTURANLAR
İç Mimariye farklı bir bakış açısını bu şekilde yansıttığınız için teşekkür ederim. Bana göre iç mimarlık; günümüzün modern yaşantısına uygun eski veya yeni ürünler kullanılarak yapıldığını düşünürken bu yazı ile aslında M.Ö ‘ye ait olan ilkel insanlar tarafından başlandığını öğrenmiş oldum. Gelecek yazıyı bekliyorum. İyi çalışmalar dilerim…