Dikkat! Her an spoiler içerebilir! 🙂
Uzun zamandır beklediğim 8 bölümlük mini dizi” The Serpent”, BBC’de yayına girdi. Uzun zamandır bu kadar heyecanlanmamıştım doğrusu. Dizi, Charles Sobhraj adlı Fransız bir seri katilin gerçek hayat hikayesini anlatıyor. Konu ilk başta beni çok ürkütse de dizide konuyu çok sade, çok yalın, abartmadan işlemeleri takdirimi kazandı. Neler var neler! İzlemenizi öneririm, su gibi akıp gidiyor. Spoiler vermek istemiyorum ama spoiler olmadan nasıl anlatırım onu da hiç bilmiyorum. Genel hatlar ve dikkatimi çeken detaylarla süsleyeceğim içeriğimi. Size hemen bir fragman bırakayım.
Fragmanı izlediyseniz zaten dizinin nasıl bir havası olduğunu anlamışsınızdır. Dizi 1970’lerde, genelde Bangkok’ta geçiyor. Genelde diyorum çünkü dizide o kadar çok zaman ve yer atlaması var ki takip etmek bir hayli zor. Olayları takip edebilmek için uzun mesailer harcamanız lazım. Efendim, bu seri katilimiz ve kız arkadaşı takma isimlerle ve aklınıza gelmeyecek planlarla insanları önce kandırıp ağlarına düşürüp paralarını çalıyorlar, çalmakla kalmayıp yüksek dozda uyuşturucu verip öldürüyorlar. Kurbanlarını ise gezgin hippilerden seçiyorlar. Seçtikleri kurbanları bayıltıp pasaportlarını çalıyorlar ve kendi fotoğraflarını yapıştırıp onlarmış gibi bambaşka ülkelere girip çıkıyorlar! Her ülkede bambaşka kurbanlar ve bambaşka oyunlar!
Charles Sobhraj’ı canlandıran Tahar Rahim’i ilk defa izliyorum ve bayıldığımı söylemek isterim! Charles’ın kız arkadaşını canlandıran Jenna Coleman zaten birçoğumuzun tanıdığı bir isim. Ve muhteşemdi, umarım hep böyle dişli, cesur rollerde olur! İkisinin uyumuna ise diyecek söz bulamadım doğrusu. İkisi dışında dikkatimi çeken ve benimsediğim karakterlerden biri kesinlikle Dominique! Fabien Frankel şahane bir Dominique olmuş ve sarılmayı çok istedim izlerken. O olmasa kim bilir neler olmayacaktı! Bir diğer favorim ise Herman Knippenberg! Bir şeyden vazgeçmediğimde ben de senin gibiyim Herman! Billy Howle’a selam olsun ki Herman müthiş karakter olmuş.
Dizinin sanat yönetmenliğini, kostümlerini, mekanlarını seçen ekibe çok sevgiler ve saygılar! Gerçeğin ta kendisi olmuş. Charles Sobhraj’ın hayat hikayesiyle pek de bir sapma olmadığını gördüm, birebir aynı olayları çok ağır dramlara girmeden aktarmışlar ki bu çok önemli bir detay. Neden, çünkü genelde seri katil hikayeleri çoğu insanı paranoyaya sürükler. Bol kan, gözyaşı ve aksiyonun olduğu hikayelerdir genelde ama The Serpent doğallığı ile bütün bu algıları yıkmış. Ben gerçek hayat hikayesi anlatan işlerden çok etkilenen biri olarak bu projenin en çok gerçeğe uygun oluşundan, cast seçiminden ve kostümlerinden etkilendim. Projeyi inandırıcı yapan bir başka detay bana göre başrol için çok tanınmış bir isim kullanmamaları. Eğer çok daha tanınmış bir isim kullanılsaydı belki de gerçek hayat hikayesi imajından sapacak ve inandırıcılığını kaybedecekti. Dizi biraz da belgesel mantığında yapıldığından “no name” insanların yoğun kullanılması lazımdı. Bitti mi? Bitmedi!
SÜRPRİZ!
http://www.ranini.tv/haber/42931/1/ilker-kaleli-the-serpent-dizisinde-vitali-hakime-hayat-verecek
Evet yanlış duymadınız. Dizide ülkemizin çok kıymetli bir oyuncusu var ve o kişi İlker Kaleli! Fazla spoiler koymayacağım dediğim için haberi ve fotoğrafları link halinde koydum istemeyen tıklamasın aman diyeyim! İlker Kaleli, dizide Charles’ın ilk kurbanlarından biri olan hippi Vitali Hakim’e hayat veriyor. Kendisinin dizide yer aldığını bilmeme ve çok dikkatli izlememe rağmen ilk başta tanıyamadığımı ve gerçekten o mu diye defalarca gururlanarak baktığıma yemin edebilirim. Sanat ekibi öyle bir iş çıkarmış ki yıllardır hiçbir projesini kaçırmadığım insanı tanıyamadım! Kendisini 4 bölümde görmek mümkün. Tarzıyla, duruşuyla, havasıyla ve aksanıyla (kendisini müthiş aksanıyla izlemek 10/10 aktiviteymiş) o kadar iyi bir Vitali olmuş ki! Hiç alışık olmadığımız bir role çok yakışmış! Ayakta alkışladım, asalım bayrakları! Yabancı ülkelerden izleyen insanların izledikten sonra Vitali’yi canlandıran kimmiş acaba diye Google’a bakacaklarına ve o adam ile bu adam aynı mı gerçekten diyeceklerine eminim!
Biraz (!) kafamın karıştığı, biraz şaşırdığım ve biraz da neden böyle ki dediğim bir serüven oldu The Serpent. Yapanın, çekenin, tüm oynayanların ve günlerce teşekkür edebileceğim sanat ekibinin ellerine sağlık. Böyle bir iş bizde de yapılsın diye heyecanla bekliyor olacağım, umarım izleyen herkes benim gibi düşünür. Son olarak, dizi Netflix’e gelecek! Ortalık yıkılacak benden söylemesi! Takipte kalın ve de tabii ki sağlıkla. Böyle bir çift sizi bulursa da arkanıza bakmadan kaçın 🙂