Gece
Gündüz

Kadın Üzerine Bir Distopya

18 January 2023
yazdı
2 dk'lık okuma

Hasretle selam ederim sevgili okurlarımız, buraları çok özledim… Ancak dönüşüm pek de cıvıl cıvıl değil zira kalemim iyice bileylendi ve kendimi şu anki yazıyı sizlere yazarken buldum.

O kadar sık duyuyorum ki, “Canım gitsem mi gitmesem mi saat de akşama doğru ortalık kararıyor…”, “Sen de gelsene abi/kuzen/arkadaşım yalnız olmayayım…”, “Bak gideceğim yerin konumunu atıyorum kontrol edin arada ben size yazacağım…” tarzı cümleleri. Evet, doğru bildiniz artık ülkemiz kadınının gündelik cümleleri bunlar. Size de çok tanıdık geldi hatta gün içinde belki de 3-5 dakika önce aynı cümleyi kurdunuz! Hiç şaşırmam, öylesine kanıksadık zaten…

TÜRK KADINI SEN OMUZLAR ÜSTÜNDE GÖKLERE YÜKSELMEYE LAYIKSIN!

Savaşın bitmesi akabindeki yıllar… Savaşın ölüm ve cesaret ağırlığı devasa bir halde yeni Cumhuriyet Türkiye’sinin omuzlarında yük oluştururken bir yandan da devrimler, yenilikler ile taze kan almış bir yapılanma hızı, baş döndürücü bir güçle dünyadaki hiçbir ülkenin tarihte başaramadığı kalkınmayı yakalayarak adeta tüm dünyaya hem örnek oldu hem de meydan okudu. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün o günlerde söylediği “Türk Kadını sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın!” cümlesi dünya için de bir devrimdi esasında. Dünyanın hiçbir ülkesinde kadınlara tanınmamış haklar bizlere sunuldu. İşe, politikaya, hayatın içinde her alana hızlı bir kadın gücü girdi.

Şimdi…

Yıllar geçti ve o günlerde bulunduğumuz zaman için düşünülen hayaller kesinlikle yaşadığımız sorunlar, halihazırdaki manşetler değildi eminim.
Eski patronu tarafından çoktan işten çıktığı halde akşamın bir saati yemeğe çıkalım diye zorlananlar…
Geç saatte evine dönerken duyduğu en ufak seste korkup adımlarını hızlandıranlar… Profesyonel dövüşçü olarak eklemeliyim ki bu nahoş durum her ne kadar dojoların lehine işlese de keşke böyle bir durum hiç olmasaydı da meraktan, hobiden, ilgi çekmesinden falan insanlar, kadınlar dövüşe yönelseydi. Müşteri profillerinin %90’ı yaş aralığı fark etmeksizin kendisini korumak için gelenler.
Aile içi şiddet görenler…
Gashlighting mağdurları… Bu yılın kelimesi seçildi, malumunuz.
Mobbing yüzünden müthiş başarılı kadınların parlayamadan iş hayatından dışlanması, olumsuz koşullar, bilerek esirgenen imkanlar…

Baba beni okula gönder kampanyası vardı ilk adımı 2005’te, Doğan Grup tarafından ortaya atılan. 17 sene geçti aradan hala aynı sorun çığ gibi büyüyerek, dallanıp budaklanarak devam ediyor.

Kadın üzerine hiç bu kadar kötü bir film dönmemişti, perde kapansın ve aydınlık, Ata’mızın arkasında bıraktığı hayallere layık, yükseleceğimiz güzel bir film başlasın istiyoruz.

Kadınlar yalnızca yaşamak istiyor.
Okumak istiyor.
6 yaşında bilinçsizce evlendirilmemek istiyor.
Önleri tıkanmasın, saçı uzun aklı kısa efendime söyleyeyim kız çocuğu okumaz safsataları tarihin tozlu sayfalarında yok olsun istiyor.
Dikkatinizi çekerim kız çocuğu okumaz zihniyeti hastaneye gittiğinde kadın doktor arar, güçlü kadınlardan da çok korkar. Bu baskının ana sebebi korku zaten. Oysaki hepimize yer var dünyada, iyilikle ve dostça yaşayabiliriz.

Omuz üstünde olmayı geçtik çoktan, hakkımızla yaşayalım kadın olmaktan korkmadan.

Şiddetsiz, eşit ve güzel bir dünyayı paylaşsak ne olur? Çok mu zor?

Sevgiyle…

Melike Kongu

Ege Üniversitesi reklamcılık bölümü ve Anadolu Üniversitesi antrenörlük eğitimi mezunuyum. Edebiyat ve 19 yıldır uğraşmakta olduğum dövüş sanatları en büyük aşkım. Boş vakitlerimi roman yazmak, resim yazmak ve yabancı dil öğrenmekle geçiriyorum. Cehennem Çiçeği, Ay Yükselirken ve Kara Defter isimli üç romanım var. İyi derecede İngilizce ve Japonca biliyorum.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR