“Medeni ve beynelmilel kıyafet, bizim için, çok cevherli milletimiz için layık bir kıyafettir. Onu giyeceğiz.” diyen Atamız, bizlere 100 sene önce şıklığın nasıl olacağını öğreten, temizliğin ve güzel görünmenin insanı her zaman birkaç adım daha öne çıkaracağını gösteren, bununla kalmayıp geçtiğimiz yüzyılın önemli modacılarından olan Coco Chanel’e askeri üniforma tasarlatmış vizyona sahip olan büyük insanın giyim tarzını bugün sizlerle birlikte inceleyeceğiz.
Zamana meydan okuyan, ilerigörüşlü, zekası ve yaptıklarıyla bütün dünyayı kasıp kavuran büyük liderimiz Mustafa Kemal Atatürk denilince aklımıza gelen ilk şeylerden biri o mükemmel duruşlu takım elbiseleri içinde her daim parlıyor olmasıdır. Atamız her zaman dünya modasını ve sanatını yakından takip ederdi. Nasıl bu kadar şık olabiliyor sorusunun yanıtı da burada saklı zaten. Fransa’da yıllarca moda eğitimi alan Levon Kordonciyan, Mustafa Kemal’in vazgeçilmez terzisiydi. Özenle dikilen bu mükemmel kıyafetlere ek olarak Atatürk kendi zevkine göre her zaman tamamlayıcı aksesuarlar kullanıyordu. Cep mendili, eldiven, papyon ve özellikle birbirinden güzel olan harika şapkalar…
Bunlarla bitmedi tabii ki! Mustafa Kemal’in kendi özel çizimleriyle diktirdiği kıyafetleri biliyor muydunuz? Modayı yakından takip ediyor derken bunu kastediyordum. Sadece beğenip seçmekle kalmıyor aynı zamanda kendi kıyafetlerini tasarlıyordu ulu önder. Kendi elinden çıkan kusursuz takımlarla her daim şıklığını diri tutuyordu. 100 sene önce bu kadar stil sahibi olduğu, Atamızın zamanın ötesinde bir lider olduğunu gösteriyor bize.
Bu kıyafetleri tamamlayan en önemli detay ise onun oturuşu, duruşu, konuşması, her daim titiz, temiz ve parlıyor oluşuydu belki de. Kendine özel mükemmel bir karizmaya sahipti. Hele o pelerinleri yok mu… Bu kadar klasik ama aynı zamanda alışılmışlığın dışında, sıradışı güzellikte bir stil değil de nedir?
Atatürk’ün terzisi Levon Kordonciyan’ın torunu bir röportaj sırasında anlatıyor: “Hani derler ya moda bir iletişim biçimidir diye, Atatürk bunun farkındaydı. İran Kralı’na verdiği yemekli bir davet sırasında frak giyer, koruma ve garsonların da frak giymesini ister. Vermek istediği mesaj şudur; frak giymek davetin sahibi olmak anlamına gelir. Atatürk herkese frak giydirerek, “Bu devletin sahibi yalnız ben değil hepimiziz” der. ” Nerede ne giyileceğini o kadar iyi biliyordu ki ulu önder, gittiği her davete özel daima dikkat çekici ve güçlü kıyafetler seçerdi.
Koyu renk gömlekleri sevmez, hep açık renk tercih ederdi. Köstekli saatini ve mendilini asla eksik etmezdi yanından. Takım elbiselerinde genellikle siyah tercih ederdi ama bunun yanında beyaz ve renkli takımları da vardı. Ekose takımlarından bahsetmeden geçmek olmaz tabii ki! Mükemmel duruşuna bakar mısınız?
Giyindiği her şey üzerinde asalet tablosu gibi duran ulu önderimizin aramızdan ayrılışının 80. yıldönümü bugün. Onu özlüyoruz, arıyoruz, her şeyden çok seviyoruz. Yaktığı ışığın bizi sonsuza kadar aydınlatması dileği ile…
Kaynak: ADGK Klubu görseli kullanılmıştır.