Gece
Gündüz

Günübirlik ve Haftasonu Gidilebilecek Tatil Önerileri

9 July 2019
yazdı
7 dk'lık okuma

Herkese merhabalar. Bu sıcak yaz günlerinde haftasonu tatilini sakin ama bir o kadar da dolu dolu değerlendirmek isteyenler için güzel mi güzel öneriler sıraladım bu hafta sizlere. Fakat öncelikle belirtmeliyim ki bu önerilerim daha çok benim gibi İzmir ve çevresinde yaşayanlar için ya da tatil planına Ege’yi ekleyenler için olacak. O zaman “Bu haftasonu nereye kaçsak acaba?” diye düşünenleri buraya alıyoruz efendim.

1-Eski Foça

Taş evleri ile ünlü Foça’yı ilk sırada yazmak istedim. Neden diye soracak olursanız konumu itibariyle İzmir, Manisa, Çanakkale, Aydın gibi illere çok yakın mesafede bulunuyor kendileri. İzmir merkez ve Manisa merkezden bir saatte varabiliyorsunuz. Ayrıca İzmir Karşıyaka ve Konak’tan 15 Haziran’dan itibaren Foça’ya vapur seferleri düzenlenmeye başlamış bulunmakta. Hafta sonu gelecekler vapuru tercih edebilirler.

Foça, Antik Çağ’da bir İyon Kenti olarak ortaya çıktığında civardaki foklardan dolayı “Phokaia” adını almış ve bu isim günümüze Foça olarak gelmiş. Tarihin en eski liman kentlerinden birisi olan Foça, Yeni Foça ve Eski Foça olmak üzere ikiye ayrılıyor. Taş evlerinin verdiği huzurla, birbirinden hoş mekanlarıyla, rengarenk çiçekli sokakları, masmavi denizi ve bozulmamış yapısıyla ben Eski Foça taraftarı olaraktan sizlere Eski Foçadaki güzelliklerden bahsediyorum. Foça’da tatil yapmayı planlayanlar, Eski Foça’da pek çok yeri gezip doğal güzelliklerinin ve masmavi koylarında denize girme keyfinin tadına varabilirler. Ayrıca sahilde bolca bulunan balık restoranlarında yemeğinizi yiyip üzerine de dondurma alabilmek için sıraya girip Nazmi Usta’nın Girit Sakız Dondurmasının tadına bakarak tarihi taş evleri arasında dolanabilir, o mavi kapıdan bu yeşil kapının önünde bol bol fotoğraflar çekilebilirsiniz. Günü de yel değirmenlerine çıkarak güzelim Foça manzarasıyla kapatabilirsiniz.

2- Sığacık

Hani ‘Huzuru koklasam Egede’ diye bir şarkı sözü var ya işte tam da bu sözü kanıtlamalık bir yer öneriyorum ikinci sırada sizlere. Türkiye’nin ilk Cittaslow’u olan bu yere gelerek burada yavaşlamanızı ve Seferihisar’ın sade ama renkli; sakin ama neşeli, güzel mi güzel Sığacığında huzuru koklamanızı diliyorum. Buraya Alaçatı’nın daha sakin hali de diyebiliriz. Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp sakinleşmek isteyenleri kesinlikle buraya alıyoruz o halde. Sığacık’ta neler yapılır diyorsanız da birçok alternatif sunabilirim sizlere; pazar günü geldiğinizde tam bir Ege kokan pazarında kendinizi kaybedebilirsiniz. Arnavut kaldırımlı yollarında ve kapı önlerindeki renkli renkli saksılarıyla Kaleiçi Sokağı’nda keyifli bir yürüyüş yaparak bol bol hatıra fotoğrafları çekebilirsiniz. İlçenin en eski ve günümüzdeki en önemli tarihî kalıntısı olan Teos Antik Kenti’ni gezebilir ardından Antik Liman, Sığacık Kalesi, Arkaik Tapınak, Antik Tiyatro ve Agora Tapınağı’nı da gezerek bir tutam tarih koklayabilirsiniz. Akkum Plajı’nda denize girebilir hatta civarlarında kamp atarak deniz keyfini çıkarabilirsiniz. Ege Denizi’nin muhteşem manzarasını da Değirmen’e çıkarak izleyebilirsiniz. Lakin Değirmen’i bulmakta birazcık zorlanabilirsiniz çünkü Değirmen’e ulaşmak için otelin içerisinden geçmeniz gerekiyor. Anlayacağınız buraya ulaşmak için otelin güvenlik görevlilerinden geçmeniz lazım.Bu durum pek hoş olmasa da biz sıkıntı yaşamadan geçmiştik ama içinizden tamamen saçmalık dediğinizi duyar gibiyim ki ben de öyle düşünüyorum.Keşke eski yapılarımıza gereken önemi yeterince verebilsek.

3- Alaçatı

Yukarıda Alaçatı’nın sakin halinden bahsetmiştim sizlere. Şimdi de daha fazla kalabalık ve eğlence arayanlar için Alaçatı’yı öneriyorum o zaman. Alaçatı son yıllarda özellikle yüksek turizm sezonunda Türkiye’de en çok adı geçen tatil merkezlerinden birisi haline geldiği için ve bu sebeple esnaflar fiyatları iyice şişirdiği için,  ben yaz tatili tercihimde daha sakin ve uygun yerleri seçme düşüncesindeyim. Alaçatı’yı da sizlere Mayıs ya da Eylül-Ekim aylarında yani sezon başı ya da sonlarında öneririm. Ama hangi ay olursa olsun Alaçatı’yı bir kere bile olsa gezip görmenizden yanayım kesinlikle. Çünkü insanı kendine hayran bırakan taş evlerinin dokusu ile bambaşka güzellikte bir yer burası. Evlerin duvarlarını süsleyen mor begonvilleriyle, birbirinden güzel plajlarıyla, tarihi Alaçatı Yel Değirmenleri ile, konsept tasarım atölyeleri, özgün kafe restoranları ve o benzersiz sokaklarıyla görenleri büyülemeden edemiyor burası doğrusu. Ayrıca Alaçatı, dünyanın sayılı rüzgar sörfü plajları ile ünlü. Adından da anlaşılacağı üzere plajları gerçektende fazlaca rüzgarlı. Denizde rüzgar sevmeyenler, tercih ederken iyice düşünmenizde yarar var. “Alaçatı’da nerede kamp yapabilirim?” diye soranlara da cevabım kesinlikle ‘Deliklikoy’ olacak. İki koyun arasında bulunan dev bir kayanın, çeşitli doğa olayları sonucunda oyulması ve iki koyun bu delikle birbirine bağlanması sonucu Delikli Koy adını alan bu yer Alaçatı’nın nadir el değmemiş koylarından birisi olmakta. Bu yüzdende kamp severler için iyi bir tercih olacağını düşünüyorum.

4- Kuşadası- Dilek Yarımadası

Bir diğer tatil yeri önerim, ülkemiz için bir doğa cenneti diye adlandırabileceğimiz yerlerden birisi olan ve Kuşadası’nda bulunan, Dilek Yarımadası olacak. Pırıl pırıl denizi ile burası kesinlikle gelinip görülmesi gereken bi yer. Aydın ili sınırları içerisinde bulunan milli park Kuşadası, Söke ve Didim ilçe sınırlarında kalmaktadır. İzmir ile arası da 65 km kadar bulunmakta. Aileler genellikle hem piknik hem deniz keyfini birlikte yaşamak için tercih ediyor burayı. Dilek Yarımadası, Büyük Menderes Deltası Milli Parkı; neredeyse tüm bitkilerin doğal olarak bir arada görüldüğü botanik bahçesi, yırtıcı kuşları ve vahşi hayvanlarıyla bir doğal kara alanıdır.Onu çevreleyen sualtı zenginlikleri, diğer yandan da yüzlerce kuş türünü barındıran, zengin balık çeşitleriyle tam bir doğa harikasıdır. Hatta o kadar doğa ile iç içesiniz ki elinizle yaban domuzlarını besleme fırsatı bulabiliyorsunuz. Gittiğinizde ilk koy İçmeler Koyu olarak karşınıza çıkacak, denizi kum ama kalabalık. Diğer koylar ise taşlık ama sakin, tercih sizin. Deniz ayakkabısı ile giderseniz rahat edersiniz.Denizi Ege’de gördüğüm en temiz yerler arasında diyebilirim. O yüzden Dilek Yarımadası’nın bir tatil planı listesinin ilk sıralarında yazılması gereken bir yer olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca gittiğinizde milli parkın hemen girişinde yer alan mitolojik öykülere hayat venren Zeus Mağarası‘ nı es geçmeyip mağaranın içesisinde yer alan masmavi doğal havuzunda yüzmenizi öneririm. Suyun aşırı soğuk ve derinliğini dikkate alarak gidip yüzmenizde fayda olacak. Mağaranın girişi ve çevresinin saklı olması, milli park ziyaretçilerinin birçoğunun mağarayı görmeden bölgeden ayrılmasına neden olmakta bu yüzden özellikle buraya uğramadan dönmemenizi tavsiye ediyorum.

5- Özdere

Ege’nin şirin bir kıyı beldesi olan Özdere’yi bu listeye eklemesem olmazdı diye düşünüyorum. Bakir kalmış doğası, kusursuz denizi ve sakinliğiyle henüz markalaşmamış olduğu için tam da huzuru yakalayacağınız bir yer burası. Günümüzde, 40 km’lik sahil şeridi ile Ege’nin masmavi sularıyla kucaklaşan Özdere, İzmir’in Menderes ilçesinin Bakanlar Kurulu’nca onaylı tek turizm beldesi olmakta ve mavi bayraklı plaja sahip olmaktadır. Özdere Kalemlik Milli Parkı ile kamping ve günü birlik turizme hizmet vermektedir. Her bütçeye uygun konaklama fırsatının olduğu Özdere’yi ayrıca kamp yapmak içinde rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Memnun olarak ayrılacağınızın garantisini verebilirim.

6- Akyaka

Evet şimdi sırada cennetten bir köşe olan Akyaka var. Akyaka’nın güzelliğini, huzurunu size anlatmakla bitiremem diye düşünüyorum. Bu yüzden kesinlikle gelip görmenizi öneririm. Özellikle de Akyaka’dan geçen Azmak Nehri kesinlikle görmeniz gereken bir güzellikte. Bir de sıcak yaz güneşinin altında, Azmak’ın içine sandalyeleri atıp ayaklarınızı buz gibi suyuna daldırdınız mı demeyin keyfinize. Tüm sene boyunca suyun sıcaklığı 8-10 derece oluyormuş. Zaten suya girdiğiniz an şoklanıyorsunuz ve kendinize geliyorsunuz. Suyun %60’ının sodalı ve bol mineralli olduğu hatta birçok hastalığada iyi geldiği söyleniyor. Ayrıca nehirde turlayan teknelere binip 30 dk. süren bir gezintiye çıkabilir, kano kiralayıp kendiniz de gezebilirsiniz. Akyaka’nın sığ ve yine soğuk olan denizinde yüzebilir, Orman kampına gidip kamp keyfini bir de buradan yaşayabilirsiniz.

7- Marmaris

Muhteşem doğasıyla, en özel koylarıyla, eğlence dolu gece hayatıyla, mavisiyle, yeşiliyle kısacası tüm güzelliklerin hepsini bir arada bulundurma özelliğiyle benim en favori tatil destinasyonlarımdan birisi olur Marmaris. Herkese uygun öyle seçenekler barındırıyor ki isterseniz sakin, isterseniz de doludizgin eğlenebileceğiniz bir tatil yapabilirsiniz. Hangisini seçerseniz seçin hepsinden kesinlikle memnun kalacağınızıda belirteyim. Marmaris’te mutlaka uğramanız gereken yerleri de sayacak olursam: altın renginde kumuyla Kleopatra (Sedir) Adası, efsanesiyle Kızkumu Plajı, mavi yolculuğa çıkanların tercihiyle Turunç koyu, tüm tarihiyle Marmaris Kalesi ve Müzesi, Turgut Şelalesi ve merkeze yakında bulunan İçmeler’i gezebilirsiniz. Türkiye’nin en uzun antik yürüyüş rotası olan Karia Yolu’nda da doğa yürüyüşü yapmadan dönmemenizi öneririm. Yürüdükçe karşınıza çıkan manzaraların ihtişamından dönüş yolunu kaçırmamanızda fayda olacaktır. Ayrıca Marmaris’te kesinlikle tekne turlarına katılıp ormanların arasında kaybolan koylarında yüzmenizi tavsiye ederim. Jeep ile safari turu da yapabilirsiniz çok eğlenceli bir tercih olacaktır. Kısacası arkadaşlar Marmaris’te hangi aktiviteyi yaparsanız yapın kesinlikle memnun ayrılacağınızdan hatta ayrılmak istemeyeceğinizden emin olabilirsiniz.

 Hepinize bol güneşli tatiller☀️ 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR