Gece
Gündüz

Bir Doğu Masalı Freddie Mercury

24 November 2020
4 dk'lık okuma
Fotoğraf: GQ'dan alınmıştır.

Farrokh Bulsara …

Gerçek adı, Farrokh Bulsara‘dır. Sahnedeki duruşu, şovu, pek çok kişi tarafından hâlâ dünyanın en güçlü vokali olarak anılan sesi, Queen’i insanlık tarihinin en çok tanınan müzik gruplarından biri haline getirmesi ile tanınan, Queen grubunun kurucusu ve vokalisti. Rock müzik ve operanın bir arada kullanımı başta olmak üzere, değişik müzik türlerini harmanlayan bir müzik anlayışına sahiptir.

Ölüm yıl dönümünde anmak istediğimiz Freddie Mercury bu yayındaki yazım… Yukarıda da gördüğünüz gibi en güçlü vokal olarak anılan, en ünlü grubun kurucusu ve vokali. Bir büyük sanatçı daha yani…

Şüphesiz Freddie Mercury’yi çoğumuz biliyoruz. En azından bir kez dinlemiş ya da bir kez görmüşüzdür. Müzisyen olanlar için artık bir zahmet diyorum. Yani biliyoruz…

Ama benim tarzımı da biliyoruz daha çok bilinmeyene. Ya da ben görmek istediğim tarafa bakarım hep. Bu kez de öyle olacak.

Büyük sanatı, büyük müzisyenliği bir tarafa, duygusal tarafını ve özel tarafını ele alacağım.

Her şeyden önce bir doğu masalı. İran kökenli bir çocuk, İngiltere, aşk, hastalık ve aktivizm…

Böyle bir durumda zaten aktivizm kaçınılmaz. Sahnedeki duruşu, tarzı, söylemleri, kostümleri ve aşkları… Aşk değil mi zaten aktivizmin en başı?

Fotoğraf: GQ’dan alınmıştır.

Ölüm yıldönümü için hazırlanmamız gerektiği bilgisi dergiden gelince ben üzerime aldım. Ben anlatmak ve üzerime adeta bir vazife almak istedim. Çok korktum tabi. Hem çok ilgi alanım da değildi hem de ya üstesinden gelemezsem korkusuydu bu. Ama imdadıma sıkı bir hayran yetişti. Zaten yazıyı görev edindikten sonra aklıma gelen ilk kişiydi. Azerbaycan kökenli sanatçı arkadaşım Ferid Merd… Bir mesajımla bana onlarca ses kaydı attı ve bu yazının oluşmasında büyük bir rol oynadı. Teşekkür sona. Bu arada Freddie ve Ferid… Nasıl bir hayranlık ise isimler bile benziyor 🙂

Şimdi Ferid’in gönderdiği ses kayıtları eşliğinde biraz sohbet havasında onun sözleri ile devam edelim:

“Farrokh Bulsara 5 Eylül 1946 Zanzibar doğumlu Hint Okyanusu ortasında İngiliz sömürü bir yer. Farisi bir aileden geliyor. Hatta babasının Güney Azerbaycanlı olduğu söylenmektedir. Ama genel olarak Farisi yani İranlı… Zerdüşt dinine mensup bir aile. İyiliği, güzelliği öğütleyen ve derin bir felsefesi olan bir anlayış. 17 yaşında İngiltere’ye taşınırlar ve moda eğitimi almaya başlar (Yukarıda bahsettiğim Doğu masalı işte). Bir süre moda ile ilgilenir. Harika çizim yeteneği olduğu ve ellerinin bir hanımefendi nezaketinde ve inceliğinde olduğu söylenir. Bu yüzden mahareti ikiye katlanır çizim konusunda. (Burada yine bir benzerlik Zeki Müren geliyor aklıma. Zira o da çizim ve süsleme konusunda çok yeteneklidir malumunuz).”

Yine Ferid’den edindiğim özel bilgiler ile devam ediyorum:

“Kahvaltıda şampanya içmeyi sever, partileme kafası hep vardır. Acayip bir kedi sever, bir ara evinde 10 kadar kedisi olduğu söylenir. Hatta ‘Delilah’ adlı bir şarkısı var kedisine söylediği. Grup üyelerinin adeta miyavladığı…

Üzerinde hiç para taşımazmış mesela ve sorulduğunda “Bir kraliçe üzerinde asla para taşımaz” dermiş. (Çok ilginç değil mi?)

Son yılları İsviçre’de Montrö şehrinde Cenevre Gölü manzaralı bir evde nekahet dönemi geçiriyor.

Ve trajik bir olay daha: Son söylediği şarkı “Mother Love” … Nakaratın 3. A’sını söyleyemeden ölür… Anne sevgisi ve anne hasreti ile hem de. Bu hikâyeyi de gitaristi Brian’dan dinliyoruz.

Kendisini 20’li yaşlarından bu yana derinden etkileyen Ferid Merd’in bir anısı daha var Freddie Mercury ile: “Daha Türkiye’ye taşınmadım. Azerbaycan’dayım o zaman. Bir gün Azerbaycan Devlet Televizyonu’ndan bir telefon geldi, ‘Freddie Mercury hayatı ile ilgili bir yayında dublaj yapar mısın diye?’ Ağlıyorum… Çıldırdım. Nasıl oraya gittim, ne yaptım bilmiyorum. Harika bir anı benim için. Hiç unutamam.” (Unutulacak gibi değil ki zaten 😊)

Ve ekliyor;  “Innuendo” meşhur şarkısı ve o meşhur duruşu…  Çizdim ve yatağımın başında durur. Her gece o resimle, onlarla, grupla uyurum. Kimi zaman Freddie olurum, kimi zaman başka bir rolde. 20’li yaşlarıma büyük etki etmiş bir sanatçıdır.”

British rock group Queen in concert, from left to right; Freddie Mercury (Frederick Bulsara, 1946 – 1991), John Deacon, and Brian May. Original Publication: People Disc – HU0463 (Photo by Express Newspapers/Getty Images)

Ne harika değil mi sevgili okuyucular? Genç bir sanatçıya etki etmiş ve onun ağzından ölüm yıldönümünde paylaşımlar yapılıyor. Dünya çok güzel 🙂

Devam ediyorum. Bir sanatçıda en önemli şey topluma hitap edebilmesi, yön vermesi ve etki edebilmesidir bence. İşte burada aktivist ruh ön plana çıkar ve önemini gösterir. Öncelikle gay bir sanatçı olarak hiçbir şey yapmadan kimliğiyle açık şekilde durması bile onu benim gözümde aktivist yapar ve milyonları etkilemesinin haklı sebepleri başında gelir. Ruhu ile davranması, ruhu ile yaşaması ve dönem/iş farketmeksizin kendi olabilmesi. Gerçi sanat ile daha kolay başarmış olsa da Freddie Mercury kendi olabilmişti. Sevebilmişti… Korkmadan “Ben buyum” diyebilmiş ve ona göre de yaşayabilmişti.

Fotoğraf Milliyetten alınmıştır.

Ruhu şad olsun. İyi ki hepimize bir rol model ve ders olarak gelip geçmiş. Unutulmazlar arasında yerini almış… Bu dünyadan bir Freddie Mercury geçmiş…

Tekrar bu yazının oluşmasında büyük yardımı olan ve heyecanımı ve mutluluğumu paylaşan Ferid Merd’de yürekten ve kucak dolusu teşekkürlerimle. Ayrıca bana bu konuda yazma imkânı sunan dergimizin sahibi Eda Hanıma ve tüm ekibe teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR