İbrahim AkgünEfendim gerçek diva, büyük usta, büyük sanatçı, usta ses, usta yorumcu diye de bu başlık düşünülebilir. Ancak “DİVA” kelimesi ile neredeyse aynı anlam taşıyan İtalyanca “Prima Donna”yı seçtim daha etkili ve yaraşır bir başlık olması açısından.
Malumunuz diva; sinema, tiyatro, müzik, dans, bale vb. gibi bir sanata yıllarını vermiş, alanında çok usta ve tanınmış olan kadın sanatçıya denmektedir.
Günümüzde “Diva” lakaplı sanatçılarımız vardır ve her biri alanlarında hak eder ya da uygundur. Ancak bu yazımda konumuz en gerçek diva Müzeyyen Senar olacak.
Hatti zatında Türk Sanat müziği eğitimi almış ve Senar’ın da geçtiği kurum olan Üsküdar Musiki Cemiyetinden mezun biri olarak Müzeyyen Senar’dan bahsetmemem ayıptır. Geç kalmış olmam kabalıktır.
Aflarına sığınır ve ruhlarını şad ederim…
Müzeyyen Senar; 1918 yılında Bursa’da doğan ta çocukluk yıllarından beri müziğe olan yeteneği ile dikkat çeken bir sanatçıdır.
Lakin beni bilirsiniz ansiklopedik değil yüreğimden konuşurum.
O sahnelerin en ışıltılı, en havalı, en doğal ve sempatik, en efeli ve en iyi okuyan sanatçısıdır. Lütfen bilmeyenleriniz gençlik yıllarını dinleyiniz. Bir bülbül gibi şen ve şakrar, şırıl şırıldır. Sahne hakimiyeti akıl almaz derecede yüksek özgüven ile bezelidir. Müziğe ve orkestraya hakimiyeti mütevazi bir kraliçenin hükmü gibidir.
Hangimiz Rakı Sofrasında Türk Sanat Müziği dinlerken onu anmayız ve onu en başa koymayız. Müzeyyen Senar sadece Rakı Sofralarını şenlendiren ve renklendiren bir unsur elbette değildir. Bu bir hakaret olur ancak. Sesinin lezzeti ve içliliği, duygusu ve hissiyatı, müziğinin neşesi ve enerjisi sizi sevk eder. Yoksa açmak için açılmaz. İçten gelir…
Zaten anlamayana sivrisinek bile sazdır, o kişiler Senar’a azdır… Kültürleri kaldırmaz.
Ünlü sanatçı ve hoca aynı zamanda youtuber Emre Yücelen ses analizi yaptığı kanalında Müzeyyen Senar’ı izlerken sesinin güzelliğini ve o yaştaki performansını unutup efesine ve sahne hakimiyetine hayran kalıp dakikalarca zevkten kahkaha atmıştır. Zira kimsede olmayan efe ondadır.
Hiç şüphesiz efeliği Mustafa Kemal’den öğrenmiştir. Atatürk’ün karşısına ilk çıktığında tirtir titrediğini, ve teselliyi paşanın yaptığını belirtir. Sonraları birçok toplantıda kendisine o güzel sesi ile şarkılar söylemiştir.
Cumhuriyetin divasıdır. Gönüllerin hayran kalınasıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında, sahnelerde, TRT’de, yalılarda, Kanlıcaya demirlediği yatında onca anıların onca nağmelerin yuva yaptığı bir bedendir.
Onu izlerken neşe sizi musikinin lezzeti ile birlikte sarar. O bir ekoldür, okuldur, usuldür, notadır… Müzeyyen Senar hiç şüphesiz Türk Müziğinin gerçek divasıdır.
Ve en bilinen, onunla kulaklardaki yerini alan bir şarkı ile veda edeyim:
“Benzemez kimse sana
Tavrına hayran olayım
Bakışından süzülen
İşvene kurban olayım… “
Size benzemeye çalışanlar çok oldu lakin size kimse benzeyemedi…
Ruhunuz şad olsun…
