Evet, çok sevgili EAOMAG okurları, yine can alıcı olduğunu düşündüğüm bir konuyu konuşmak üzere karşınızdayım. Logodan anlaşıldığı üzere biraz Instagram mecramız ve reklamlarından konuşacağız. Biliyorum, siz de sürekli “yukarı kaydır” yazısı görüyorsunuz. İtiraf edeyim ben de yazıyorum onu. Fakat benim amacım EAOMAG yazılarımın okunması. Ben masumum hanımefendiler ve beyefendiler! Ben kendi halinde bir marka yönetimi öğrencisi ve yazarım. Okuduğum bölüm gereği bu konularla çok ilgiliyim.
Hepimiz her gün “influencer” dediğimiz insanların hesaplarına girmiyor muyuz? Girmesek bile illa ki denk geliyoruz. Malum, artık istesek bile kaçamıyoruz bu hesaplardan ve reklamlardan. Ben neden bu konuyu konuşmaya karar verdim derseniz, ben samimiyet arıyorum sevgili okur. Bu iş artık samimiyet çerçevesinden taştı. İki hesaptan üçü link paylaşıp takipçilerine yukarı kaydırın ve hunharca alışveriş yapın çağrısı yapıyor. Ve işin kötüsü hepsi benzer ürünleri almamızı tavsiye ediyor. Bir krem var mesela, kimin profiline girsem inanır mısınız bu krem. Peki bir sorum olacak bu kremi kullanıp gerçekten faydasını görüp öneren kaçınız? Peki, her gün bambaşka markaların bambaşka ürünlerini önerenler, siz her gün değişik ürün mü kullanıyorsunuz? Her ürünün her zaman faydasını görmek nasıl mümkün?
Gelelim bu insanların bu ürünleri sunma şekillerine. Biliyorsunuz her hangi bir influencer hesabına baktığınızda hikaye kısmında o kadar çok paylaşım görüyorsunuz ki hepsini incelemeden çıkıp gidiyorsunuz. İnsanların çoğunun bunları izlemeye vakti olmazken ürün tanıtmak için bu kadar fazla paylaşım yapmak ne kadar doğru? En azından ben bunun müşteri kaçırdığını düşünüyorum. Müşteri alacaksa da sırf çok paylaşıldığı için almayabiliyor. Bir influencer ortalama 10 hikaye paylaşımı yapıyorsa bunun 8 tanesi aynı ürünün paylaşımı oluyor. Ve aynı ürünün satıldığı tüm internet sitelerinin linkleri… Okuyanlar beni lütfen yanlış anlamasın ben işin yanlışlığında değil tanıtımın yanlışlığındayım. Bunun, bu işi ciddiyetle, başarılı bir şekilde yapanlara haksızlık olduğunu düşünüyorum. Onların da imajları zedeleniyor kötü bir algı oluşuyor. Bu çok güzel algılanan bir meslek olabilecek iken samimiyetten uzak insanların yüzünden günden güne aşağı çekiliyor. Bu yüzden de emek verenlerin emekleri küçümseniyor ki bu asıl problemimiz.
Bir de rekabet var ki sormayın gitsin. Bu insanlar neden sürekli birbirleri ile yarış halinde? Neden özgün içerikler peşinde olmayıp birbirlerinin benzerlerini yaparak ilerlemeye çalışıyorlar? Ya da benzemek istemedikleri kişiye koşullar gereği mi benziyorlar? Ben bunu kabul etmiyorum. Herkes durup bir düşünmeli ben ne yapıyorum diye. Instagram malum çoğu “tanınmış kişi” kapsamına giren hesaplara mavi tik dediğimiz bir işaret koyuyor. Yani bu demek oluyor ki bu hesap onaylı ve resmi. Taklitlerinden sakınınız! Keşke diyorum, bunun hakkını bu işi yapan herkes verse. Bu bir yandan çok büyük bir sorumluluk. Binlerce, milyonlarca takipçiyi aynı anda mutlu etmek zor. Zaten bunun için çok çaba harcanması sizi sizden uzaklaştırır. Bırakın sizi siz olduğunuz için samimiyetle takip edip sevsinler! Beğeninin değil içinizdeki sizin peşinde olun.
Aslında bu işi yapanlar birer marka olmaya çalışır. İnsanlar bazen yaptıkları işlerden dolayı isimlerini bir markaya dönüştürür. Ama bu yolun yanlışlığı bazı hayalleri bir çırpıda silebiliyor. Marka olmak bir hayal kurmaktır aslında ve büyük düşünmeyi gerektirir. Bazen marka olmaya giden yolda kullanılan kişiler o kadar hatalı ki. Burada karşılıklı bir ilişki var. Markalar kişiden, kişiler de markadan yarar görür. Bu bir itibar ve imaj meselesidir. Bir marka imajını istediği yolda, istediği gibi çizmek istiyorsa bunun için doğru insanları seçmelidir. Peki bir marka için doğru insan ne demek? Doğru insan, o markanın müşterinin zihninde yarattığı anlam ne ise onun vücut bulmuş hali olmalıdır. Markanın anlaştığı insan, o markanın hedef kitlesine yaşam tarzıyla, karakteriyle, duruşuyla ve samimiyetiyle uygun olmalıdır. Bu meseleye dikkat edilmediği sürece lüks hayatlar yaşayanların herkeste görebileceğimiz ucuzlukta markaları hep kullandığına inanmamaya devam edeceğiz.
Bu iş hep kötü sonuçlar mı doğurur diyenleri duyabiliyorum. Ama hayır. Samimiyet ve vicdan ikilisi eşlik ettiğinde tadından yenmiyor desem? Evet bu işi ciddiyetle t utkuyla ve en önemlisi kalbiyle yapanlar var. Mesela yardıma muhtaç hayvanlar, hasta çocuklar ve yardım dernekleri için bağış toplayıp binlerce hayata dokunanlar var. Kendi adıma sahteyle gerçeği ayırmayı hep iyi bildim. Umarım herkes bilir. Çünkü hayatta her şey para ve reklam değildir. Gerçek bir samimiyeti para değil gerçek bir kalp satın alabilir.
Sevgiyle kalın Instagram dünyası, samimiyetleri yitirmeden.