Herkese selam! Siz de “Kahvesiz ayılamam!”, “Kahve içmedim elim ayağım titriyor,” diyenlerdenseniz sizi bu tarafa alabilir miyiz? İzmir’deki ve İzmir’e gidecek olan okuyucularımız için küçük bir kahve molası önerimiz var. Buyurun aşağıya efendim.
35 DEĞİL 35,5!
Evet, bu sefer karşı kıyıya gidiyoruz İzmir’de. Kanların şanlı bayrağımızın kızılı ve İslam’ın yeşiliyle aktığı bir yerdeyiz: Karşıyaka’da. Vapur iskelesinden indiğiniz an sizi yaz kış demeden denizden esen güçlü bir sarhoşluk rüzgarı karşılıyor. Koyu mavi dalgaların bıçkın bir halde çarptığı Karşıyaka önümüze günün her saati canlı kalmayı başarabilen cıvıl cıvıl çarşısıyla uzanıyor.
Alsancak nasıl özgürlüğün merkezi ise İzmirli için, Karşıyaka da her yaştan insanın buluşma noktası. Alsancak’a kıyasla fiyatların daha ucuz olduğu Karşıyaka, öğrenciye daha çok hitap eden ve salaş bir yer. Her çeşit ihtiyacı karşılayabilecek kadar çok esnafıyla, marketler zincirleriyle, arka sokaklarında bulunan okullarıyla, spor alanlarıyla, sanat merkezleri ve sokak sergileriyle kırmızı kadar can alıcı yeşil kadar sanatkar… 35 değil 35,5 burası. Aman dikkat edin 🙂
Akşamüstüne doğru yoruldunuz ve canınız ufak ufak şöyle dumanı tüten bir kahve istemeye başladı. O zaman elinizde ne kadar torbanız veya sırtınızdaki çantanız varsa yüklenin çünkü az sonra dinleneceğiniz bir yere gidiyoruz.
KASADA ne var?
Ankara İlköğretim nerede diye kime sorsanız gösterir Karşıyaka’da. “Kasada” ise Ankara İlköğretim’in hemen karşı sokağında ahşap dizaynı ve yeşil ağırlıklı doğal havasıyla hemen dikkati çeken bir kafe. İçeri girdiğinizde mutfağı görebiliyorsunuz. Malzemelerin olduğu kavanozların dizili olduğu şirin kasanın arkasından taptaze bir koku yükseliyor anlatılır gibi değil cidden yaşamak lazım.
Kasada’nın aşağı katında tek tük masa var. Sokağın içindeki bahçesinde oturup kahvelerini yudumlamayı tercih ediyor İzmirliler. Eh malum burası güneşin aşık olduğu şehir, en soğuk havada bile sert bir ayaz yüzünüzü yırtmıyor, daima bir pastırma yazı havası hakim. Eğer dışarıda oturup soluklanmak istemiyorsanız yukarı kıvrılan merdivenlerini tırmanıp üst katında da dinlenebiliyorsunuz.
Üst katın tavanlarından sarkan kalın urganlar sizi bir an çocukluğumuzun korsan çizgi filmlerine götürürse şaşırmayın. Sahibi Yusuf Bey iç mimar. Dekorasyonu bizzat kendisi tasarlayıp hayata geçirmiş. Üst katın tasarımında ise bir geminin içindeymişsiniz hissini uyandıran ipler ve yerli yerine konan küçük sarı ışıklar içi ısıtacak küçücük detaylar olarak karşımıza çıkıyor. Her yerde her konudan kitap bulabileceğiniz dolu rafları var rengarenk boyanmış. En çok dikkatimi çeken detay bu olmuştu. Kahvemi istedikten sonra gelene kadar bir kitap seçip okudum. Zevk sahibi bir gözün seçebileceği soyut tabloları ile süslü açık yeşil duvarlar ise müşterinin sanat anlayışına kalbinden seslenen bir kitle iletişim aracı gibi.
Kasada Duman Tüter İken…
Ve kahve geliyor. Tabii ki konsepte en uygun şekilde, bir meyve kasasının içinde. Sunumdaki bu ince ayrıntı gözlerden kaçmıyor. Tadı tam yerinde olan kahvenin ise boğazımdan aşağı tüm tazeliği ile aktığını hissederken sırtınızda bir gevşeme hissediyorsunuz. Sanki tüm dünyanın yükünden kurtulmuşsunuz gibi…
Kahveleri ile öne çıkan KASADA, tatlıları ile de göze çarpıyor. Mideye son derece hitap eden küçük ve şık kekleri, pastaları ile tam bir soluklanma yeri. Kahvenizi içip bitirdikten sonra bile kalkmak istemiyorsunuz. Hizmet anlayışları ise güler yüzlü olmanın zirvesinde diyebiliriz.
Yusuf Bey öğrencileri çok seviyormuş bu arada. Zaten bir okulun karşı sokağında açılmasının başka mantıklı açıklaması olamazdı. Şık ama salaş bir yer arıyorsanız doğru yer kesinlikle KASADA. 1720.sokağa kahve kokusu ile dalmanız temennisiyle…