Gece
Gündüz

Moda Hakkında

16 May 2020
yazdı
4 dk'lık okuma

Herkese merhaba! Uzun bir aradan sonra modanın kilitli kapılarını açmış bulunarak döndüm. Bildiğimiz üzere moda, hayatımızın birçok alanında kullandığımız geniş bir kavramdır yani moda dediğimizde aklımıza sadece giyim tarzı, stil gelmemeli. Çünkü aynı zamanda bu kavram sanat, mimari, edebiyat gibi alanları da içine alır. Ünlü yazar ve şairimiz Ahmet Hamdi Tanpınar’ın moda üzerine şöyle bir sözü vardır: “Moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır.
Bu yazımda sizlere modanın giyim dışında etki ettiği diğer alanlardan örnekler verip aynı zamanda modanın bazı kilit noktalarından bahsetmeye çalışacağım.

Öncelikle Dior’un akıllara kazınmış olan ikonik çantasının edebiyatla olan ilişkisinden kısa bir örnek vererek başlıyorum. Ünlü Fransız yayınevi Gallimard’ın sekiz yazara Dior’un ikonik çantası “Lady Dior” ile ilgili hikayeler yazmalarını istemesi ve sekiz yetenekli kalemin bir moda parçasını edebi esere dönüştürmesiyle ortaya çıkan “Lady” kitabının basılması, edebiyat ve moda arasında yıllardır devam eden ilişkilere güncellik kazandırmış bulundu. Aynı zamanda Dior, markanın perde arkasına açılmak ve modanın tarihinde yolculuk yapmak isteyenler için 10 kitaplık bir dizi hazırladı. Hayal gücü ve gerçeği bir araya getiren bu dizide Monsieur Dior’un büyüleyici otobiyografisi “Dior by Dior” dan dünyanın en iyi fotoğrafçıları tarafından yakalanan karelerin yer aldığı “Dior New Looks”a modanın ilham verici kitapları bulunuyor.

Moda ve sanat ilişkisine gelirsek eğer modayı etkileyen faktörlerden biri olan sanat akımları, modanın sonsuz beslendiği alan haline gelmiştir. Moda tasarımcıları sanat akımlarından ve yapıtlarından esinlenerek bunlarla ilgili tasarımlar oluşturmuş ve bu ürünlerle kendilerinden uzun süre bahsedilmelerine yol açmışlardır. Belirli dönemlerde gündeme gelen sanat akımları ve bu akımların başında gelen popüler sanatçılar moda için her zaman yönlendirici unsurlardır. Popüler kültürde müzik sanatçılarının, sinema veya dizi oyuncularının kullandıkları giysiler gündemde yer almıştır. Givry’in belirttiği gibi, moda tasarımcılarının, sanattan, özellikle ressam ve heykeltıraşların yapıtlarından, renk ve çizgilerinden oldukça fazla yararlandıkları bilinen bir gerçektir. Günümüz modasını da farklı disiplindeki sanatçıların kullandıkları aksesuarlar, seçtikleri giyim tarzları ile görülmüştür. Hatta buna en iyi örneklerden biri Versace denildiğinde akla gelen o ikonik barok akımından ilham alınmış olan tasarımlarıdır.

Siyasetten örnek verecek olursak 1960’lı yıllarda ekonominin gelişmesi ile boşanma oranları arttı ve hükümet doğum kontrolü hapının üretimini onayladı. Bu devrimin sonucu genç nesilde bir isyankarlık ve başkaldırıya yol açtı. Aynı dönemde kolsuz tişörtler, mini etekler trend oldu hatta mini etek eğilimi, 1960’ların simgesi haline geldi. Amerika’da Vietnam savaşı sırasında ortaya çıkan “Hippie” akımı, gençler arasında savaşı protesto eden bir moda haline geldi. Yani politik referanslar ve siyasi eğilimler de aynı zamanda modayı yönlendiren etkenler arasındadır.

Şimdi ise biraz modanın kilitlerinden bahsedelim. Tabii ki Vogue ile açıyorum yolu. Gelmiş geçmiş en büyük moda dergisi olan Vogue ilk olarak 1892’de yüksek sosyete gazetesi olarak Amerika’da yayın hayatına başlamıştır. Daha sonra giderek çizgisi modaya kaymış ve yıllar içinde moda dünyası için çok önemli bir mecra haline gelmiştir. Irwin Penn, Richard Avedon ve Helmut Newton gibi dünyanın en başarılı fotoğrafçıları Vogue için önemli işlere imza atmıştır.

Tarihteki ilk moda tasarımcısı Charles Frederick Worth 1846’da İngiltere’de doğmuştur. Charles Frederick müşterileri ayağına getirmeyi ve kendi tasarımlarını yapıp onları giydirmeyi başaran, terzilik anlayışını yıkan ilk modacıdır. Yani ilk “haute couture” dediğimiz kavramı başlatan odur. Haute couture’ün kelime anlamı ise kişiye özgü olarak yapılan modern kıyafettir. Ayrıca markasını etiket olarak kullanan ilk moda tasarımcıdır. Yılda dört kez defile düzenlemiş ve model kullanmıştır. Tasarımlarından bazılarını aşağıya bırakıyorum.

Ve tabii ki farklılıkların kadını Coco Chanel… Kadınların korseler giydiği, göğüslerin kabartıldığı ve şişik elbiseler giydiği o dönemde ilk sigara içen, ilk saçlarını kesen ve ilk pantolon giyen kadındır. Coco beyaz olmanın soyluluk olduğu dönemde bronzlaşarak dolaşmıştır ve bronz ten akımının öncüsü olmuştur. İyi ki varsın Coco Chanel sen olmasan Eda Taşpınar, Süreyya Yalçın ve Fedon ne yapardı?

Küçük bir not daha: “Unisex” giyim tarzı Pierre Cardin ve Rudi Gernreich gibi tasarımcıların streç tunikler ve tişörtler üretmeye başladıkları 1960’lı yıllardan beri kullanılıyor. Ayrıca dünyanın en çok kazanan moda tasarımcısı da 8.5 milyar dolarlık serveti ile Giorgio Armani’dir.

Ceylan Güzel

24 Haziran 1997 doğumluyum. Şu sıralar Hacettepe Üniversitesi'nde öğrenciyim. Yazı yazmayı, eleştirmeyi ve eleştirilmeyi en büyük hobim olarak kabul ediyorum. İki kedi annesiyim, modaya uzun zamandır yakından ilgim var. Kötü tasarımları didikleyip eleştirmeye ise doğuştan!

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR