Gece
Gündüz

Sıra Dışı Bir Dünya: ANİME

25 March 2021
yazdı
4 dk'lık okuma

Küçücük, genelde sivri çeneli kalp yüzlü karakterleri bilirsiniz. Yüzlerinin yarısını kaplayan büyüklükte kahverengi, mavi, ela, yeşil gibi bildiğimiz doğal renklerin haricinde pembe, mor, kırmızı gibi fantastik renklerdeki gözlerini de… Bir çizgi halindeki burun ve dudakları, genellikle upuzun bacakları ve değişik saçları, sevimli surat ifadeleriyle anime karakterlerine ve anime dünyasına hoş geldiniz!

Şuraya klasik birkaç anime çizimi bırakıp yazıya alt kısımda devam edeceğim.

Günümüzdeki devasa anime sektörünün hızla büyümeye devam etmesine konuyu getirmeden önce çıkışına birazcık değinelim istiyorum. Çok da geriye gitmeyeceğiz merak etmeyin sevgili okurlarım, zira animenin tarihi sandığınız kadar eskiye gitmiyor.

20. yüzyılın en başlarına kadar gidiyoruz.

Amerika’nın bayrağı elinde taşıdığı listede arkasını takip edenler Almanya, Fransa, Rusya, İspanya gibi Avrupa ülkeleriydi ve bu bölgelerde sinema endüstrisi için hazırlanan bütçelerde oldukça büyük meblağlar söz konusuydu. Japonya gibi Asya ülkelerinde ise bu durum tam tersi şekilde seyrediyordu. Sinema endüstrisinin rüzgarı Batı’dan esmeye devam ederken aranan yüzlerin de Batılı tipe sahip yüzler olması kaçınılmazdı. Aranan fiziksel özelliklerin Asya’nın minyon, çekik gözlü, sarı benizli simalarında bulunmadığı açıktı. Ayrıca film piyasasının Batı’daki parlak durumu aksine gözü Japonya’ya çevirdiğimizde film piyasasının durumu için sanırım en doğru deyim “kendi yağında kavruldukları” olur.

Yaratıcılığın yokluktan var olduğunu düşünürüm. Sizler ne düşünüyorsunuz sevgili okurlarımız? Tam da bu yoklukta bütçe başta olmak üzere birçok konuda sıkıntı çeken Japon film yapımcılarının Avrupa ülkelerindeki ve Amerikan çizim tarzlarını inceleyip keşfetmesinden sonra tamamen kendilerine has, belki de biraz -tamam biraz değil baya- Batılı yüz fantezileriyle kendi güzellik algılarını birleştiren, inanılmaz sevimli, yer yer seksi yer yer çocuksu fakat her ne olursa olsun renkli, eğlenceli ve büyüleyici bir çizim tekniğini oluşturdular. Bu çizim işte bildiğimiz anime çizimidir. İlk başta dediğim gibi, büyük gözler, küçük burun, küçük dudak, incecik bir bel, kocaman göğüsler, kadın-erkek upuzun boy…

Anime tekniği Japon film pazarının nasıl köşeyi dönme noktasıysa bu noktanın en önemli ismi Osamu Tezuka kuşkusuz. Animelerin, dolayısıyla mangaların bugünkü yerleşik çizim kalıplarının en büyük yaratıcısı Tezuka, günümüz Japonya’sında bir efsane olmayı sürdürmektedir. Tezuka’nın Amerikan animasyon devi Walter Elias Disney’in çizimlerinden oldukça etkilendiği bilinen bir gerçektir ancak Disney’in kendisi bile çizim tekniğinin Japon anime dünyası gibi bir dünyayı oluşturabileceğini düşünmezdi herhalde 🙂

Osamu Tezuka’nın kısıtlı imkanlarda çektiği birkaç basit anime çalışmalarından biri: Momotaro Umi No Shinpei

Evet günümüze geri dönelim.

Animenin ilk çıkış yıllarında Japonya’da yakaladığı popülerlik altyazı ve seslendirmelerle evrensel boyuta taşınmış, küçük bir ada ülkesinden tüm dünyaya bugün her çeşitten üretim yapan, sinema endüstrisine damgasını vurarak “BEN DE VARIM!” diyen bir hale bürünmüştür.

Dünyada animelere yönelik birçok etkinlik düzenlenmektedir. Bunlardan bir sonraki yazımda bahsedeceğim. Ülkemizde ise şu ayrım hala sürmektedir. Anime çizgi filmdir diyen taraf ve değildir diyen taraf. Bir anime hayranı olarak ortayı bulan bir yazar konumu üstlenmek istiyorum 😀

Gelgelelim cevaba.

Anime bir çizim tekniğidir ve evet çizgi film olma özellikleri taşır. Fakat bildiğimiz Amerikan tip çizgi filmlerin yapım aşaması, seslendiği kitle, konu sınırlılığı gibi etmenler sebebiyle Japon tipi animasyonlardan daha doğrusu animelerden ayrılır.

Amerikan tip çizgi filmin seslendiği kitle çocuklar ve genç kitle üzerine kuruludur fakat animeler çizgi filmlerin aksine yediden yetmişe izlenebilir. Amerikan çizgi filmlerinde konu genellikle arkadaşlık, sevgi, aile bağları, dostluğun önemi ya da çocuksu göndermelerle aşk iken animelerde psikolojik, gerilim, korku, aşk, erkek erkeğe ve kız kıza aşk; fantastik, kızsı, erkeksi, dram, komedi; aksiyon, polisiye, macera, +18 içerikli  ve çok daha fazla konu işlenir. Çocuklar ve yetişkinler için birçok farklı seçeneğiyle skalası zenginleşen anime dünyası bu yönüyle Amerikan çizgi film sektöründen ayrılır. Son olarak Amerikan çizgi filmleri 3D denilen teknikle tasarlanırken animeler 2D tekniğiyle tasarlanır.

Seveninin müptelası olduğu sevmeyenin anlam veremediği bir dünyadır animeler.

Ne dersiniz okurlarımız? Siz hangi taraftasınız? Anime çizgi film midir yoksa değil midir?

Kim ne derse desin animelerin ayrı bir tadı vardır ve sevdiğiniz türü bulduktan sonra ekran başında dur durak bilmeden izlemeye devam etmeniz, sevdiğiniz karaktere karşı yoğun bir sempati beslemeniz, olayları içselleştirmeniz olası bir ihtimaldir.

Belki bu yazıdan sonra hiç başlamayanlar için anime listesi istersiniz.

Merak etmeyin ve EAOMAG’i takip etmeye devam edin!

Hepinize sıhhatli günler diliyorum sevgili okurlarımız.

Jaa-ne! 🙂 

 

Melike Kongu

Ege Üniversitesi reklamcılık bölümü ve Anadolu Üniversitesi antrenörlük eğitimi mezunuyum. Edebiyat ve 19 yıldır uğraşmakta olduğum dövüş sanatları en büyük aşkım. Boş vakitlerimi roman yazmak, resim yazmak ve yabancı dil öğrenmekle geçiriyorum. Cehennem Çiçeği, Ay Yükselirken ve Kara Defter isimli üç romanım var. İyi derecede İngilizce ve Japonca biliyorum.

1 Comment

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR