Gece
Gündüz

Sessizlik! Bedeniniz Konuşuyor…

15 July 2019
yazdı
7 dk'lık okuma

Bir anlığına gözlerinizi kapatıp tüm kelimelerin silindiğini düşünün. Sözcükler olmadan iletişim mümkün müdür? Peki her gün aslında kelimeleriniz yerine bedeninizle konuştuğunuzu söylesek? Doğru duydunuz, araştırmalar gösteriyor ki gündelik konuşmalarınızın %30’u gibi küçük bir kısmı kelimelerinizle gerçekleşiyor %70’ini ise bedeniniz yapıyor.

Gelin küçük tüyolar ile beden dilinize hakim olmayı nasıl başaracağımızı konuşalım.

GÖZLERİNİZİN SÖYLEDİKLERİ 

Hiç düşündünüz mü dünyada milyonlarca sevdalısı bulunan anime karakterlerinin gözleri neden devasa boyutlarda? Kadınların türlü makyaj hileleriyle gözlerini daha büyük gösterme çabaları niçin? Gözlerin söylediklerini bilinçaltında hepimiz farkındayız ve içgüdüsel bir biçimde bunu gerçekleştirme eylemi içindeyiz de o yüzden. Gözlerinizin şeklinden tutun büyüklüğüne kadar psikolojik olarak karşı tarafa bir şeyler söylediğinizi biliyor muydunuz? Asıl önemli nokta ise göz bebekleri. Büyük göz bebekleri ortamda nefret ettiğiniz bir şey varsa öfkenizi, hoşlandığınız kişi varsa da ona aşık olduğunuzu yansıtır. Genel kanı büyük göz bebeklerinin hoşlanma belirtisi olduğu yönündedir. Göz bebeklerinin büyüklüğüne oranla gözlerin de iriliği karşı cinsin bizleri çekici bulmasında artış sağlar. İri gözlerin “bambi göz” olarak adlandırıldığını biliyor muydunuz? Bambi gözler ikna etme oranı en yüksek dolayısıyla en şanslı göz şeklidir ve Türkan Şoray bu konuda en iyi örnek olarak gösterilmektedir. Bunun yanı sıra gözlerinizin şekli ve büyüklüğü fark etmeksizin birine fütursuzca dikmek ona rahatsızlık vermektedir. Üzerinde otorite kurmak istediğiniz bir kişi veya grup karşınızda değilse bu hataya düşmeyin!

JEST VE MİMİKLERİNİZİ KULLANIRKEN DİKKAT

Yüzümüz kullandığımız kelimelerin on katı etkiye sahiptir. Bu yüzden jest ve mimiklerinizi kullanırken dikkatli olmalısınız. İş hayatında yapılan en büyük hatalardan biri jest ve mimiklerin yanlış anlam ve miktarda kullanılmasıdır. Şimdi diyeceklerimizi kulağınıza küpe yapın ve beş altın kuralla rakiplerinizden 1-0 öne başlayın.

Kural 1: Sürekli burna dokunmak, burnu kırıştırmak, ellerinizi kapatmak ve saklamak yalan söylediğinizi gösterir. Yalan söyleyen birini sürekli burnuna dokunmasından, ellerini çelişkili bir halde kullanmasından ve genel olarak saklama ihtiyacı hissetmesinden artı olarak terlemesinden ve ses tonundan yakalayabilirsiniz.

Kural 2: Başınızı hafifçe öne arkaya sallamak patronunuzun, konuştuğunuz konudaki haklılığınızı kabul etmesine yardımcı olacaktır. Bu jest ile karşınıza sessizce “Ben haklıyım ve sen de bunu biliyorsun” dersiniz. Satış elemanlarının da sıklıkla kullandığı bir jesttir.

Kural 3: Gözleri kısarak bakmak konuyla ilgilendiğinizi gösterdiği kadar sevmediğiniz kişiye de sizden korkması gerektiğini gösteren bir işarettir. Meydan okuma mimiği olarak bilinen bu mimik, “Ben üstünüm!” mesajı verir. Dövüşçülerin face to face yaparken bakışlarını izleyin, ne etkisi bulunduğunu göreceksiniz.

Kural 4: Ellerinizi cebinize sokmayın hanımlar beyler! Baş parmaklarınızı cebinize sokarak yürümeniz size artı puan kazandırır fakat elleriniz cebinizde tıkılıysa özgüvensiz bir duruş sergileyerek karşı tarafın size güven ve saygı duymasını engeller.

Kural 5: Dudaklarınız siz konuşmasanız da konuşur. Gün içerisinde fark etmeden aşağı kıvrılan dudak uçları bezgin ve yorgun bir kişilik imajı oluşturur. Dişlerinizi birbirine vurma alışkanlığınız varsa ve bir iş başvurusu yapacaksanız ve alışkanlığınıza derhal bir son verin çünkü bu mimikte size hiddetli bir görünüm vererek kaçılması gereken bir saldırgan izlenimi oluşturur. Günlük hayatınızda ve iş hayatınızda ağzınızın sizin hakkında olumlu imaj çizmesi için ayna karşısına geçip ifade çalışın. Bu ifade biyometrik fotoğraf çektirirken kullandığınız ifadenin mütevazı bir tebessüm etmiş hali olmalı. Hafif gülümser bir ifade size sıcak ve güvenli bir görüntü vaat eder.

SAHTE Mİ GERÇEK Mİ? 

Gülümsemeden bu kadar bahsetmişken onu da ayrıca anlatmazsak olmaz. Sahte ve gerçek gülümseme olarak ikiye ayrılan gülümsemelerimiz, sizi pozitif, enerjik, çekici ve güzel gösterirler. Yolda karşılaştığınız insanlar, iş arkadaşlarınız, aileniz ve hatta yüzüne bakmaya çok utandığınız bir hoşlandığınız varsa o şanslı kişi de gülümsemenizin sahte mi gerçek mi olduğuna göre sizden etkilenir. Gerçek gülümsemenin etkileri olumluyken sahte gülümsemeler ortamı ve sizi gerer. Gerçek gülümsemeyi sahteden ayırmanın kolay ipuçları mevcuttur. Bunlar ne mi?

Sahte gülümseme sadece dudaklardadır. Gerçek gülümseme ise göz kenarlarınızda kaz ayağı denen kırışıklıkları ortaya çıkararak gözlerinizin içine kadar ışıltı katan gülümsemedir. Sevmeseniz de, ortamdan hoşnut bile olmasanız da gülümsemelerinizi sahte değil gerçek olarak kullanın. Böylece ikna ediciliğiniz artar, insanlarınsa sizi dinleyip sizden etkilenmeleri, sizi sevmelerinde büyük bir yükseliş olur.

KİME KARŞI MESAFE KOYDUĞUNUZA DİKKAT EDİN

Duruşunuz ve koyduğunuz mesafeler çok şey anlatır. Bu psikolojide şu şekilde açıklanmaktadır: “Sevdiğiniz şeylere karşı yakın, sevmediğiniz veya korktuğunuz şeylerden uzak durursunuz.” Her zaman uzak duramasanız da uzak durmak için yaptığımız içgüdüsel bir şey vardır, araya eşya veya herhangi bir şey koymak. Konuştuğunuz kişiyle eğer oturuyorsanız aranıza çantanızı, defterinizi veya başka bir şeyi koymayın. İletişime kapalı olmak dezavantajdır. Özellikle flörtlerinizle veya bir şeyi pazarlamaya çalışıyorken aradaki eşyaları ortadan kaldırın. Yemeğe çıktıysanız ve aranızda ekmek sepeti duruyorsa kenara çekin ve bedensel olarak karşınızdakine açık olduğunuzu gösterin. İletişimde kendini kapatmanın bir diğer şekli de kolları önde bağdaştırmaktır. Bu jestin verdiği mesaj ise açıktır: “BANA YAKLAŞMA!”

TEHDİTKAR TAVIRLAR

Kol ileriye uzanmış, işaret parmağı haricindeki tüm parmaklar yumrukta sıkılı. Havada olan işaret parmağıysa ileri geri sallanıyor. I-ıh! Önemli toplantılardan tutun ebeveynin çocuklarına kadar yaptığı bu hareket kişinin üzerinde korkutucu ve negatif bir intiba bırakır. “Seni tehdit ediyorum” anlamına gelen bu jest, beden dilinin en olumsuz işaretlerinden biridir. Tartışırken bile yapılmaması gereken bu hareket bir anda ortamın alevlenmesini sağlayacak güçtedir.

SUNUM, TANITIM, SEMİNER… HANGİMİZ İÇİNDE DEĞİLİZ Kİ?

Her birimiz gündelik hayatta bir şeyler anlatıyoruz. Meslek grubu fark etmeksizin birilerine tanıtımlar yapıyor, anlatıyor, anlatıyoruz… Tabii bir küme içerisine alacaksak öğretmenler, pazarlamacılar, reklamcılar, yöneticiler… Toplanın! Sunum yaparken uyacağınız belli başlı beden dili kuralları dinleyicileriniz üzerinde %100 pozitif etkisini bırakacaktır.

Birinci önemli kural duruşunuzdur. Sunum yaparken omuzlarınız çökmüş, kambur, elleriniz cepte veya kabadayı gibi arkada birleşmiş vaziyette bulunmamalıdır. Kendinizden emin, karnın içeri çekildiği, omuzların dik, sırtın düz olduğu bir duruş ilk andan itibaren dinleyicilerinizin odağını üstünüze çeker. Unutmayın kimse ne anlattığını bilmiyor havasında özgüvensiz birini dinlemek istemez.

İkinci önemli kuralsa başınızı ve gözlerinizi kullanma şeklinizdir. Fazla geriye atılmış bir baş, burnu havada bir görüntü sergiler. Önde duran bir baş ise emir kulu izlenimi sunar. Başınız dinleyicilerinizle göz kontağını rahat kurabileceğiniz bir pozisyonda olmalıdır. Sahne korkusu olanlara ise bu konuda küçük bir ipucumuz var, korkunuzun baş gösterdiğini hissettiğiniz an rahatlamak için gözünüzü dinleyicilerinizin anlamayacağı orta noktada tutun. Seminer salonundaki veya sınıftaki duvar, oturdukları masa olabilir bu orta nokta. Bu arada bu korkunuzdan dolayı çekinip hatalar yapıyorsanız en başta bilmeniz gereken şey yıllardır sunumlar yaptığı halde sahne korkusu taşıyan pek çok profesyonelin olduğudur, rahat olun ve gevşeyin.

Son olarak ortamda uğultular arttı mı? Avuç içlerinizi karşıya gösterecek şekilde havaya kaldırın. Bu hareket ortamda “Sessizlik lütfen” anlamına gelecektir ve ses tonunuzu yükselterek uyarı yapmanızdan daha etkili ve kibardır. Odağı kopmuş bir dinleyicinizin ise dikkatini yanına gidip hafifçe omzuna dokunarak dolaşmaya devam etmeniz şeklinde çekebilirsiniz.

ELLERİNİZİN ÖNEMİ

Ellerimiz en sık kullandığımız organlarımızdan biridir. Beden dilinde ise en çok sözü geçen organdır diyebiliriz 🙂 Şöyle bir düşünün, yeni tanıştığınız biriyle, iş bağlarken, bir kadına kibarca bir jest yapmak isterken ve hatta masum olduğunuza inandırmaya çalışırken kendimizi ne yapıyoruz? Ellerimizi kullanıyoruz. Eller doğru kullanıldığı sürece güven veren bir iletişimin anahtarına sahiptir. El sıkışırken yapılan en büyük hata eli gevşekçe ve tam sarmadan tutup sıkar gibi yapmaktır. Güven duyumu için elin tam sarılması ve dozunda sıkılması gereklidir.

Melike Kongu

Ege Üniversitesi reklamcılık bölümü ve Anadolu Üniversitesi antrenörlük eğitimi mezunuyum. Edebiyat ve 19 yıldır uğraşmakta olduğum dövüş sanatları en büyük aşkım. Boş vakitlerimi roman yazmak, resim yazmak ve yabancı dil öğrenmekle geçiriyorum. Cehennem Çiçeği, Ay Yükselirken ve Kara Defter isimli üç romanım var. İyi derecede İngilizce ve Japonca biliyorum.

Yorum Yap

Your email address will not be published.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR