Irmak Kırel
Sevgili EAOMAG okurları uzun bir aradan sonra tekrar Ekran001 ile karşınızdayım. Umarım özlemişsinizdir. Bu sefer biraz magazincilikten konuşalım istedim. Son zamanlarda şahit olduğum birçok çirkin olaydan sonra bu konuları sizlerin tartışmasına da açmak istedim. Tekrar hatırlatmam gerekirse ben bilirkişi değilim. Bu mesleği yapan saygıdeğer gazetecilere değil serzenişim. Ben sadece neden diye sormaya geldim.
Biliyorsunuz ki göz önünde insanların hayatlarında magazin oldukça geniş bir yer tutuyor. Öyle ki hayatlarında yaşanan gelişmeler en doğru şekilde duyulsun diye zaman zaman açıklama yapıyorlar. Bazen öyle haberler çıkıyor ki anlamak mümkün olmuyor. Bir ünlü insanın yemek yemesi , evet her insan gibi yaşamsal bir ihtiyaç olan yemek yeme faaliyeti bile haber oluyor. Bu camiada çok göz önündeyseniz yazdığınız bir kelime, attığınız bir adım, selam verdiğiniz her insan, aldığınız her eşya haber oluyor.
Yukarıda anlattıklarım daha normal karşıladığımız ve artık kanıksadığımız haberler. Fakat bazen tanık olduğumuz haberler yok artık dedirtiyor. Çünkü zaman zaman işinin erbabı olmayan kimseler birtakım kurmaca içerikler üretebiliyor. Ne yazık ki bu kurmaca haberler gazete itibarını düşürmekten başka bir işe de yaramıyor. Nedendir bilinmez yalan haberi yapılan kişinin de ruh hali hiç hesaba katılmıyor. Gördüğüm kadarı ile ekran yüzlerine robot muamelesi yapılıyor. Bu insanların duyguları, aileleri ve bazen de çocukları olduğu unutuluyor.
Herkes için demiyorum bunu tabi ki ama en büyük zalimliğin televizyondaki magazin yorumcularının yaptığını düşünüyorum. Sanki bu güruh kendi mutsuzluklarını magazin adı altında tanınmış isimlerin üzerine yıkıyorlar. Kendi eksikliklerinin acısını ağır eleştiriler yaparak ve yeri geldiğinde maalesef hakaret ederek giderdiklerini düşünüyorlar. Bir programda çok ünlü bir şarkıcı için makyajı olmadığında çirkin diye bir söylem kullanıldı. Bu ne kadar doğru? Ya da şöyle sorayım bir kadının bir kadına böyle bir ithamda bulunması ne kadar doğru? Bir insan bir insanı ne olursa olsun fiziksel özellikleri dolayısı ile eleştirmemelidir.
Bir başka sıkıntı olduğunu düşündüğüm konu ise takip etme meselesi. Maalesef basın mensupları bazen göz önünde olan insanların özel mülklerinin önünde bekleyip oradan haber elde etmeye çalışıyor. Elbette ki sokaklar kimsenin değil fakat mülkler kişiye ait ve bu insanların oturdukları evlerin tüm haber siteleri ve tüm programlarda yayınlanması, yerinin bildirilmesi ne kadar doğru? Basın elbette haber yapma hakkına sahip fakat bu konuyu biraz olsun gözden geçiremezler mi? Her kim olursa olsun bu durumun rahatsız edici olduğunu düşünüyorum. Yapılan iş saygı çerçevesinde yapılmalı ve insanların özel alanlarına saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yine yakın bir zamanda sevdiğim bir kadın oyuncuya aynı şey yapıldı. Kendisi kibarca olmamış gibi davranacağını söyledi. Keşke aynı saygı karşı taraftan da gösterilseydi demeden geçemedim. Bu konu ile ilgili sizin de yorumlarınızı bekliyor olacağım.
Diyeceksiniz ki evet basın mensupları zaman zaman böyle fakat tanınmış insanlar da her zaman saygılı mı ? Elbette her isim için saygılı diyemiyoruz. Dediğim gibi karşılıklı saygıyı ihlal eden bir çok isim de mevcut ne yazık ki. Biz bir tarafı eleştiriyoruz fakat hepimiz her iki tarafa da her zaman bakıyor muyuz? Ben kendi adıma objektif ve samimi eleştiriler yapmaya özen gösteren biriyim bu yüzden iki tarafa da bakılmasını uygun buluyorum. Fakat tarafların birbirlerine karşı saygısını yitirmesi, iki tarafın da baskın yönlerini ortaya çıkararak tatsız olaylara sebebiyet verdiğini görüyorum. Diyeceğim şu ki, karşılıklı saygı çözümün anahtarıdır.
Sözün özü, karşılıklı bir iş ya da ilişki ağında saygı yitip giderse sevgi de kalmaz. Söz konusu durumlar böyleyken böyle sevgili okurlar. Ben bu konuları beraberce tartışalım da istiyorum. Bu köşeye yazı yazarken hep kafamda tartışmaya açık içerikler vardı. Umarım hep birlikte muhabbetle ilerleriz.
Sevgi ve saygı ile.
